Neo liberalizmin depolitizasyon stratejisi
Siyaset yaptığımızı sanırız. Hep siyaset konuştuğumuzu sanırız. Oysa neo liberalizm birçok konuyu siyaset dışına taşımıştır.
Havanda su dövmek diye güzel bir anlatım özetimiz vardır, tıpkı öyle.
Neo liberalizmin temel uygulayıcıları çok uluslu tekellerdir. Biz dünyaya bakınca, çok uluslu şirketleri değil de onların çatı örgütleri, devletleri görürüz.
Ormanı bırakıp ağaca bakarız.
Siyaset yapmak; çıkar guruplarının daha çok çıkar elde etmek için birbirleri ile yaptıkları mücadele alanıdır. Bazen müzakere ile uzlaşırlar bazen uzlaşamaz çatışırlar. Ama esas olan tarafların çıkarıdır.
Çatışma alanında kullandıkları araçlar, esas itibariyle amaçlarına uygun araçlar olması gerekir.
Oysa ülkemize bakalım. Biz de siyaset sanki vekaleten yürütülen bir mücadeleye benziyor.
Çok uluslu şirketler, gerçek çatışma alanı olan ekonomiyi siyaset dışı gibi gösterdiğinden, daha doğrusu ekonomiyi siyasetin dışına çıkardığından, bize siyaset yapmanın aracı olarak, ya din ya da etnik meseleleri araç olarak kullanmak kalıyor.
İnsanın evrensel doğası derken, liberalizm ne demek istiyor? Kapitalizm insan doğasının bir ürünüdür, bir kanundur, tarihsel bir gerçektir. Siz kapitalizmi tartışmayın, servet sınıfının size uyguladığı ekonomiye bakmayın, siz kendi içinizde ki başka konuları tartışın diyor.
Biz de siyasal İslam ve Laiklik tartışmasıyla zaman kaybederken, elin oğlu ulusal pazarlarımızı tepe tepe kullanmaya devam ediyor.
İçinde bulunduğumuz ekonomik yapıyı, üretimi ve üretilenin nasıl paylaşılacağını konuşmak yerine, kişiler, etnik yapılar, din gibi konular üzerinde yoğunlaşıyoruz.
Neo liberalizmin en önemli başarısı; sınıfsal mücadelenin, yani gerçek siyaset mecrasının kullanılmasını yok sayacak bir anlayışla siyaset yapmanızı istiyor ve başarıyor.
Neo liberalizm zombie* şirketler pazarını tartıştırtmıyor. Servet sınıfının haksız kazancını tartıştırtmıyor. Borsalarda dönen manipülasyonları ve spekülasyonları tartıştırtmıyor. Şirketlere halkın vergilerinin nasıl aktarıldığını tartıştırtmıyor.
Bazıları ekonomik durumun kötü olduğunu ifade ediyor ama Neo Liberalizmin yasaklı alanına hiç girmiyor.
Neo liberalizm kendini büyüme sözcüğünün, sihirli alanına girerek, korumaya alıyor. Büyüme sözcüğü ile kendini meşrulaştırıyor. Büyüme ile sorunların yok olacağına inanan taraflar, büyürsek hem servet sınıfının hem de çalışanların sorunları çözülür sanıyor. Oysa büyüdükçe çalışanların hakları geri gidiyor. Bölüşüm daha bir felaket durum arz ediyor.
Gerçek siyaset alanına girmeden, yapılan tartışmalar sorunlarımızın üstünü örtmenin ötesinde hiçbir işe yaramıyor.24 Haziran 2020
Yazıları posta kutunda oku