Almanya 1 Temmuz’dan itibaren Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nı devir alacak. Almanya’nın dönem başkanlığı sürecinde AB-Türkiye ilişkilerinde daha sıkı iş birliğine dönük adımlar atılıp atılmayacağı, en çok merak edilen konular arasında bulunuyor.
Almanya’nın Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısını 31 Ağustos’a kadar uzatması, ardından Ankara’dan gelen tüm diplomatik çağrı ve girişimlere rağmen Türkiye’yi “riskli bölge” ilan etmesi, söz konusu altı ayın bu bağlamda zorlu geçeceği şeklinde yorumlanıyor.
Yapılan başka yorumlarda, AB-Türkiye ilişkilerine yeni bir ivme kazandırılmasının, Kıbrıs, Doğu Akdeniz ile Libya’daki siyasi gerilimler nedeniyle daha da zorlaştığı tahmin ediliyor. Ancak aynı zamanda, AB’nin dünya siyasetindeki ağırlığının daha fazla hissedilmesi hedefi nedeniyle, Almanya’nın Ankara ile diplomatik temaslara önümüzdeki aylarda hız kazandırması bekleniyor.
Almanya’nın AB Dönem Başkanlığı‘nın, AB-Türkiye ilişkilerine yeni bir ivme getirip getiremeyeceği konusunda soruları yanıtlayan uzman ve siyasetçiler, bu konuda pek iyimser konuşmuyor.
Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu (S&D) üyesi İsmail Ertuğ’un görüşleri şöyle:
“Almanya’nın başkanlık dönemi zor bir döneme rastlıyor. Corona krizi tüm dünyayı olduğu gibi Avrupa Birliği’ni de ciddi bir şekilde vurdu. AB’nin hazırladığı 750 milyarlık Euro’luk ekonomiyi kurtarma paketinin dağıtımı Almanya’nın dönem başkanlığında olacak. Dolayısıyla Almanya‘nın burada ciddi bir mesafe kaydetmesi gerekiyor. Ben Almanya’nın bunu başaracağı kanaatindeyim. Almanya ekonomisi en güçlü ülke. Burada altı ay boyunca önemli bir siyaset yapılacağına inanıyorum. Türkiye tarafından baktığımızda ise ilişkilerin çok iyi ilerleyeceğini düşünmüyorum. Dondurulmuş haliyle, olduğu gibi devam eder. Bazıları bunu söylemekten çekiniyor, ama ben bunu söylemek durumundayım. AB, Türkiye’deki baskıcı yönetim devam ettiği sürece bir adım atmayacaktır. Bunu biliyorum, içersindeyim, konuşulanları duyuyorum, yapılanları görüyorum. Doğruyu söylemek o açıdan yanlış değil.”
Alman SPD eski Federal Parlamento milletvekili Lale Akgün ise şu ifadeleri kullanıyor:
“Ben Almanya’nın Dönem Başkanlığı sırasında AB-Türkiye ilişkilerinin daha iyiye gideceğine inanmıyorum. Bunun iki nedeni var. AB’nin içinde Polonya ve Macaristan gibi demokrasi problemi olan ülkeler zaten var. Türkiye gibi benzer bir ülkeye gerçekten yer yok. İkinci neden, AB’nin ekonomik problemleri var, İngiltere’nin ayrılması sorunu var. AB şu anda Türkiye gibi bir ülkeyi kaldıracak durumda değil. Almanya’ya gelince, burada Erdoğan ve politikaları hiç sevilmiyor. Gelecek yıl federal seçim olacağı için Almanya’nın Erdoğan’a veya onun temsil ettiği siyasete yardım etmesi, her partiye oy kaybettir. Geçmişte Almanya’ya, Merkel‘e yönelik hakaretler de unutulmuş değil. Bu şartlar altında AB-Türkiye ilişkilerinin bir milim olsun ilerleyeceğine inanmıyorum.”
Yeşiller Partisi’nden eski Federal Parlamento milletvekili Özcan Mutlu’nun görüşleriyse şöyle:
“Almanya, AB Dönem Başkanlığı’na hazırlanırken Türkiye’ye çok önemli bir yer ayırmıştı. Gümrük Birliği, göçmen ve mülteci politikaları ele alınacak ve AB ile Türkiye arasındaki son yıllarda yaşanan soğukluk giderilmeye çalışılacaktı. Ancak korona bu anlamda da Almanya’nın başkanlık sürecinin içeriğini tamamen değiştirdi. Artık Merkel Corona’yla mücadeleyi, AB içindeki ekonomik krizi ele almak zorunda kalacak. Daha önceden Türkiye konusunda hamle yapmak isteyen Almanya, maalesef Corona nedeniyle gündemi değiştirmek zorunda kaldı. Böylelikle Türkiye’yle ilişkileri düzeltme hedefi artık gündemde değil. Corona’nın Türkiye’nin AB’yle ilişkilerinin gelişmesine de engel olduğunu söyleyebiliriz. Merkel, özellikle AB’nin güneyindeki, İtalya ve İspanya gibi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalan ülkelere yardım etmeye çalışacak ve Türkiye ile olan ilişkilere vakit ayıramayacak. “
Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Bahattin Kaya, şunları söylüyor:
“Almanya, Türkiye açısından bakınca, kendisine en yakın ülkelerden biri, aynı zamanda en önemli partneri. Almanya’nın AB içindeki büyük ağırlığını, birliğin motoru olduğunu da biliyoruz. Merkel’in de siyasetçi olarak çok ağırlığı var, onun söyledikleri, izlediği politikalar neredeyse diğer tüm AB ülkelerinde kabul görüyor. Almanya ve Türkiye arasında ticari ve insani ilişkilerin özel bir yeri var. 3 milyondan fazla insanımız Almanya’da yaşıyor. Onbinlerce yatırımcı, Türkiye’de ve Almanya’da ekonomiye katkıda bulunuyor. Bu açıdan son yıllarda zor bir dönemden geçen ilişkilerin yeniden düzelmesi her iki taraf için de gerekli ve önemli. Almanya’nın bu konuda çaba göstermesini, Merkel’in de konuya angaje olmasını Türkiye kökenli iş insanları olarak çok istiyoruz. Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin büyük bölümü de Türkiye’nin AB içinde yer almasını arzuluyor.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın