Bütün dünya covid-19 aşısının bulunması yönünde yoğun bir çalışma yapıyor.
Genel kanı ise şöyle:
“Aşı bulunmadan ve insanlar aşılanmadan bu iş bitti sayılmaz.”
Bugünlerde ise grip ve zatürre aşıları ön plana çıkıyor. Hemen herkes grip ve zatürre aşısı olmak için eczanelerde sıraya giriyor, isim yazdırıyor.
Sağlık Bakanı, bu yıl grip ve zatürre aşısına talep patlaması yaşanacağını, bu nedenle de önlem alındığını açıkladı. Ancak şu ana kadar eczaneler aşının dağıtılmadığı haberleri geliyor. Öyle görünüyor ki adı geçen aşılar konusunda da bir sıkıntı yaşanacak.
Soru şu:
Covid-19 aşısı henüz bulunmadı. Peki, kış ayları yaklaşıyor. Grip ve zatürre aşısını yaptırmak şart mı? Ayrıca bu aşılar işe yarar mı?
Sorunun yanıtını Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kara yanıtlıyor, kendisini dinleyelim:
“SARS CoV2 virüsünün ortaya çıkmaya başlamasıyla beraber zatürre ve grip aşısının önerilmeye başlandı. Ama ne zatürre aşısı ne grip aşısı Covid tablosunda bizi korumuyor. Ama şöyle bir özelliği var; Covid’deki en büyük problem akciğerlerin hasar görmesi, akciğerlerimizin zedelenmesi. Gripte, zatürrede pnömokok mikroorganizması bakterisi de akciğerlerde hasar yaratıyor. O nedenle de bizim onları azaltıyor olmamız öbür taraftan Covid’in etkisini azaltmamızı sağlıyor. Bu bakımdan bu iki aşı da çok önemli. Ama zatürre aşısını herkesin yaptırması gerekir mi? Belirli risk gruplarımız var. O grupların bu aşıyı olması gerekiyor. Zatürre aşısı çocukluk çağında Türkiye’de rutin olarak yaklaşık 15 yıldır uygulanıyor. Bu sayede çocuklarda zatürre, menenjit çok ciddi azaldı. Bu aşıyla çok büyük bir başarı elde ettik. Çocuklardaki azalma yetişkinlerdeki azalmayı da sağladı. O yüzden çocuklara şuanda zatürre aşısı uygulanması gerekmiyor. Ama risk grubunda olan, altta hastalığı olan, akciğer hastalığı, kalp hastalığı olanların, yaşı büyük olanların ve böyle bir hastalığı olanların bu aşıyı olmalarında fayda var. Grip aşısının da benzer şekilde Türkiye’de tanımlanmış risk grubu, çevresinde yüksek riskte olanlara öncelikli olarak uygulanması gerektiğini söyleyebilirim. Grip aşısının üretimi diğer aşılardan biraz farklı her sene yıllık olarak planlanıyor. Bu planlamayı şöyle söylemek lazım; eylül, ekim ayında yapılıyor, genellikle ocak, şubat ayında da aşının üretim süreci başlıyor. Covid salgınının boyutlarının bu kadar büyük olmasının da mart, nisan, mayıs ayı gibi görüldüğünü düşünürsek bu sene dünya genelinde grip aşısıyla ilgili bir miktar talebi karşılama konusunda sıkıntı olacağı kesin. Bu sıkıntıyı ülkemiz de yaşayabilir. Öncelikle çok yüksek riski olan ve hem Covid’den hem gripten etkilenme ihtimali en yüksek olanlara öncelik vermemiz gerekiyor. Aşılarla ilgili ‘herkesin yaptırmasına lüzum yok’ dememek lazım; ama ilk önceliği en yüksek riski olan hem yaşı büyük hem de altta problemi olan büyüklerimize vermemiz gerekir. Belki ondan sonra da sağlık hizmetinde çalışacak ve özellikle de ön safhada çalışacaklara, acillerde, Covid hastalarına bakacak hasta sayısında çok artış olacağı zaman bizim çok ihtiyaç duyacağımız sağlık personeline vermemiz gerekir. Böyle bir önceliklendirmeyle gidilmesi gerekecektir. Bütün dünyada da benzer şekilde olacaktır.”
Peki codid-19 aşısı konusunda hangi adımlar atıldı?
Geçtiğimiz günlerde açıklama yapan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, 100 yıl önce ortaya çıkan İspanyol gribi ile yeni tip Koronavirüs karşılaştırması yaparak bu iki salgın süreci ile ilgili: “Küreselleşme, yakınlık ve bağlanmışlık gibi dezavantajlarımız var. Fakat gelişmiş teknoloji gibi bir avantajımız var. Dolayısıyla, bu salgını iki yıldan daha kısa bir sürede bitirmeyi umuyoruz” demişti.
Çok geçmeden virüs ile ilgili açıklamalarına bir yenisi eklendi. Ghebreyesus, Koronavirüs için çok uluslu COVAX aşı çalışmalarına 172 üye ülkenin dahil olduğunu belirtti ve “Bir dizi aşı, şu anda klinik araştırmaların son aşamasında. Tünelin sonunda ışık göründü” dedi.
Ghebreyesus, DSÖ’nün Cenevre’deki merkezinde, gerçekleşen toplantıda ülkelerin, DSÖ öncülüğündeki COVAX aşı çalışmalarına finansal destek vermesi çağrısında bulundu ve bunun öneminden bahsetti. COVAX’a yatırım yapmanın, salgını sona erdirmenin ve sürdürebilir bir ekonomik iyileşmenin sağlanmasının en hızlı ve doğru yolu olduğunu belirten Ghebreyesus, bu konuda ülkelerden bağlayıcı taahhütler beklediğini söyledi.
Aşı çalışmalarına 172 üye ülkenin dahil olduğunu ileten Ghebreyesus, bunlara ABD, Rusya ve Çin’in dahil olup olmadığı ile ilgili bir bilgi vermedi. Açıkçası bu durumun akıllarda soru işareti yaratması bir yana dursun, böylesine tüm dünyayı ilgilendiren bir soruna ‘ortak çözüm’ yaratma fikrini bu süreçte atılmış en doğru kararlardan biri olarak değerlendiriyorum.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz