TÜRKÇÜLER BUNU OKUR MU?
Günümüz Türkiye’sine ışık tutması açısından, geçmişte yaşananları gözden geçirmemiz gerekiyor. Bugün Türkiye’de Tarih tekerrür ediyor. Şöyle dokuzuncucu yüzyıl ve sonrasına doğru yola çıkalım. İslamiyet’in zorla veya gönüllü olarak Türkler tarafından kabul edildiği veya kabullendirildiği yıllarla günümüz arasında köprü kuralım. İslam Tarihi konusuna ilgi duyanlar Karahanlılar devletinin İslamiyet’i kabul eden ilk Türk devleti olduğunu bilirler. Başta Karluklar olmak üzere Oğuzlar, Gutlar, Çiğiller, Yağmalar gibi Türk boyları Karluklar içinde yaşıyordu. Bu yıllar Türk dilinin şekillendiği ve yaygınlaşmaya başladığı yıllardır. Yusuf Has Hacip ve Kaşgarlı Mahmut’un Türkçe olarak çok değerli eserler yazdığı, Türklerin ve Türkçe’nin yıldızının parladığı bir dönemdir.
İslamiyet öncesi Türkler; Türk devlet geleneğini ve ideolojisini olumlu yönde geliştiriyorlardı. İslam dininin Türkler tarafından kabul edilmesi ile birlikte Türklerin yaşam biçimi, aynı zamanda örf ve adetlerinin olumsuz yönde gelişmeye başladığı yıllardır. Türklerin Müslüman olduğu, Türk örf ve adetleri ile inançlarının da yok olmaya doğru gittiği dönemdir. Türklükten ümmetçiliğe geçişle bu yıllar sanki günümüze rehber olmuş gibidir. 2002’de iktidara gelen Erdoğan’ı 910 yılında iktidara gelen, İslamiyet’i devler dini yapan Karahanlı Satuk Buğra Han’a benzetebiliriz. Nasıl ki Satuk Buğra Türkleri inançlarından kopardığı gibi zoraki olarak Müslüman yaptı ise, Erdoğan’da Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin bir şeriat devleti olmasının yollarını ve önünü açtı. Satuk Buğra gibi Arapça ve Farsça’nın kullanılmasını sağladı. Günümüz Türkiyesi de benzer duruma geldi
İslam’ı kabul eden Türkler; atalarının eski inançlarını, dillerini unuttular, Araplaştılar, Farslaştılar. Dilin değişmesi ile birlikte Karahanlılar hem dilleri Türkçeyi hem ‘’Öz Türk’’ dinlerini kaybetmiş oldular. Türk adet ve geleneklerinin yerini Arap örf ve adetleri aldı. Aynen Türkiye’nin günümüzdeki hali. Benzerlik bu kadar olur. Göktürk alfabesi bırakılarak Arap alfabesinin kabulü ile Türklerin geçmişle olan bağları tamamen ortadan kalktı. Kendi kitabelerini dahi okuyamaz hale geldi (Göktürk kitabeleri). Erdoğan ‘’Türkiye Cumhuriyeti, Latin harflerini kabul etmekle, Osmanlı ile olan bağlarını kopardılar’’’ diyerek Cumhuriyet dönemini yerden yere vurmuştur. Türkiye’nin yeni Satuk Buğra’sı olan Erdoğan önüne çıkan bütün engelleri tek tek devirerek hedefine doğru ilerliyor. Şeriat devletinin yollarını açıyor. Arkasından Arap alfabesine geçilecek, Latin alfabesi kaldırılacak. Osmanlı ile kopan irtibat yeniden tesis edilecek ‘’Maç arası’’ dedikleri 90 yıllık Cumhuriyet tarihin tozlu rafları arasında yerini alacak. Gidişat bu, gerçek bu. Tarih tekerrür edecek.
Başka bir ayrıntıda Karahanlılar Müslüman olduktan sonra kendi soyundan olan Türklere, Müslüman olmaları için savaşlar açtılar. Sayısız insanı canından ettiler. Onların mallarını, canlarını, eşlerini, çocukların gasp ettiler. Türkiye bugün farklı mezheplere sahip Müslüman ülkelerle; İran, Suriye, Mısır, Irak ve hatta Libya ile büyük sorunlar yaşıyor. Buna Türkiye’de ki azınlıkları ve inançlı halkıda dahil etmek gerekir. Emeviler’de de aynı şekilde sorunlar yaşamıştı. Muaviye’yi, Yezid’i unutmayalım.
Eski Türklerin din değişimi ile birlikte savaşçı ruhları zayıfladı Milli ruhları yok oldu. Yaşamsal kurallar ve davranışlar Türk halkının değişimine neden oldu. Din adamları devleti işgal ettiler ve devlet işlerine sıkça karışmaya başladılar. Türkiye’nin bugünkü resmi budur. Fetvalar ve ulema görüşleri adeta kararname gibi arka arkaya uygulama alanı buluyor. 2023 seçimleri ise bir çok acaba? sorusunu da akla getirmektedir. Ya toplum değişecek, ya toplum değişecek.
+ Yukarıdaki makalenin hazırlanmasında: Yunus Oğuz’un Eski Türkler üzerine araştırmalar ve Gümilev’in eleştirisi. İleri kitabevi İstanbul 2012 baskısından yararlanılmıştır.