KIBRIS TEMMUZU
Hüseyin MÜMTAZ
Temmuzlar Kıbrıs’a özeldir.
Temmuzlar Kıbrıs’a bir başka gelir.
İlki hariç (1877) iyidir, güzeldir, hoştur.
Aslında Temmuz’un 15’indeki bile; Sampson imzalı olmasına rağmen, 20 Temmuz’a ve arkasından 14-16 Ağustos’a yol açtığı için çok meraklıdır, hayli ahkâmlıdır.
1923’ün 24 Temmuz günü Lozan’da adanın İngiliz’e devri onaylandığı halde Kıbrıs Türkü, Türkiye için sevinç gösterileri yapmıştır. [i]
Temmuz’lar Kıbrıs’a alkışlarla, bayraklarla gelir.
Türk bayraklarıyla…
Geçen gün 1962 tarihli, Taksim Sahası’nda yapılan 19 Mayıs kutlamalarının siyah beyaz belgeselini seyrettim.
60 yıl sonra bugün, 2020’de hiçbir yerde öyle kutlama yoktur.
1962’de “Kıbrıs Cumhuriyeti”, Türkiye sınırları dışındaki bir başka “devlet”tir, Kıbrıs Türkleri de bu devletin içindeki farklı bir etnik topluluktur.
Öğrencilerin, öğretmenlerin kıyafetlerindeki ciddiyet; hareketlerindeki heyecan ve heves, tribünlerdeki (surlar üstündeki) seyircilerin saygısı, Türk bayraklarının geçişi sırasında dışa vurulan coşku inanılmazdı.
(Akıncı 1962’de Limasol’da ne yapıyordu, kutlamalarda Türk bayrağı görünce saklanıyor muydu ki şimdi “bayraksız” kabuller düzenliyor?)
Milli bayramlarımızdaki en güzel kutlamalar inanın şimdi yine KKTC’de yapılmaktadır.
Öğrencisi, sporcusu, öğretmeni ve seyircisiyle Türk bayrağı görünce heyecanlanan o yılların o topluluğundan şimdi nasıl olup da “BEY Faşizmi”ni sayıklayan Türkçe konuşan “yabancı” pasaportlu Rum sevici, Rum’un sevdiği yerlilerin çıkabildiğine insan hayret ediyor.
Konunun uzmanları bunu, o zaman Makarios tarafından yasaklanan kısıtlı Kızılay yardımları ve fert başı rasyon(raşın)’la yaşama anca tutunabilen kuşakla; 74 sonrasının bir eli şeftalide, bir eli hellimde kuşağı arasındaki farka bağlıyorlar.
Ben ise konuyu ilk kuşağın, yaşadıklarını kendinden sonraki kuşağa, evlatlarına ve torunlarına anlatmayıp öğretmemesine bağlayıp bırakıyorum…
Eski temmuzlar böyleydi de şimdiki nasıl?
Kovid-19 Temmuz’unda Kıbrıs bir başka âlem…
“Her zaman her şeye muhalif” olanlar, salgından sonra kapatılan uçuşlar hem “açılsın” diyorlar, arkasından ekliyorlar; “Türkiye’den gelen uçaklar hariç”.
Rum tarafının geçişleri kontrol etmesinden çok şikâyetçiler, “kontrolsüz gidip gelelim” diyorlar.
“Battık, kapıları açın, turist gelsin” diyorlar, ama “Zinhar Türkiye’den değil, orası virüslü” diyorlar.
Fakat kıyıda yine “kuzeyden gelen” kaçak göçmen teknesi yakalanınca, “Onlara yazıktır, gelsinler, polis ateş açmasın” inceliği (!) sergiliyorlar.
Rum tarafında yeni 7 bulaş saptanıyor, 5’inin Türkiye’den kuzeye, kuzeyden de kaçak yollardan güneye geçen Suriyeliler olduğu açıklanıyor.
Yedide beş, korkunç bir oran.
8 milyonunun yaşadığı, geldikleri yerdeki bir türlü bilinemeyen/açıklanamayan bulaş oranı ihtimali ürkütüyor.
Kovid-19 Temmuz’unda PRİO’cular ve aveneleri AB’den fonlanmaya devam ediyor.
Yazılı ve görsel basında Türkiye’ye, devlete, millete, askere, memura sövmeler “devlet yardımı” ve “Türkiye uydusu üzerinden” devam ediyor.
Çünkü sömürge verasetinden intikal eden ve titizlikle korunan “düzen” buna cevaz veriyor.
Bitirirken iki çift lâfım da; Amerika’nın “Uluslararası Askeri Eğitim ve Talim Programı”na dâhil ettiği açıklamasının ardından Rumların Yeşilırmak Sınır Kapısı’na iki adet portatif ağır silah mevzii yerleştirmesinden endişelenen “koalisyon” hükümetine…
74 Harekâtı, “Amerika’ya rağmen” yapılmamış mıydı muhteremler?
Hem gidin Girne’den Yeşilırmak sahiline kadar kıyıyı bir gezin…
Onlarca beton Rum koruganı kalıntılarının 74’de ne işe yaradığını (!) düşünün.
Rahatlayın.
…
Kıbrıs Temmuzlarının bitişi, aynı zamanda “1 Ağustos”ların, TMT’lerin de habercisidir dostlar, unutmayın.
1 Ağustos şanla, şöhretle gelir.
Davulla, zurnayla gelir.
“Ya Türk Kıbrıs vâr olur
“Ya mücahit yaşamaz”la gelir. 18 Temmuz 2020
[i] “Larnaka’da yapılan kutlamada büyük coşku vardı: ‘…Şerefli bayrağımız dalgalanıyor ve halaskar kumandanlarımızın fotoğrafları çiçekler arasında kulüplerin balkonlarını süslüyor. Memlekette bulunan üç kulübün müdavimleri birleşerek alkışlar arasında büyük kıraathaneye gittiler.’
‘Mağusa’daki kutlamaları İslam müesseseleri, Türk ve esnaf kulüpleri düzenledi. Kışla meydanında yapılan kutlamada, Dava Vekili Mithat Bey bir konuşma yaparak, Türkiye’deki milli hareketin safhalarını anlattı. Türklerin çok önemli ve şerefli bir barış antlaşması imzalamalarına rağmen, Kıbrıs’taki İslam ahalisinin mağdur edildiği üzerinde durdu. Bu mağduriyetin doğal olduğuna da değinerek, Kıbrıslı Türklerin görevlerinin varlıklarını korumak olduğunu belirtti. Mağusa’daki etkinlikler ertesi gün de sürdü ve Mağusa Naib ve Katibi İbrahim Hakkı Efendi’nin duasıyla kurbanlar kesildi’.”
(Hakikat, 4 Ağustos 1923, No: 146, “Mağusa’da Sulh Şenlikleri”)
Bir yanıt yazın