Türkiye Nereye Koşuyor, Hele Başınızı Kaldırıp Bir Bakın…

Bir zifiri karanlığa, bir Ortaçağa doğru yol alıyoruz.

Hem de göz göre göre… Açık açık… Düzen değişikliğinin sonuna yaklaştık çünkü…

Son noktayı koymaya hazırlanıyorlar. Hakkı, hukuku, yargıyı, yasayı, kimseyi taktıkları yok zaten.

Tek hedefleri sonsuza dek iktidarda kalabilmek…

Var olabilmeleri, saltanatlarını devam ettirebilmeleri, yargıdan kurtulabilmeleri buna bağlı…

Yani iktidar olmak, iktidarda kalmak şart onlar için… Elleri mahkûm.

Sosyal, ekonomik krizler, çiğnenen yasalar, işlenen suçlar bunu gerektiriyor… Geriye dönüş yok.

Ya başaracaklar ya başaracaklar… Başka çare yok.

Başaramazlarsa her çeşit engel çıkabilir karşılarına… Suç ve ceza yasaları… Hesap sormalar…

Daha da önemlisi açlık, sefalet, işsizlik kâbus gibi çökmüş vatanın üstüne. Ülke yönetilemez duruma gelmiş.

Hazine tamtakır. İçine fare düşse başı yarılır.

Gider çok, gelir yok. Tüketim çok, üretim yok. Homurtular giderek artıyor. Bu sesleri susturmak gerek. Demokrasi ve özgürlük gömleği ülkeye lüks, bol gelmeye başladı artık.

Korku imparatorluğu kurulmalı. Diktatörlük uygulanmalı.

Aç, yoksul, sefil, işsiz, perişan halk yığınlarını köleleştirmenin tek yolu ve yöntemi bu.

Zaten toplum düzeni ve toplum yasaları daha önce büyük ölçüde değiştirilmişti. Yıllardan beri devam ediyordu bu değişiklik çalışmaları ve çabaları…

Bu düzeni oluşturabilmek için önceleri sessiz ve derinden yol aldılar… Çaktırmadan ilerlediler. Ufak tefek değişiklikler yaptılar.   

Saman altından su yürüttüler… İnce, planlı tertipler düzenlediler. Zamanla devleti, kurumları ele geçirdikçe, Atatürkçü devlet adamlarını tasfiye ettikçe, bu önlemlere de gerek duymadılar.

Yani az ve öz söylersek, Atatürk’ün izini silebilmek için bu güne değin ellerinden gelen çabayı harcadılar. Cumhuriyet döneminden kalan fabrikaları, kamu mallarını bile “Babalar gibi” sattılar.

Ulusal bayramlara kutlama yasakları getirdiler.

Hedef, Kemalist düzeni bütünüyle unutturmak, tarihten silmekti. 

Bir taraftan da orduya, yargıya, eğitime, emniyete el attılar. Çeşitli tertiplerle ordu komutanlarını yıllarca hapislerde, zindanlarda tuttular.

Boş yargılamalarla geçen yıllarda hiçbir kanıt, hiçbir belge ortaya koyamadıkları için, “Pardon” dediler, “Çok pardon, yanılmışız. Bizi yanılttılar…” Sonra da tutukluları salıverdiler.

Olan, heba edilen ömürlere, yok olan canlara, Kemalist ordu kadrosuna ve düzenine olmuştu…

Bu olgular karşısında muhalefet ara sıra öfkelendi, sesini yükseltti ama sonunda “Adalet yerini bulur, bekleyelim” dedi. Bekledi… Adalet yerini buldu!?

AKP, yıllardan beri oluşturduğu düzene artık son noktayı koymaya hazırlanıyor…

Ayasofyalar, Malazgirt kutlamaları, Kızılelma klipleri, Akdeniz’e filo çıkarmalar hep 2023 hazırlıklarının parçaları…

Hedef yeni bir toplum yapısı kurmak ama bu yeni yapıda Kemalist düşünceye, Kemalist devlet kurumlarına yer vermemek…

Şeriatçı düzeni tüm koşulları ve yasaları ile oluşturmak… Uygulamak. Halifelik, ümmet düzenine geri dönmek… Zaten İktidarı terk etmeye de hiç niyetleri yok.

Günümüzde ve geçmişte bu hedefe ulaşmak isteyenlerin en büyük şansı yandaş, destekçi bir muhalefet grubunun her zaman onların yanında yer alması idi.

Bu nedenle son zamanlarda, açık açık yasaları çiğnemeye, yargı kararlarına uymamaya da başladılar. Tek dayanakları, tek güçleri ise cahil, bilinçsiz halk, mollalar, tarikatlar, tekkelerdi. İşte Arap ülkelerinin geri, ilkel insanlarına kapılarımızı da bu yüzden ardına kadar açtılar…

Hedef Atatürk Türkiye’sinin Araplaştırılması; Türk’ün ve Türklüğün erimesi, zayıflaması, azınlığa düşmesi… Laik düzenin yok edilmesi… Milliyetçiliğin, tam bağımsızlığın ortadan kalkması, ülkemizin millet toplumundan ümmet toplumuna dönüşmesidir…

Önümüzdeki aylarda, El Nusra, ÖSO militanlarının ülkemize aileleri ile birlikte yerleşip, vurucu güç olarak kullanılacağını ileri sürenler de var. Bu çevreler, kanlı yıkım ve kavga günlerinin çok uzak olmadığını vurguluyorlar.

“AKP’nin artık seçimle iktidara gelme imkânları bitmiştir” diyorlar… Bu gerçek göz önüne alındığında, bu kadar mültecinin, çete militanının yurdumuza kabul edilmesindeki gerçek açık seçik ortaya çıkmaktadır.

Muhalefet, ülkemizin bugünkü ortama gelmesinde baş aktör ve yardımcıydı. O, AKP’nin güçlenmesine yıllarca trene bakar gibi bakmış, bilerek ya da bilmeyerek destek olmuştur.

Hâlâ bu konuda planlı programlı, sonuç alıcı bir çalışması, bir hedefi yoktur. Dededen kalma yöntemlerle, bağırıp çağırarak iktidar olacağını sanmaktadır… Halk, bilinçlenmede onu çoktan aşmıştır.

Bir gün Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanlığına aday göstermekte, başka gün başka bir gericiyi…

Ülkesini aydınlığa çıkarmak, gerici, yobaz çetelerden kurtarmak istiyorsa eğer, bundan böyle mücadele yöntemlerinde değişikliğe gitmelidir.

Plansız programsız, belli bir amaca ve ideolojiye sahip olmadan iktidar mücadelesi yapılamaz…

([email protected])

Bir zifiri karanlığa, bir Ortaçağa doğru yol alıyoruz. - IMG 20170622 111622
Bir zifiri karanlığa, bir Ortaçağa doğru yol alıyoruz. - IMG 20170622 111622 1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir