Basına yansıyan haberlerden, 21 Temmuz’da Ege’de savaşın eşiğine gelen Türkiye ve Yunanistan arasındaki krizin Şansölye Merkel’in girişimiyle şimdilik ertelendiği anlaşılmaktadır. Türkiye’yi Ege’de hapsetmekte kararlı olan ve bu konuda AB’yi de arkasına alan Yunanistan’a karşı Türkiye’nin güvenebileceği yegane güç Türk ordusudur.
Ergenekon düzmecesiyle AKP-FETÖ koalisyonu tarafından sırtından hançerlenerek kurmay kadrosu yok edilen TSK, tümüyle FETÖ’cülere teslim edilmişti. 15 Temmuz’dan sonra yeni bir tasfiye furyası yaşayan TSK‘da tüm askeri okullar kapatılarak kurmay yetiştirme kurumları da yok edilmiştir.
Hal böyle iken, son Yüksek Askeri Şura’da 600 civarında albayın emekliye sevk edilerek kurmay kadrosunun bir kez daha tırpanlandığı ortaya çıkmıştır. Sayıları zaten azalmış olan kurmay subay kadrosunun bu tasfiye ile daha da azaltıldığı açıktır.
Türk ordusundaki tasfiyelerin, Yunanistan’ın bile Türkiye’ye kafa tutar hale gelmesindeki etkileri yadsınamaz. Nitekim Yunanistan’ın sert tepkisi üzerine Türkiye, Meis adası açıklarına gönderdiği sondaj gemisini geri çekmek zorunda kalmıştır.
Bu haliyle Türkiye’nin fiilen dört cephede savaşmasının (Kafkaslar, Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya) mümkün olmadığını anlamak için uzman olmaya gerek yoktur. Ordusunu tasfiye ederek ayağına kurşun sıkmış olan Türkiye’nin, tespit edeceği önceliklere odaklanması gerekmektedir.
Güçlü Türkiye, ancak güçlü Türk Ordusu ile mümkündür. Askeri okulları kapatarak güçlü bir ordu yaratılamaz. Askeri okullar derhal açılmalıdır.
Yazıları posta kutunda oku