ABD, Rus doğal gazının Avrupa’ya taşınmasını öngören Kuzey Akım 2 ve TürkAkım projelerinde,
Yer almalarına karşın yaptırıma tabi tutulmayan bazı şirketlere tanınan muafiyetin kaldırılacağını açıkladı.
*
Karar, söz konusu projelerde yer alan şirketlerin,
ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) kapsamında;
Ekonomik ve mali cezalara çarptırılabileceği anlamına geliyor…
*
Rusya’nın batısından ve Baltık Denizi’nden Almanya’nın kuzeyine ulaşacak Kuzey Akım 2 projesine,
Rusya’nın güneyinden Karadeniz ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya doğal gaz ulaştıracak TürkAkım projesine;
ABD ve Doğu Avrupa ülkeleri şiddetle karşı çıkıyordu..
Washington, bu projelerin Avrupa ve Türkiye’ yi tehlikeli biçimde,
Rusya’ya daha fazla bağımlı kılacağını savunuyor…
*
Başkan D. Trump, ilgili boru hatları konusunda,
Hiçbir konuda olmadığı kadar tutarlılık gösteriyor.
Buna karşılık hiçbir proje de daha fazla diş gıcırdatılmasına neden olmuyor!
*
Başkan’ın tutarlılığı;
Ne 2020 seçim politikasının,
Ne Ruslara sert görünmeye çalışmanın,
Ne de yanlış yönlendirilmiş Enerji Hakimiyeti politikasıyla ilgilidir.
Bunların çok ötesine geçiyor…
*
Trump, Kuzey Akım 2 ve TürkAkım için yaptırım muafiyetlerini iptal ederken,
Bu projeler üzerinden Avrupa’ya,
Özellikle Almanya ve Türkiye’ye karşı açık savaş ilan etmiş bulunuyor!
Bunu daha önce ABD’nin Kuzey Akım 2’ye karşı çıkması gündemini;
Yeniden güncelleştirerek ve farklı hedefler öngörerek yapıyor…..
*
Çünkü Kuzey Akım 2 boru hattı inşasında gerçekleşmenin yüzde 80′ e vardığını,
Rusya’daki doğalgaz rezervlerini doğrudan Türkiye’nin doğalgaz dağıtım şebekesine bağlayarak,
TürkAkımı ile Güney ve Güneydoğu Avrupa için güvenilir bir enerji kaynağı yarattığını;
Dolayısıyla boru hatlarını durduramayacağını biliyor.
*
Yapabileceği tek şey;
Avrupa’da asıl sorun olarak hedeflediği Almanya’yı daha da yabancılaştırmak,
Müslüman Kardeşler ideolojisini onaylamadığı Türkiye’ye acı bir ders vermektir…
*
Bu noktada ABD’nin bu projelere karşı muhalefeti,
Washington siyasi koridorlarının her tarafında kökleşmiştir.
Cumhuriyetçiler hâlâ soğuk savaşla ve Ukrayna gaz geçişiyle derin bağları olan Demokratlarla birlikte,
Bu hatların yasaklanması konusunda ısrarlıdır…
*
Öte yandan, Avrupa’nın Kuzey Akım 2 ile ilişkisi de karmaşıktır.
Güney Akım boru hattı,
Rusya’dan başlayarak Karadeniz üzerinden,
Bulgaristan ve Sırbistan, Macaristan, Slovenya ve Avusturya’ya gaz aktaracaktı.
*
Ne ki, Bulgaristan ve AB’den gelen engeller ve Ukrayna krizi nedeniyle uygulanan yaptırımlar,
Ardından Rusya Devlet Başkanı V.Putin’in,
AB ile sözleşmeler yapıldıktan sonra boru hattı kurallarını değiştirmesiyle,
2014’ün sonlarında iptal edildi..
*
Bunların çoğu ABD baskısının sonucuydu.
Ama kârlı olmayan bir boru hattı da Gazprom için mümkün olan en kötü senaryo idi.
Ve ABD Başkanı B. Obama, Alman Başbakanı A. Merkel ile birlikte çalışıyordu…
*
Merkel, 2014’te Obama’nın Ukrayna oyununu,
Avrupa’nın Rus doğal gaz fiyatlarını kontrol edebilmesi için bir güç hareketi olarak destekledi.
Sovyet dönemi boru hatlarını AB doğal gaz yönergesi altına aldı.
*
Böylece AB, Gazprom’un başka seçenekleri olmadığını düşünerek,
Gaz fiyatların maliyetin altına çekmek için Ukrayna gaz geçişini,
Putin’e karşı bir kaldıraç olarak kullanabilecekti!
*
Ama Putin, Çin’e döndü ve AB’ye misilleme olarak;
Doğu Sibirya’da Yakutistan’dan Çin’e doğal gaz taşıyacak,
“Sibirya’nın Gücü” boru hattıyla bir mega anlaşmayı öngördü…
*
Putin, aynı zamanda Güney Akımı üzerinde yapılan çalışmaları kurtarmak için,
Erdoğan ile yaptığı bir anlaşma ile Güney Akımın doğu Avrupa’ya yapacağı hacimı Türkiye’ye devretti.
Turk Akımı Sırbistan, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerin gaz ihtiyacı karşılayacaktı.
Putin bu seçenekleriyle Merkel ve Obama’yı ustaca geride bıraktı.
Merkel Almanya’nın nükleer güç kullanımını sona erdirmek için Yeşiller’le kavga etmişti,
Eli zora girdi ve Kuzey Akım 2’ye muhtaç oldu.
*
Böylece Kuzey Akım 2 projesi büyük bir jeopolitik oyun haline geldi,
Çünkü Merkel, aynı zamanda Polonyalıları ve Baltıkları da kontrol altına alma fırsatını gördü!
Kuzey Akım 2, Ukrayna gaz kaynaklarının yerini alacaktı.
Ve Almanya Brüksel’den çıkan siyasi gücü destekleyerek gaz geçiş merkezi haline gelecekti…
Bu, Ruslara karşı nefreti ve haklı olarak Almanya’ya başvurma isteksizlikleri arasında,
Sıkışmış Polonya üzerinde bir kaldıraç olacaktı…
*
Ancak ilgili projeler, Trump’ın iktidara geldiği andan itibaren jeopolitik olarak farklı bir durum arzetti.
Çünkü Trump, ABD’ye ait tekellerin ve mali sermayenin egemenlik kurmak için bolca sermaye ihracı yaptığı,
Bundan faydalanan ülkelerin dünyayı çok uluslu tröstler arasında paylaştığı,
Yerkürenin en büyük kapitalist güçler arasında bölüşümünün tamamlandığını gördü.
Bu nedenle uluslararası ilişkilerin tek taraflılık veya iki taraflılığın ötesine geçmesini engeller bir politika uygulamaya başladı.
*
Başkan Trump yeni bir çağın, Enformasyonel Emperyalizm çağının alt yapısını harekete geçirdi.
Bu suretle hem gelişmiş ve istikrarlı ülkelerin,
Hem de emperyal küreselleşmeyle henüz bütünleşmemiş istikrarsız devletlerin,
Yeniden ABD ekonomisine yatırım yapmalarının sağlanması öngörüldü.
*
Pentagon ve CIA; ABD Ulusal Savunmasına geri dönmeye başladı.
Uluslararası ticaret anlaşmalarından geri çekilindi.
Eski düzeni belirleyen hükümetlerarası yapıları tasfiye edildi,
Ticaret Savaşları yürütülüyor…
Herşey ABD’nin uluslararası güvenlik mesajını verebilmek içindir.
*
Giderek hem Çin hem de AB üzerindeki baskı arttı..
Artık herhangi bir anlam ifade etmenin tek yolu;
Onları ABD’nin küresel pozisyonunu baltalayan bir müttefik olarak görmek isteyip istememeye eşitlendi!
*
Bunlar ABD’nin küresel konumunun olduğu gibi kalması gerektiği anlamına gelmiyor.
Ancak COVID-19 salgını, ABD’de kültürel bir devrimin patlak vermesi,
Dünya Ekonomik Forumu’nun Büyük Sıfırlama planları sırasında,
Avrupa gücü pekiştirmek için büyük hamleler yaparken;
*
Trump buna karşı çıkmak için İngiltere’de Boris Johnson ile birlikte çalışıyor.
Bu satranç tahtasının basitleştirilmiş versiyonudur.
*
Trump, Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu’nun radikal bir değişiklik için gideceği derinliği görüyor.
Ve onları ani bir krize zorluyor.
Merkel’in seçimini çok netleştiriyor.
Kuzey Akım 2’yi istiyorsanız;
ABD olmadan iş yapmak zorunda kalmanın sonuçlarından muzdarip olun diyor!
*
Bu iş artık Rusya ile ilgili değildir.
Almanya ve ABD’nin geleceği hakkındadır.
Trump Kasım’da kaybetse de kazansa da,
Ulusötesi teknokrat oligarşi, bu baskı için yaptığı tüm çalışmalara devam edecektir.
*
Böylece ABD ticaretini Çin’den boşaltacak,
Avrupa’daki taahhütlerini geri çekerse;
Dünyada ABD dolarının akışı düşecek,
Yılın başından itibaren Avrupa gerçek ekonomik krize zorlanacaktır…
*
Kuzey Akım 2’ye karşı uygulanan yaptırımlar politikası,
ABD’nin askerlerini Almanya’dan çekmeye yönelik kararı,
NATO’ya daha fazlasını yapması için baskı yapması,
Hem Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması,
Hem de İran Nükleer Anlaşması’nı tek taraflı olarak kaldırmasıyla tutarlıdır.
*
Erdoğan’ a gelince;
ABD, onu Müslüman Kardeşler ideolojisiyle nereye taşıyabilir?
17. 7. 2020
Bir yanıt yazın