Dün, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ nın 46. yıldönümüydü .
Doğu Akdeniz’in bu adası bugün hâlâ,
Rum liderliği ve Yunanistan’ın ;
Kıbrıs sorununun, Türkiye’nin adanın istila ve işgalinden kaynaklanan çok önemli bir konu olduğu,
Türk işgal kuvvetleri geri çekilmeden,
Çağdışı kalmış garantiler sistemi ve müdahale hakları ortadan kalkmadan bir çözüm olamayacağı düşüncesi,
Ve Ankara’nın Kıbrıslı Türkler üzerindeki büyük etkisiyle bölünmüş durumda bulunuyor…
*
Erdoğan, 46. yıldönümde yayımladığı mesajda,
“Ada’da hakça ve kalıcı bir çözüme varılması,
Ancak Kıbrıs Türkü’nün eşit statüsünün kabulüyle mümkündür.
Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs Türkü’nün siyasi eşitliğini,
Ada’nın doğal kaynakları üzerindeki eşit haklarını gecikmeksizin teslim etmelidir.
Türkiye, bugün de Kıbrıs Türkü’nün barış, istikrar ve huzurunun güvencesidir” dedi.
*
Bu sırada KKTC’nin 17 Mart 2020’de koronavirüs salgını nedeniyle 6 ay ertelediği,
Nisan Cumhurbaşkanlığı seçimleri 11 Ekim 2020’de düzenlenecektir…
Seçim süreci giderek ilginç tartışmalara sahne oluyor…
*
AB’de Almanya’nın Doğu Akdeniz meselelerine sponsor olduğu görüşmelerde,
Geçen hafta, Yunanistan ve Türkiye ile Kıbrıslı Türk ve Rum yetkililer Berlin’de bir araya geldiler.
Kıbrıs Rum Yönetimi’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsız bir devlettir.
AB üyesidir ve hiç kimse Kıbrıs Cumhuriyeti adına konuşmuyor ” gerekçesiyle önerdiği üzere,
Türkiye, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı görüşmelere almadı.
Rum kesimi seçim öncesinde zaten bölük-pörçük olan Kıbrıs Türk Birliğine bir hançer daha soktu!
*
Türkiye, AB’ den hidrokarbon konusunda KKTC Cumhurbaşkanı M. Akıncı yerine,
KKTC Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ı muhatap almasını istedi!
*
16 Temmuz’da, M. Akıncı bir açıklama yaptı.
“Kıbrıs Türk halkının seçtiği,
BM ve diğer uluslararası aktörlerin Kıbrıslı Türklerin lideri olarak uzun yıllardır tanıyıp muhatap aldığı,
KKTC Cumhurbaşkanının temsiliyet gücü ve demokratik meşruiyeti;
Kıbrıs Türk toplumundan kaynaklanır ve tartışmaya açık değildir” dedi!
*
Aslında Erdoğan, uzun süredir KKTC’ yi baskılıyor.
Öyle ki, artan baskılar ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Ankara arasındaki gerilim,
Türk kesiminde 2004 Annan Planı referandumundan bu yana en büyük siyasi krize yol açmış bulunuyor…
*
KKTC’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, iki temel düşüncede beş aday yarışıyor.
Birinci düşünce; “Federal Kıbrıs” tır.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lideri Tufan Erhürman bu düşünceyi savunuyor.
İkinci düşünce; “İki Ayrı Devletli Çözüm ya da İlhak” dır.
Ulusal Birlik Partisi (UDP) lideri ve Başbakan Ersin Tatar,
Halk Partisi lideri Dışişleri Bakanı Kudret Özersay,
Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Genel Başkanı Erhan Arıklı bu düşüncededir.
*
Cumhurbaşkanı M. Akıncı, AKP iktidarı ile uyumlu olmayan sol politikalar geliştiren bir politikacıdır.
Kıbrıs’ta iki ayrı devletin gerçekçi olmadığını düşünüyor ve Federal Kıbrıs’ı savunuyor.
“KKTC’nin tanınmışlığının sağlanmasının mümkün olamayacağı açıktır.
Mümkün olmayanın peşinde koşarak, statükoyu daha da perçinlemenin peşinde değilim.
Ya akıl yolunda ve makul olanda buluşup federal bir ortaklıkta uzlaşacağız,
Ya da bölünmüşlük daha da pekişecek;
Kıbrıs Türk tarafının bağımlılık ilişkisi daha da artacaktır.
Biz ne Güney’in azınlığı ne de Türkiye’ye sürekli bağımlı bir alt yönetim olmak istiyoruz” düşüncesindedir.
*
Sol kanat CTP Lideri Erhürman!
O’da iki devletli çözümü gerçekçi görmüyor.
“Kıbrıslı Rumları yöneten siyasi elitler, siyasi eşitliği dahi kabul etmekte güçlük çekerken;
BM şemsiyesi altında müzakere masasına oturup KKTC’nin tanınmasını,
Sonra BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesinin KKTC’yi tanımasını,
Nihayet 27 AB üyesinin KKTC’yi tanımasını beklemek gerçekçi değildir” düşüncesindedir.
Erhürman’ı Akıncı’dan ayıran şey;
Kıbrıslı Rumların böyle bir çözüme hazır olmadıklarına,
Çözüme Kıbrıslı Türklerin tek başına gitmesi gerektiğine inanmasıdır.
*
Kıbrıs sorunu söz konusu olduğunda geleneksel olarak tutucu kabul edilen,
UBP lideri Başbakan Ersin Tatar ise,
Kıbrıs’ta “iki devletli çözümden” yanadır.
“Kıbrıs’ta iki ayrı devlet var.
Bu devleti yok etmeye kimsenin gücü yetmeyeceğine göre işin özü ne olursa olsun bu devlet ortadan kalkmayacaktır.
Bu devleti içermeyen bir anlaşma yok hükmündedir” diyor.
*
Eski müzakereci Halk Partisi lideri Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ise,
Federasyon fikrini tamamen reddetmiyor.
Ancak diğer seçeneklerin de masada olması gerektiğinden yanadır.
“Tanısalar da tanımasalar da biz bir devletiz ve varız.
Bizim de bu dünyada söz hakkımız vardır ve sesimizi kısmalarına izin vermeyeceğiz” şeklinde konuşuyor.
*
YDP Lideri Arıklı ise ” İnanmadığım bir davayı müzakere etmem.
Ancak iki devletli çözümü konuşurum” diyor…
*
Anketler en güçlü aday olarak,
M.Akıncı ve Ersin Tatar’ı ön plana çıkarıyor.
*
M. Akıncı Kıbrıs sorununun;
Türkiye’nin geçmişteki koşullarda adaya müdahalesinin bugüne yansımalarından kaynaklandığına,
Türk askeri birliklerinin geri çekilmeden,
Garantiler sistemi ve müdahale hakları ortadan kalkmadan bir çözüm olamayacağına inanıyor.
*
Adada güvenlik, barış ve refahın üstün gelmesi için,
Türkiye’nin AB müktesebatı ve BM kararları temelinde bir çözüme varmasını öngörüyor.
Türkiye’ den Kıbrıs denizlerinde, ara bölgede veya Mağusa’nın Varoşa bölgesinde,
Gerginliği tırmandırıcı taktiklerde ısrar etmemesini istiyor.
*
Ersin Tatar ise iki ayrı devletli çözümün,
Yani Türkiye’nin gizli gündemi olan “İlhak” tan yanadır..
Türkiye resmi olarak Kıbrıs’ın kuzeyini ilhak etmekten bahsetmemiştir.
Ama Kıbrıs sorununa bir çözüm bulamayan AKP iktidarı,
Bir gün fiili olarak Kuzey Kıbrıs’ı bir Türk vilayeti haline getirecektir!
Kıbrıs Türklerinin siyasi varlık olarak kimliklerini kaybetmesinde bir beis görmüyor!
*
Erdoğan, Cumhurbaşkanı M.Akıncı’nın;
Kuzeyin olası ilhakını “kabus senaryosu” olarak değerlendirmesine çok içerliyor.
M.Akıncı’yı “güvenilmez” ve “terörizmin destekçisi”,
İktidarın ortağı Ultra milliyetçi MHP ise “hain” ve “Kıbrıslı Rum” olarak etiketliyor…
*
Ultra milliyetçilerin desteklediği islamcı ve Osmanlıcı AKP hükümeti;
Son zamanda benimsediği “Mavi Vatan” askeri stratejisiyle,
Ege’nin, Akdeniz’in hakimiyeti hedefini artık giderek açık ediyor…
*
Bu yüzden Erdoğan, Akıncı’yı Türkiye’nin jeopolitik planlarına meydan okuyabilecek,
Aynı zamanda Türkiye’nin Kıbrıslı Türklerle olan ilişkisini de etkileyebilecek tek politikacı olarak görüyor!
*
M.Akıncı ve destekçileri ise “Kıbrıslılık” görüşlerinden ödün vermeyi reddediyor…
Şimdi, 11 Ekim seçimleri öncesinde,
Ankara hükümetiyle, “Federal Kıbrıs ” düşüncesindeki Kıbrıs Türk liderleri ve taraftarları arasında kutuplaşma giderek artıyor.
*
M. Akıncı, adanın üniter bir devletten bölünmeye geçişini yaşayan nesli temsil ediyor.
Kıbrıs sorununa bir federasyona dayalı bir çözüm talebinin doğmasına ve olgunlaşmasına tanıklık eden son politikacılardan biridir.
Bu sorumlulukla federal bir çözüm lehine net bir şekilde konuşuyor…
Eğer Akıncı güçlü bir yetkiyle seçilirse, Türkiye’nin bunu tanıması ve saygı duyması gerekecektir.
11 Ekim, Kıbrıslı Türklerin kimliklerini koruyup- korumayacağını gösterecektir…
*
Batı, Erdoğan’ın Avrupa ve Orta Doğu’daki Batı çıkarlarını baltalamasına izin vermeyeceğinin,
İşaretlerini veriyor…
21. 7. 2020
Bir yanıt yazın