Osmanlı Bürokrasisinde Polis Teşkilatı ve Ermeni Polisler

Temmuz ayı sonunda    “Ermeni Sorunu: Son Dönem Osmanlı Polis Teşkilatı’nda Görev Yapan Ermeni Polisler başlıklı bir e posta aldım. Postada özetle “Ermeni sorununun ısıtılarak Emperyalizm tarafından sürekli gündeme getirilmesi ve Türkiye üzerinde baskı oluşturulmaya çalışılması ve Türk tezlerinin haklılığını ortadan kaldırmak gayretlerine karşın ülkemizde birlik oluşturarak çaba gösteren çok değerli aydınlarımız var. Bu değerli çabalara küçük bir katkı olması için aşağıda bulunan Doç. Dr. Ali Dikici’nin araştırma yazısını özetleyerek okumanıza sunuyorum. Amerika ve Avrupa devletlerinin geçmişte de Osmanlı’nın içişlerine karışarak devletin yapılanmasını yönlendirmeye çalıştıklarını bu yazıda okuyacaksınız.  Konu ile ilgilenen değerli okurlar yazının tamamına ve dipnotlara aşağıdaki linkten ulaşabilirler” denilmektedir.  (Naci Kaptan, 22.07.2020)

Sayın  Naci Kaptan’a böyle önemli bir konudaki çalışmayı ilgililerle  paylaştığı için teşekkür ederim.   Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayınlarından olan ve Türk-Ermeni İlişkilerinin Bölgesel Politikalara Etkisi (19.Yüzyıldan Günümüze) Uluslararası Sempozyumu’nda sunulan Doç. Dr. Ali Dikici’nin bildirisinin özeti  aşağıdadır.

Osmanlı Bürokrasisinde Gayrimüslim Azınlık

“Bu bildiri, Osmanlı son dönemlerinden itibaren cumhuriyet dönemine kadar Türk Polis Teşkilatı’nda görev yapan Ermeni polisleri incelemek amacıyla kaleme alınmıştır. Osmanlı bürokrasisinde gayrimüslim azınlığın istihdamı 19. yüzyılda artış göstermiş ve başta Ermeni ler, Rumlar ve Yahudiler olmak üzere azınlıklar, polis teşkilatı da dâhil bürokrasinin birçok alanında görev almışlardır. Bu bildiri, özellikle Abdülhamid döneminde yoğunlaşmaya başlayan gayrimüslimlerin polis istihdam edilmesi politikası çerçevesinde en büyük oranın Ermeni polislere ait olduğunu ortaya koymaktadır. Bu Ermeni polisler, özellikle büyük Ermeni ayaklanmaların yaşandığı Doğu Anadolu bölgesinde görevlendirilmişlerdir. Bildiride ayrıca, incelediğimiz dönemde Ermenilerin Türk Polis Teşkilatı’nda istihdam edilmelerinde izlenen hükümet politikaları, savaş dönemlerinde bu polislerin tutum ve davranışları, tehcir sırasında Ermeni polislerin durumu, İttihat ve Terakki döneminde çeşitli nedenlere bağlı olarak başlayıp cumhuriyete tevarüs eden gayrimüslim polis istihdam etmeme politikasının Ermeni polisleri nasıl etkilediği hususları üzerinde de durulacaktır.”

Türkler ve Ermeniler bin yıl aynı coğrafyada huzur ve barış içinde birlikte yaşamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu’nda 19’ncu yüzyılın sonunda Ermeni azınlıktan 22 bakan, 33 milletvekili, 7 büyükelçi, 11 konsolos, 29 paşa ve 11 profesör  çıkmıştır. MIT’nin ünlü ekonomi profesörlerinden Daron Acemoğlu da Ermeni kökenlidir. Eşi ise eski bakanlardan İsmail Özdağlar’ın kızıdır.  Sayın Dikici’nin “Osmanlı bürokrasisinde gayrimüslim azınlığın istihdamı 19. yüzyılda artış göstermiş ve başta Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler olmak üzere azınlıklar, polis teşkilatı da dâhil bürokrasinin birçok alanında görev almışlardır” tespiti  doğrudur.

Ermeniler arasında az da olsa Osmanlı Devleti’ne sadık kalan doktor ve subay olarak savaşan Ermeniler de vardır. Çanakkale’de hayatını kaybeden her 100 Türk askerinden birisi gayrimüslim yani Ermeni, Yahudi, Rum kökenliydi. (Ömür Çelikdönmez; “Çanakkale Gazisi Dacat Derderyan Oğlu Tarihi Durduran Adam Ara Güler’in Ardından!” 18.10.2018. ) Osmanlı yönetiminde çok sayıda Ermeni kökenli bakan ve diğer üst seviyedeki görevli vardır. Bu kapsamda görev alan Ermeniler aşağıdadır.

Osmanlı Yönetiminde Ermeni Kökenli Bakanlar

Hariciye Nazırları: Aleksandros Karateodori Paşa (1878-1879), Gabriel Pasha ve Sava Paşa (1879-1880), Hazine-i Hassa Nazırları: Agop Ohanes Kazazyan (1876-1891), Mikail Portakalyan Efendi (1891-1897), Ohanes Sakız Efendi (1897-1908), Maliye Nazırı: Agop Ohanes Kazasyan Paşa (28-30 Ağustos 1885) (Aralık 1886 – Mart 1887) (1888-1891), Nafia Nazırları: Ohanes Çamiç Efendi (1877-1878), Aleksandr Karateodori Paşa (1878), Sava Paşa (1878-1879),

Orman ve Maadin Nazırları: Mavrokordato Efendi (1908-1909), Aristidi Paşa ( 1909), Ticaret ve Ziraat Nazırları: Bedros Kuyumcuyan Efendi (1880), Gabriel Noradonkyan Efendi (1908-1909)

Ayan Üyeleri (1876): Antopolos Efendi Aristarki Bey, Daviçon Karmona Efendi, Musurus Paşa, Serviçen Efendi, Stoyanoviç Efendi, Dr. De Kastro Bey, Mavroyeni Paşa Karatodri Paşa, Abraham Karakahya Paşa. (1908) Azaryan Efendi, Basarya Efendi, Bohor Efendi, Fethi Franko Bey, Gabriyel Noradonkyan Efendi, Mavrokordato Efendi, Mavroyeni Bey Oksanti Efendi, Yorgiyadis Efendi, Aram Efendi, Popoviç Temko Efendi, Babıali Hukuk Müşaviri Gabriel Efendi. (Gabriel Efendi Paris Konferansı’nda Ermeniler için toprak talep etmiş Lozan Konferansı’na Ermeniler adına katılmıştır)

Büyükelçiler: Y. Fotiades Bey ve Gobdan Efendi Atina, Azaryan Efendi Belgrad, Karatodri Efendi Brüksel, Blak Bey Bükreş, Yanko Karaca Misak Efendi ve Aritraki Efendi Lahey, K. Musurus Paşa Alfred Rüstem Paşa ve Antopulo Paşa Londra Naum Paşa Paris, S. Musurus Bey ve Y. Fotiades Bey Roma, Nikola Gobdan Efendi’nin Sofya, A. Vogorides Paşa Viyana, L. Aristarki Bey ve A. Mavroyeni Bey Washington. Konsolos ve sekreterler ise Türklerden çok Ermeni ve Rum kökenli idi. 

Şarki Rumeli Valileri: Sava Paşa, Aleko Vogorides Paşa, Gavril Paşa, Hristoiç Alexandre de Battenberg, Ferdinand de Saxe-Cobourg et Gotha,  Sisam Beyleri: Mişel Gregoriyadis Bey, Aleksander Mavroyeni Bey, Yanko Vitinos Bey, Kostaki Karateodori Paşa, Yorgi Yorgiadis Efendi, Andrea Kopasis Efendi,Cebelilübnan Sancağı Mutasarrıfları: Vasa Paşa, Naum Paşa, Yusuf Franko Paşa. (Sinan Kuneralp, Son Dönem Osmanlı Erkan ve Ricali, Prosopografik Rehber, İstanbul, İsis Yayınları, 1999. Son-donem-osmanli-erkan-ve-ricali.html)

1933’de Nazilerin yakmaya başladıkları kitapların yazarı Yahudi kökenli Stefan Zweig’ın “Akıl ve siyaset nadiren aynı yolda buluşur” sözü günümüzde Ermeniler için geçerliliğini koruduğu sürece, sözde Ermeni soykırımı gündemden düşmeyecektir. Mark Twain’e ait olduğu söylenen “Gerçek Ayakkabılarını Giymeden, Yalan Dünyayı Üç Kez Dolaşır” sözü sözde Ermeni soykırımı yalanı için geçerliliğini koruduğu sürece, Türkiye en az Ermeniler kadar gerçeklerin ortaya çıkması için çaba harcamalı, bunun için yumurta kapıya gelmeden önlem almalıdır.

Yalana karşı topyekun mücadele edilmemesi durumunda Türkiye’yi tazminat ve toprak talepleri gibi zorluklar bekliyor. Ermeni terörüne 40’tan fazla diplomatını şehit vermiş Dışişleri Bakanlığı’mızın öncülüğünde uluslararası kuruluşların yanı sıra TÜSİAD, TOBB, İKV, işveren ve işçi sendikaları, odalar ve borsalar birliği, barolar, eczacı birlikleri ve üniversiteler harekete geçip yurt dışındaki eşdeğerlerine gerçekleri anlatmak için daha neyi bekliyoruz?

Üniversitelerde Ermeni Araştırmaları Enstitüleri Açılmalıdır.

Bu konuda üniversitelerimize ve de YÖK’e büyük sorumluluk düşmektedir. Tüm üniversitelerde Ermeni Araştırmaları Enstitüleri açılmalıdır. Gerçeklerin ortaya çıkması için Türkiye’deki Ermeni cemaatinin tepkileri uluslararası arenada dile getirilmelidir.

Her 24 Nisan öncesinde ABD Başkanı ne diyecek diye ağzına bakmaktan vazgeçilmelidir. Eğer bir ABD Başkanı Ermeni tehcirini “soykırım” olarak değerlendirirse, bunun Türkiye’ye gerek siyasi ve gerekse ekonomik büyük zararları olacağının farkında olunmalıdır. Ermeniler bir stratejiye bağlı olarak çalışmakta ve gerektiği zaman yeni hamleler gerçekleştirmektedirler. Ermenilerin yaptığı gibi tüm bu gelişmeler karşısında öncelikle İngilizce yayın yapan bir Sivil Platform oluşturulmalıdır. 3 Kasım’dan önce gerekli önlemler  şimdiden alınmalıdır ki bir sürprizle karşılaşmayalım.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir