Dün Salı’ydı, Kudüs’te iki başbakan K.Mitsotakis ve B. Netanyahu,
COVID- 19 salgınının Yunanistan ve İsrail arasında önemli ölçüde kesintiye uğrattığı,
İkili ilişkilerin genişlemesini, turizm, bölgesel enerji ve yatırımlar konusunu görüştüler.
Gelecek Çarşamba, bu defa Kıbrıs Rum Kesimi Cumhurbaşkanı N. Anastiades’in İsrail’i ziyaret etmesi bekleniyor…
*
Netanyahu, Yunan mevkidaşından;
AB’nin İsrail’in yasalarını Batı Şeria’nın bazı kısımlarına genişletme talebine yardımcı olması için destek istedi.
Mitsotakis ise Akdeniz’de “açık provokasyonlar” adını verdiği Türkiye eylemlerini gündeme getirdi.
*
İki lider, Libya’daki eylemleri de dahil olmak üzere Türkiye’nin neden olduğu istikrarsızlığı,
Türkiye’nin kalıcı bir Türk varlığı oluşturmak amacıyla Libya’da iki askeri üs kullanımı olasılığını görüştü.
*
Yaklaşık 10 yıldır, Doğu Akdeniz’de açık deniz hidrokarbonlarının keşfi, yoğun diplomatik faaliyetlere yol açtı.
Akdeniz’in zenginliklerinden yararlanmak isteyen çoğu bölge hükümeti,
Doğalgazı denizaltı boru hatları üzerinden Avrupa’ya taşıyacak iddialı projeler önerdiler.
*
ABD’nin teşviki ile yeni bir bölgesel işbirliği çerçevesinde,
İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi, Mısır, Yunanistan, İtalya, Ürdün ve Filistin Yönetimi;
Bölgesel bir gaz piyasası ve kaynak geliştirme mekanizması geliştirmekle görevli,
Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nu kurdular.
*
İki başbakan K.Mitsotakis ve B. Netanyahu, Doğu Akdeniz Boru Hattı projesi kapsamında;
İsrail ekonomik sularından Kıbrıs ve Girit üzerinden batı Yunan anakarasına,
1.900 kilometrelik bir boru hattının inşa edilmesi konusuna özel bir önem verdiler.
*
Türkiye’de Erdoğan, COVİD-19 salgınının kararttığı küresel atmosferde,
Keşif ve sondaj gemileriyle Doğu Akdeniz’de bölgesel çalkantılardan faydalanmayı kovalıyor.
Gemilerin amacı ticari olmaktan çok politiktir.
*
Erdoğan KKTC sorununa çözüm bulamıyor.
TSK’yı Türkiye’nin kıta sahanlığı ile ilgili iddialarını korumak için konumlandırdı.
Libya iç savaşına müdahalesi en azından kısmen komşularının iradesini kırma,
Mensubu olduğu Müslüman Kardeşler ideolojisine küresel meşruiyet talebinde olma,
Onları doğrudan müzakerelere zorlama arzusundan kaynaklanıyor.
Bu strateji onu, sadece uzun zamandır denizcilikle ilgili sınır anlaşmazlıkları yaşadığı Yunanistan ve Kıbrıs ile değil,
Aynı zamanda ABD’ de dahil olmak üzere tüm dünya ülkelerinden ayrıştırıyor.
*
COVID-19 salgını, küresel enerji piyasasını da sarstı.
Doğu Akdeniz ülkelerinin gazlarını kârlı bir şekilde ihraç etmeleri koşullarına zarar verdi.
Yunanistan kamu hizmeti kurumu DEPA ile İtalyan enerji şirketi Edison ortak girişimi,
Boru hattının inşası için ExxonMobil, Total ve ENI ile yıl boyunca çalışmış olmalarına rağmen,
Uluslararası enerji şirketlerinin kararı doğrultusunda,
Halk sağlığı krizi geçene kadar operasyonlarını askıya aldı.
Çünkü hiçbir şirket Doğu Akdeniz boru hattı finansmanını garanti edemiyor.
*
Aşırı arzla hidrokarbon pazarı;
Sıcak bir kış ve COVIT-19 salgını birlikte küresel enerji fiyatlarını çökertti.
Doğu Akdeniz boru hattı inşası fikrini sakata getirdi.
Mesela İsrail ciddi bir sorunla karşı karşıyadır.
Tamar ve Leviathan’ın geliştiricileri ile artık mevcut ekonomik koşullara uymayan bir sözleşmeye bağlıdır,
Kendi gazına küresel ortalamanın üç katını ödüyor!
*
Önerilen boru hattı yolu sadece Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs arasındaki tartışmalı sulardan değil,
Aynı zamanda aktif jeolojik fay hatları ve derin hendeklerden de geçecektir.
Bu jeopolitik ve teknik zorluklar teorik olarak aşılabilir,
Ancak Doğu Akdeniz boru hattının önündeki en büyük engel ticari fizibilitesidir.
Tahmini 7 milyar dolarlık fiyat etiketi ile İsrail ve Kıbrıs gazının Avrupa’da rekabet edemeyeceği hesaplanıyor.
Projeyi bu aşamada Avrupa Komisyonu da finansal olarak desteklemiyor.
*
Bu yüzden diğer Doğu Akdeniz ülkeleri gibi Yunanistan ve İsrail başbakanları K.Mitsotakis ve B. Netanyahu’da,
Mevcut koşullardan en iyi nasıl yararlanılabileceği konusunu görüştüler.
Bölgesel aktörler boru hatları inşa etmek zorunda olmasa da,
Enerji gelecekte daha büyük bölgesel işbirliklerini ilerletme potansiyeline sahiptir.
Şimdi iki ülke virüse karşı mücadele, ekonomilerinin yeniden başlatılması, savunma sektöründeki sinerjiler ve siber güvenlik gibi,
Alanlara odaklanarak işbirliklerini genişletecektir.
*
Jeopolitik dikkate alınmazsa, Doğu Akdeniz projesinin erdemleri tam olarak anlaşılamaz.
Boru hattının bölgesel güvenliğe nihai katkısı temel avantajıdır.
ABD; İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin toplantılarına katılmıştır,
Ancak boru hattını aktif olarak desteklemekten kaçınıyor…
Güvenlik ziyadesiyle bölge ülkelerinin uhtesine kalıyor.
*
ABD’nin Yunanistan ve Kıbrıs ile ilişkilerinde kayda değer iyileşmeler gelişiyor.
Mısır; açık deniz keşiflerinin onu bölgesel bir enerji merkezine dönüştürmesini,
İsrail ve Kıbrıs gazını İdku ve Damietta’daki sıvı doğalgaz tesislerinde işlemesini,
Ardından Avrupa’ya göndermeyi umuyordu.
Bugün, Mısır alıcı bulmakta zorlanıyor, sıvı doğalgaz alanlarında faaliyetlerini düşürmüş bulunuyor.
*
Türkiye ve Rusya arasındaki işbirliği hakkındaki endişeler,
Tartışmalı bazı diplomatik manevralara yol açıyor.
Washington Türkiye’yi de kaybetmek istemiyor.
Ancak çabalarını Çin’i Rusya’ya paralel olarak sınırlama üzerine yoğunlaştırırken,
Türk-Rus yakınlaşması sadece ek sorunlara neden oluyor…
*
Erdoğan, ideolojisine meşruiyet sağlamak üzere inanılmaz ölçüsüzlükte bir diplomasi uyguluyor.
Bu noktada çok önemli bir farka işaret etmek gerekiyor.
Batılılar, rejimleri ve işleyişlerinde sınırsız uygarlık için oluşturdukları sistematiklerle,
Vicdan ve düşünce özgürlüklerini amaçlayan özgür insanlar yetiştirme geleneğinden gelirken,
Erdoğan ve iktidarı, Türkiye devletinin rejiminde ve işleyişinde getirdiği sistematikle;
Vatandaşlık yerine din,
Eşitlikler yerine din birliği,
Adalet yerine insan olmayı öngören siyasal ve sosyo-ekonomik yönetim anlayışıyla,
Dinamik bir toplumsal yapının inşa edilmesine olanak tanımayan sonuçlara neden oluyor.
*
İslamcılığın hiçbir siyasi, ekonomik ve sosyal birikime, demokrasi kültürüne sahip olmadığı,
Çevre ülkelerle birbirlerini tamamlayıcı politikalar geliştiremediği,
Aksine uygulamalarıyla kitleleri Batı tipi düzenin Müslüman halklara her türlü zulme maruz bıraktıkları fikrinde yetiştirdiği,
“İslami Cihad” ateşini körüklediği bütün dünyada biliniyor.
*
İşte bir son dakika!
Erdoğan Libya mücadelesindeki tasarımlarında Rusya’yı ve Hafter’i dışarıda bırakacağını umuyor.
*
Nasıl? Erdoğan’a göre İsrail gazı Avrupa’da Rus gazını baltalayacaktır.
Bu noktada Erdoğan’ın şeytani zekası işliyor.
Azerbaycan’ın Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz 2 Gaz Sahası ve Hazar Denizi’nin güneyindeki diğer sahalarda üretilen doğal gazın,
Türkiye’ye, ardından Avrupa’ya taşınmasını sağlayacak TANAP projesini bir kaldıraç olarak kullanıyor.
*
TANAP, Güney Kafkasya Boru Hattı ve Trans-Adriyatik Boru Hattı ile birleşerek Güney Doğal Gaz koridorunu oluşturuyor.
Erdoğan, Doğu Akdeniz boru hattının Libya ile Türkiye arasında yeni ayrılmış deniz bölgesinden geçmesi için,
Rusya’yı Trans Anadolu bağına dahil etmek istiyor!
*
Geçen hafta, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Türk Petrolleri için verdiği yeni arama lisansları da,
“Beni destekle, yoksa denizde Yunanistan’a ve Kıbrıs’a sorun çıkartacağım” mesajı idi.
Erdoğan yeni enerji denkleminin bir parçası olmak için bir kaldıraç oyunu oynuyor….
*
Libya’da Rusya destekli Haftar liderliğinde Ulusal Ordu’nun ateşkes daveti bu gelişmelerin sonucunu bekliyor.
Rusya, Erdoğan’ın yukarıdaki teklifini pas geçmiş, Ankara’da Dışişleri ve Savunma Bakanları görüşmesine katılmamıştır.
*
İki başbakan Mitsotakis ve Netanyahu gelişen şartlar çerçevesinde,
Akdeniz’de Türkiye’nin “açık provokasyonlar” adını verdikleri bu eylemlerini konuştular…
17. 6. 2020
Bir yanıt yazın