Büyük umutlarla gelmişti partinin başına. Gelmeden önce de İstanbul Belediye Başkanlığı adayı olmuş, seçimde de %42 gibi bir oy almıştı.
Yani rüzgarı arkasına almıştı. Sonrasında Baykal’ın istifası ve tek aday olarak seçimlere girip genel başkan olması her kesimden tasvip görmüştü.
Gelişi ile CHP içinde kendince bir revizyona gitti, beğenmediklerini adeta sildi!
‘’Başkandır, yapabilir’’ dendi. Ama yaptığı ile partinin başarılı olması gerçeği görülmeliydi.
Maalesef ne başarılı oldu, ne seçim kazanıldı!
Yıllar yılları kovaladı, genel seçim, yerel seçim, referandum derken dokuz seçimde CHP’nin genel başkanı idi.
TV lerde kendisine sorulan sorulardan olan,’’Başarısız olursanız ne düşünüyorsunuz?’’ diye sorulduğunda, ‘’Gereğini yaparım’’ oluyordu!
Gereği istifa etmekti.
Baktı ki koltuk farklı oluyormuş! Türkiye’deki diğer örnekleri gibi oturdun mu kalkmayacaksın. Ta ki kovulana kadar!
5.Eylül 2014 de Muharrem İnce ile yarışa girmiş ve kazanmıştı. Bu dönemden sonra yine CHP, daha doğrusu Kılıçdaroğlu yeterli muhalefeti yapamıyordu. Toplum ile adeta kan uyuşmazlığı vardı. Bir türlü CHP’nin oyları %30 bandına yanaşamıyordu.
Temmuz 2018’e gelindiğinde CHP içinden kaynıyor, erken genel kurul için imza toplanıyordu. Ağustos ayına gelindiğinde yeterli imzanın toplandığı ve partiye teslim edildiği kamuoyuna yansıyordu.
İmza toplamaya karşı olan Genel merkez, imzaların yetersiz olduğunu açıklayarak talepleri geri çevirdi. Netice itibari ile ‘İmzacılar’ kaybetti.
Sonrasında 25-26 Temmuz 2020 de yapılan son Genel kurulda tek aday olarak yine Kılıçdaroğlu seçilmişti. Adaylığını açıklayan Aytuğ Atıcı ve İlhan Cihaner yeterli imzayı toplayamayınca aday olamadılar.
Tüzük gereği imza toplama maddesi aslında demokrasiye uygun değil. Parti üyesi olan bir kişi, belirli süre üye olduktan sonra aday olabilmelidir.
Deniz Baykal’ın kendi koltuğu için zamanında Ankara/Söğütözü’nde, jandarma gölgesinde değiştirdiği bir maddedir. Antidemokratiktir ama devam etmektedir. Çünkü Başkanların işine gelmektedir.
Bu kadar açıklamadan sonra gelelim işin özüne; Her seçimde başarısız olmuş bir kişi olan Kılıçdaroğlu bu seçimde aday olmamalıydı. Başarısız olduğunu bir türlü kabullenemedi.
Kişilik olarak Kılıçdaroğlu’nu takdir ederim. Ama siyasetçi olarak tam aksi ve tezat görüşteyim.
Son tahlilde, yerel seçimlerde kazanılan 10 büyükşehir Belediye Başkanlığını asla parti ve kendi başarısı olarak görme yanılgısına düşmemeli.Ama düştü!.. Bu başarının görünmeyen yüzü ‘’ Tayyip seni kazandırmayacağız’’ diyen HDP’nin seçmenlerine verdiği istikamette kullanılan kürt vatandaşlarımızın oyudur.
Ayrıca, AKP nin yapılan kamuoyu araştırmalarında en düşük oy oranına, yani %30 lara gerilediğini göstermekte iken, CHP Kılıçdaroğlu liderliğinde daha %30’u görememişken ‘’Başarı’’ güzellemeleri yapması gerçeği görememek demektir.
Siyasetin bu günkü havasına baktığımızda normal seçim zamanı 2023 yılına varamadan ülke mecburen bir seçime gitmek zorunda kalacak.
Böyle bir seçime de Kılıçdaroğlu ile gitmek CHP’nin halen %30’un altında patinaj yaptığını gösterecektir.
CHP ve Türkiye’nin kurtuluşu, Kılıçdaroğlu’nun kendi rızası ile ayrılması ve partinin kendisine yeni bir başkan seçmesinden geçmektedir.
Yeni bir kan, yeni bir heyecan ülkeye ivme kazandıracaktır. Tabi ki; o koltuğun cazibesinden kurtulabilirse!
KILIÇDAROĞLU İNADI CHP’Yİ BAŞARISIZ KILDI.
Konu Hakkında okumaya devam et: Kemal Kılıçdaroğlu
Yorumlar
-
1950 yılından beri CHP’ nin oyu %28’i geçemiyor, kimi kandırıyorsunuz…
Kemal Kılıçdaroğlu ile ne alakası var.
Türk seçmenlerinde “sol’ a” düşmanlık sağa yatkınlık ve sempati var.
CHP seçmenleri sadıktır başka partiye oy vermezler. Her seçimde %28’i geçemeyeceklerini bile bile canla başla çalışırlar..
Hem de çakma CHP’lilere ve hainlere rağmen..
O nedenle bu partiyi ne Muharrem İnce ne bir başkası ayağa kaldıramaz ancak bu seviye de tutmayı başarabilir…
Yani yazdıklarınız “üfürük” ve CHP_Kemal Kılıçdaroğlu düşmanlığıdır.
Biraz gerçekçi olun…
Siz bunları yazarak ülkeye ve CHP ye iyilik yaptığınızı mı sanıyorsunuz yoksa…
Yazık…
Bir yanıt yazın