Türkiye ve Rusya; Suriye ve Libya cephelerinde ayrı vekil güçleriyle çarpışıyor.
İki ülke şimdi karmaşık siyasi manzarasıyla Yemen’de de benzeri bir çarpışma rotasındadır.
*
Müslüman Kardeşler ideolojisi ve terörizmi ile mücadele eden,
Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE ve Mısır’dan oluşan Terörle Mücadele Arap Dörtlüsü,
Suriye’de olduğu gibi yine Rusya ile birlikte,
Libya’da da Ulusal Orduya (LNA) omuz veriyor.
*
20 Haziran’da Mısır Cumhurbaşkanı A.Fattah al-Sisi,
Libya’da Müslüman Kardeşler ideolojisi ve terörünün Mısır’ın “Kırmızı Çizgisi” olduğuna işaret etti.
Libya Ulusal Anlaşma Hükümeti (GNA) için savaşan,
İslamcı terörist militanların ve bunların Türk destekçilerinin bu kapsamda olduğunu,
Gerekirse Mısır’ın Libya’ya askeri olarak müdahale etmeye hazır olduğunu açıkladı.
Sirte-Jufrah kırmızı hattını çizdi.
*
Bu noktada Rusya Dışişleri Bakanı S. Lavrov,
“Türk meslektaşlarımız ile Rusya ve Türkiye devlet başkanlarının onayını almış olan diyaloğumuz kapsamında,
Libya’da acilen ateşkes ilan edilmesine olanak verecek bakış açıları üstünde anlaşılması için çalışıyorduk,
Ve çalışmaya devam ediyoruz da” açıklamasını yaptı.
*
Ama LNA şu sıralarda,
Türkiye ve Katar destekli, Müslüman Kardeşler ideolojisinde Ulusal Anlaşma Hükümeti (GNA) ile,
Bir kez daha askeri çatışma noktasındadır.
*
5 Temmuz’da LNA uçakları,
Libya’nın batısında Türkiye’nin kullandığı El-Watiya Hava Üssü’ne,
Dokuz hava saldırısı gerçekleştirdi.
Saldırılar üsse Temmuz’da getirilen bir Hawk hava savunma sistemini,
Birkaç radarı ve KORAL elektronik savaş sistemini yok etti.
*
Saldırıları LNA üstlendi.
Türkiye devlet medyası ise saldırıların,
“Hava savunma sistemi de dahil olmak üzere üssü güçlendirmek için getirilen bazı ekipmanlarını hedef aldığını,
LNA tarafından değil, Mısır veya BAE Hava Kuvvetleri tarafından gerçekleştirildiğini,
Savaş uçaklarının Mısır’ın Sidi Barrani Hava Üssü’nden havalandığı” yazdı.
GNA, “doğru yerde ve doğru zamanda ” yanıt vereceğini açıkladı…
*
Dolayısıyla Türkiye görünüşe göre;
Sirte kırsalında GNA ve Suriyeli grupların eliyle saldırı operasyonlarına devam etme kararındadır.
Bu stratejik liman kenti artık Türk liderliğindeki güçlerin ana önceliğidir!
*
Bu noktada Türkiye çatışmayı artırmaya devam ederse,
LNA’nın ana destekçileri Rusya, Mısır, Bahreyn, Suudi Arabistan ve BAE;
LNA’ya doğrudan askeri destek sağlamaya ve çatışmaya doğrudan müdahale etmeye mecbur kalabilir.
Böylece Libya ‘iç savaşı’ resmi olarak Türkiye ile Rusya ve Terörle Mücadele Dörtlüsü arasında savaşa dönüşecektir…
*
Terörle Mücadele Dörtlüsü’nün üyeleri,
Ortadoğu ve Afrika’da birden fazla cephede İslamcı bloğa karşı vekalet savaşlarıyla mücadele etmekle kalmıyor!
Aynı zamanda Rusya ve Türkiye’yi de mesela Yemen’de aynı kareye düşürüyor!
*
Suriye ve Libya’daki sonuçlar henüz net değilken,
Müslüman Kardeşlerin lider ülkesi Türkiye,
Katar’ın mümkün olan her yerde yangınları yakma istekliliğine güveniyor.
Bölgesel rakiplerini sonsuz asimetrik ve medya savaşlarına dahil edebiliyor.
*
İşte Türkiye!
Katar fonlarıyla bu defa Yemen’de Suudi liderliğindeki Arap koalisyonuna meydan okuyor…
Ankara, Yemen’in Husi isyanıyla savaşan koalisyonu parçalama hedefi için,
Yemen eski ulaştırma bakanı Saleh al-Jabwani ve Müslüman Kardeşler militanlarıyla,
Öncelikle petrol zengini güneydoğu eyaleti Shawba’yı ele geçirmeyi planlıyor!
*
Ancak Türkiye’nin Yemen’deki faaliyetleri;
Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya’da olduğu gibi geri tepen dürtüsel, savaşçı faaliyetlerden ziyade,
Yumuşak güç yaklaşımıyla uyumludur…
*
Yemen’de Türkiye’nin varlığı kıyı bölgesine odaklanıyor.
Bunlar Bab Al-Mandeb ve Aden Körfezi’nin stratejik noktalarıdır ki;
Bu hedefler aynı zamanda İran ve Rusya’yı da ilgilendiriyor…
*
Türkiye, Yemen’de meydana gelen çoklu çatışmalarda yer alan taraflar arasında manevralar yapıyor.
Muhtemelen onaylanmak ve destek almak için;
Uluslararası kabul gören Mansur Hadi hükümetine yanaşmaya çalışıyor.
Ancak Yemen hükümeti resmi olarak Suudi Arabistan liderliğindeki Terörle Mücadele Dörtlüsü ile birliktedir.
Bu tür görüşlere olumlu bakmıyor!
*
Ancak İslamcı unsurlar Hadi yönetimini yolsuzlukla suçluyor.
Hatta El Hadi’nin, bir zaman önce Müslüman Kardeşlerin İslah partisi ve askeri tugayı ile bile çalışmış olmasından hareketle,
Onun herhangi bir İslamcı bağı ve sempatisinden yararlanmaya çalışıyor.
Katar ile birlikte onu İslamcı bloğa katılmaya ikna etmeye çaba gösteriyor!
*
Yine de Türkiye’nin Taiz’deki Shabwa, Sokotra ve Mukha çevresindeki mevcut manevraları,
El Hadi hükümetinın kaşlarını kaldırıyor
Özellikle Sokotra, Türkiye’nin bölgeye müdahalesine şiddetle karşı çıkan BAE’nin etki alanıdır.
BAE; İran’ın bölgedeki saldırganlığının artması, 2019’da petrol tankeri krizinin ardından Yemen’deki askeri katılımını azalttı.
Ancak Sokotra’da kültürel ve finansal olarak etkili olmaya devam ediyor.
*
Ancak Katar lobileri ve medyası;
İslami eğilimli yerli halkları BAE destekli ayrılıkçılara ve Terörle Mücadele Dörtlüsüne karşı harekete geçirdi.
BAE’nin kuvvetlerinin çoğunun çekilmesinin ardından Shabwa bölgesi 2019’da Müslüman Kardeşler’in kontrolü altına girdi.
Türkiye, Afrika ve Hindistan alt kıtasına yaklaşımında olduğu gibi,
Bölgedeki insani yardım kuruluşlarına Türkiye İnsani Yardım Örgütü (İHH) aracılığıyla büyük yatırım yaptı.
*
Şimdi İslamcılar burada gaz ihracatının kontrolünü ele geçirmeyi,
Türkiye’nin enerji bağımlılığını azaltma hedefini sağlamayı hedefliyorlar.
Bu İslamcı Türkiye’ye gelecekte herhangi bir askeri katılımı için,
Önemli bir giriş noktası olacak Arap Denizi’ne bakan sahile fiziksel erişim sağlayacaktır…
*
Türkiye ayrıca Yemen’deki eğitim sistemine, dini kurumlara ve diğer sosyal altyapılara sızmak için El-İslah’ı kullanıyor.
Yerel nüfusun radikalleşmesi için Katar ders kitaplarını ve ideolojik etki konusunda Türk uzmanlığını kullanıyor.
*
Bu noktada Rusya?
Neden ve nasıl, Yemen’de de Türkiye ile aynı kareye düşüyor?
*
Son bir kaç yıldan beri Rusya, Yemen’deki zemini çok dikkatli bir şekilde zorluyor.
Rusya’nın hedefi Türkiye’den daha karmaşıktır.
Çünkü çatışmada kimsenin tarafında açıkça kendini ilan etmeye çalışmıyor.
Suriye’de olduğu gibi parçalanmış birçok aktör arasında,
Kendini potansiyel olarak etkili bir güç komisyoncusu olarak görüyor.
*
Moskova; El Hadi Hükümeti ve Terörle Mücadele Dörtlüsü ile,
Husiler ve hatta Müslüman Kardeşlerin İslah partisi arasında tarafları açıkça seçmese de,
Militan müdahale yoluyla hiçbir grubu muhalif etmeden tüm taraflarla diyalog halindedir.
*
Rusya için Yemen’deki sonuç;
Stratejik bağlantı noktalarındaki potansiyel askeri üslere erişerek,
Genel olarak siyasi etki kazanarak,
Gaz ihracatını yöneterek,
Yemen’deki rolünü daha büyük bir boyuta taşıyarak gündemini ilerletme yeteneğinden daha az önemlidir.
*
Türkiye bu sınırlara saygı duyduğu ve çıkarları üzerinden Rusya ile çelişmediği sürece,
Özellikle şu anda net bir kazanan yokken,
İki ülke hedeflerini yan yana takip edebilir.
*
Ancak Türkiye saldırgan bir İslamcı devralma için çaba gösterirse,
Ve Rusya’nın gaz kârını paylaşma arzusuna saygı duymazsa;
Başka bir vekil savaşı daha çıkar…
*
İslamcı Türkiye karanlık bir geleceğe yürürken,
İslamcılık dört bir tarafı sarmışken,
Atatürk’ün makamında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu;
Yıllardır olduğu gibi dünyadan habersiz bir tavır sergiliyor.
Anlaşılır şey değildir….
.
9. 7.2020