YİĞİT BULUT: “TABUTUN SON ÇİVİSİ”

Son haftalarda doların hızla yükselmesinin ardından Türk Lirası değer kaybetmeye başlamış ve tarihi bir rekora imza atmıştır.  Bu değer kaybında birçok ekonomik ve siyasi sebep olmakla birlikte negatif pozisyondaki reel faiz ve kredi genişlemesi TL’nin değer kaybına yol açmış, swap faizleri de geriledikten sonra TL’nin değer kaybı hızla atmıştır. Hızlı artış başta dolar borcu olanları,  yatırımcıları, dövizle ithalat yapanları ve sade vatandaşları tedirgin etmiştir.

Başlangıçta TL dolar karşısında yüzde 2 oranında değer kaybetmiş, daha sonra kayıp yüzde 3’e ulaşmıştır. Doların 7,38’e kadar yükselmesiyle TL çok önemli bir kayba uğramış,  Euro/TL ise yeni tarihi zirve olan 8,73 olmuştur. Merkez Bankası’nın politika faizinin enflasyonun  puan altında kalmasıyla yatırımcılar  TL mevduat getirisi elde edemeyince, dövize ve altına yönelmiş, yurtiçi yerleşiklerin yabancı para mevduatları 200 milyar doları geçerek tarihi zirveye ulaşmıştır.  ABD, AB ve Fransa ile gerginleşen ilişkiler, Suriye Libya gerilimleri TL’nin değer kaybetmesinde etkili olmuştur.

Bir diğer önemli faktör ise TL reel faizini yeterli bulmayan yabancı yatırımcıların sabit getirili hisse senetlerinden yılbaşından bu yana çıkışı 11 milyar doları aşmıştır. Zaman içinde Türkiye’nin DİBS hacminin dörtte birini finanse eden yabancı yatırımcılar,  oranı yüzde 4’ün altına düşürmüşledir.

Bu gelişmeler üzerine kamunun günde 1 milyar doları aşan desteği sayesinde kur 6,85 civarında 2 ay sabit kalabilmiştir. Kurun daha da TL aleyhine gelişmemesi için negatif faizden vazgeçilmelidir. Bunun için de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikna edilmesi şarttır. Fakat faizi sevmeyen Erdoğan’ın ikna edilmesi hiç de kolay değildir. Katar ile olduğu gibi swap anlaşmalarının yaygınlaştırılması ya da IMF ile masaya oturmak son çaredir.  Sermaye kontrolü bir seçenektir ama bu da Türkiye’nin imajına çok zarar verir ve sermaye çıkışına yol açabilir. Ekonomi yönetiminin bu seçeneği kabul edebileceğini düşünmüyorum.

FED ’in Türk Lirasını swap hattına dâhil etmeyeceğine ilişkin açıklaması sonrası, kısa vadeli dış borca ilişkin endişeler ile BDDK’nın swap işlemlerine ilişkin kısıtlamalarla 7,73’e kadar yükselen kur, gün içi seviyesi ile 2018’deki rekoruna ulaşmıştır. Yılbaşından bu yana yüzde 20’nin üstünde değer kaybeden TL, yeni bir swap anlaşması ile istikrar sağlayabilir.

TL’nin de aralarında bulunduğu gelişen ülke paraları bol likiditeye rağmen dolar karşısında farklı nedenlerle değer kaybetmeye devam etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin performanslarına bakıldığında, Türk Lirası dolar karşısında en çok değer kaybedenler arasındadır.

Ülkelere göre paralarının değer kaybının ardında farklı nedenler vardır.   Bu yıl dolar  karşısında en çok değer kazanan para birimi yüzde 12,5 oranıyla Rus Rublesi’dir. Onu yüzde 8,6 oranıyla Tayland Bahtı ve 3,9 oranıyla Meksika Pesosu izlemektedir.

Dolara karşı sadece beş ülkenin parası değerlenmiştir.  Dünyadaki 143 para biriminin yüzde 80’nin değeri düşmüştür.  Bloomberg verilerine göre yüzde 99 oranında değer kaybeden Venezüella Bolivarı başı çekmektedir. Bunu yüzde 53 oranında değer kaybederek Arjantin pesosu izlemiştir.  Bu yılın en çok değer kaybeden para birimleri arasında üçüncü sırada, dolara karşı yüzde 38 oranında değer kaybeden Türk Lirası gelmektedir.

Bu konuda en fazla yanılan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Yiğit Bulut’tur.  Bulut yakın geçmişte dolar kuru için  3.50 liranın altını işaret etmişti. Bulut’un bu konudaki yorumu şöyledir: “3.57’yi aşağı kırdığı anda 3.34’tür bu kurun değeri. Şu anda 3.57’yi test ediyor. 3.50’yi test ediyor. 3.50 sınırını kırdığı zaman orası tabutun son çivisi” demişti. Bulut, “Ağustos 2015’te ilk defa dolar 3 TL’nin üstüne çıktı. O gün TV’ de şunu demiştim: ‘3 TL üzerinde hareket anomalidir bulaşmayın, TL enstrümanlarda kalın. Yani TL’de kalanlar TL’ye güvenenler dolara Euro’ya hiç bulaşmayanlar bugün itibarıyla dolar alanlara göre çok daha karlı pozisyondalar.”

“Önümüzdeki günlerde dolar alanların veya dolar spekülasyonu yapınca elinde dolar kalanların çok daha büyük zarar ettiğini göreceğimiz günler geliyor gibi. Avrupa’dan bir karar geldi. Türkiye’yi siyasi denetime alacakmış da, şöyle yapacakmış böyle yapacakmış. Sayın Cumhurbaşkanımız da cevap verdi ‘Tanımıyoruz, siyasi ve çarpıtılmış bir karardır. Bunu tanımıyoruz’

Ama önemli olan şu; karar açıklandı dolar 3.60 oldu. 10 saniye kalamadı 3.60’ta. Yabancı satışı geldi hemen 3.57’ye kadar düştü. Yani Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilgili aldığı karar uluslararası yatırımcılar tarafından hiç ciddiye alınmadı. Türkiye tarafından hiç ciddiye alınmadı. Dünya tarafından hiç ciddiye alınmadı.

Yani baktığımız zaman yeni bir Türkiye var artık. Hala satıyorlar. Grafiği görüyorsunuz. Aşağı eğilimli bir grafik. Şu an 3.57. yarın sabah baktığınızda daha da aşağıda görebilirsiniz. 3.57’yi aşağı kırdığı anda 3.34’tür bu kurun değeri. Şu anda 3.57’yi test ediyor. 3.50’yi test ediyor. 3,50 sınırını kırdığı zaman orası tabutun son çivisi. Ayrıca Erdoğan’ın Çin, Hindistan, Rusya ve Amerika seyahatleri sonrası yeni anlaşmalar ve yeni girişler olabilir. Artan turizm de kuru aşağı çekecektir.”  Bu açıklamasından uzun bir süre geçmeden dolar tahminleri şaşmış, kur dip yapmıştır: 27 Nisan 2017 Kur: 1 dolar= 3.56

Tabutun son çivisi de çıkmış, mevta yere düşmüştür.

Buradan Sayın Bulut için çıkan sonuç şudur:  “Yiğit Bulut için ekonomik göstergeler önemli değil, önemli olan acaba ne söylersem de Sayın Cumhurbaşkanına hoş görünsemdir.”  Sosyal medyada dolaşan  “Yigit Bulut said that if the dollar exceeds 3 TL, spit on my face. What to do after 7 TL?” açıklamasına herhalde bir cevap verecektir ya da vermiştir ama benim haberim olmamış olabilir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki görüşü şöyledir: “Türkiye’de ekonomi sistem olarak oturmuştur. Bazı zamanda tırmanışlar inişler olur. Yılbaşında 10 liradan bahsediyorlardı. Bu da yerli yerine oturacak. Ben özellikle TL’nin yerli yerine oturacağına, dövizin ve altının yerli yerine oturacağına inanıyorum. Dün TCMB ile bankalar birliğinin toplantıları bunlara yönelik atılan adımlardır. Düzelecek.”

Benim Sayın Cumhurbaşkanının açıklamasından anladığım şudur: “Ben dövizin yerli yerine oturacağına inanıyorum” derken bir rakam telaffuz etmiştir. “Yılbaşında 10 liradan bahsediyorlardı.” Bunu eleştiri anlamında söylemiştir ama bizim millet lafa değil, açıklanan rakama bakar.  Yılbaşını yılsonu anlayarak ya da anlamayarak sadece rakama bakarak doların 10 TL olacağına inanırsa, ekonomide yangın çıkar, bunu kimse söndüremez.

Son haftalarda doların hızla yükselmesinin ardından Türk Lirası değer kaybetmeye başlamış ve tarihi bir rekora imza atmıştır.  Bu değer kaybında birçok ekonomik ve siyasi sebep olmakla birlikte negatif pozisyondaki reel faiz ve kredi genişlemesi TL’nin değer kaybına yol açmış, swap faizleri de geriledikten sonra TL’nin değer kaybı hızla atmıştır. Hızlı artış başta dolar borcu olanları,  yatırımcıları, dövizle ithalat yapanları ve sade vatandaşları tedirgin etmiştir. - sadik ridvan karluk

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir