MİLLÎ MERKEZ DIŞ POLİTİKA ÖNERİLERİ
31 Ağustos 2020
Milli Merkez olarak, Yunanistan ile yaşanmakta olan krizde devletimize ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne tam desteğimizi ifade ederken, Atina’nın kışkırtma ve tahrikleri ile tırmanma eğilimi gösteren bu krizin fırsata çevrilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Yunanistan Doğu Akdeniz’de kıyıdaş olmamasına rağmen Türkiye ile böyle bir kriz çıkarıp, Meis Adası’na asker gönderecek derecede tırmandırdığına göre bizim de Yunanistan politikalarımızda bazı değişiklikler yapmamız faydalı olacaktır.
a) Türkiye, Lozan Antlaşması’nda gayrı askerî statüde kalmaları kaydıyla egemenliği Yunanistan’a verilmiş olan adalardaki silahlanmaya derhal son verilmediği takdirde bu adaların Yunan egemenliğinde kalmasını tanımayacağını, dolayısıyla kendisine verilmesi gerektiğini ortaya koyan bir yeni politikaya yönelmelidir. Bu konuda BM dahil bütün uluslararası platformlarda girişimler yapılmalı ve gerekirse bir süre verilmelidir.
b) Türkiye egemenliği anlaşmalarla Yunanistan’a verilmemiş olan ve dolayısıyla Türkiye’ye ait olması gereken bütün adalar ve kayalar konusunda Atina’nın müzakereden kaçınması halinde kendisinin bu adalar ve kayalıklara el koyacağını açıklamalıdır.
c) Atina, Ege’deki bütün sorunları (Karasuları, hava sahası, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölgeler, FIR hattı, egemenliği Yunanistan’a verilmemiş olan adalar ve kayalıklar vs) Türkiye ile doğrudan müzakere etmemekte ısrar edecekse, Türkiye’nin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla harekete geçeceği ilan edilmelidir.
d) Bölgenin asla batmayacak uçak gemisi konumundaki Kıbrıs meselesinde ise Türkiye ile KKTC hemen ortak bir açıklama yaparak federasyon amaçlı görüşmelere son verildiği ve bundan sonraki çözüm parametresinin sadece iki bağımsız/egemen devlet olduğu ilan edilerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adı Kıbrıs Türk Cumhuriyeti şeklinde değiştirilmelidir. Mevcut yönetimin KKTC’ye su götürmüş olması oldukça yerinde olup, elektrik götürülmesi ve bölgede inşa edilmesi muhtemel doğalgaz boru hatlarının mutlaka Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerinden geçirilmesine özen gösterilmelidir.
Tek kutuplu dünya düzeninin hızla çok kutupluluğa dönüştüğü günümüzde Türkiye’nin hem ulusal gücü hem de dünya konjonktürünün sağladığı imkanlar sonuna kadar kullanılarak bütün bu konularda sonuç almak mümkündür.
Milli Merkez olarak bu sonuçların alınabilmesi için şu anda izlenen dış politikada önemli değişiklikler yapılmasının fevkalade faydalı olacağı ve sonuç alamaya katkı sağlayacağı kanaatindeyiz:
1) Gerek bölgemizde gerekse dünyada neredeyse herkesle kavgalı görünen dış politikamızın derhal gözden geçirilmesi ve milli menfaatler temelinde yeniden düzenlenmesi gereklidir. Kamuoyumuzun büyük bir kısmının talepleri de bu yöndedir.
2) Yakın zamanlara kadar çok olumlu ilişkiler içerisinde bulunduğumuz Mısır ile ilişkilerimizin yeniden ve ulusal çıkar esaslı olarak düzenlenmesi ve Mısır’ın Yunanistan’a destek veren mevcut politikadan uzaklaşarak eskiden olduğu gibi bize yakın bir çizgiye çekilmesi ve bu ülkeyle istikrarlı bir Libya hükümeti oluşturulması konusunda kapsamlı işbirliği yapılması yerinde olacaktır. Mısır ve Rusya ile birlikte Libya için Kahire Platformu kurmak ve Libya’nın istikrara kavuşmasına katkıda bulunmak mümkündür ki, böyle bir girişim Libya ile yaptığımız deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasını kalıcı kılacağı gibi aynı zamanda Libya’nın yeniden yapılandırılmasında Türkiye’ye büyük imkanlar sağlayacaktır.
3) Onuncu yılına girmiş olan Suriye savaşında Esat’ı devirmek amacına yönelik politikalar baştan beri yanlıştı. Bu siyasette bugün halâ ısrarcı olmak ulusal çıkarlarımıza büyük zararlar vermektedir. Unutmayalım ki, Suriye’deki savaştan bu ülkeden sonra en büyük zararı gören ülke Türkiye’dir. Ayrıca bu yanlış politikada ısrar, Ordumuzun başarılı askeri operasyonlarının siyasi sonuca dönüştürülmesine engel olmakta ve bir PKK/PYD devleti kurulmasının önünü açmaktadır. Bir an evvel ilişkilerimizi normalleştirerek Şam hükümeti ile Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların geri gönderilmesine ilişkin ve Adana Mutabakatı’nın yeniden yürürlükte olduğuna dair iki uzlaşma metni imzalamalıyız.
4) Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihtilafta her zaman dikkatli davranan ve çoğu zaman bize yakın duran İsrail’in bu krizde Yunanistan’a destek açıklaması endişe edici bir durumdur ve bu ülke ile ilişkilerin de normalleştirilmesi gerekir. İsrail’in oldukça istekli olduğunu her vesile ile ortaya koyduğu böyle bir normalleştirme hem bölgede Türkiye’yi daha güçlü kılarak Yunanistan’ı yalnız bırakacak hem de genelde Batı dünyası ve özelde ABD kamuoyu üzerinde çok olumlu tesirler yaratacaktır.
5) Bu adımların atılmasıyla Türkiye’nin Körfez Ülkeleri ile de ilişkileri normalleşirken Yunanistan yalnız bırakılmış olacak ve AB’den istediği desteği alamayacaktır. Böyle bir ortamda Fransa da Yunanistan’ı kışkırtma siyasetinden sonuç alamaz.
Dış politikanın bir sonuç alma sanatı olduğunu ve her devletle bir sebep bularak ilişkileri bozmanın amaca hizmet etmeyeceğini; bunun yerine hiçbir devlet ile her konuda anlaşmak zorunda olmadığımızı bilerek işbirliği alanları oluşturmak ve bu alanları geliştirmek lazım geldiğinin bilinciyle hareket etmek durumunda olduğumuzu hatırlatırız.
Yukarıda ifade edilen teklifler doğrultusunda dış politikamızın dikkatle ve özenle gözden geçirileceğini ümit eder, durumu Yüce Türk Milleti’nin bilgilerine arz ederiz.
Milli Merkez Yönetimi adına,
Başkan
Hüsamettin CİNDORUK
TBMM E. Başkanı
Yazıları posta kutunda oku