BOLERO BİTİNCE…KRİZDEN BUNALIMA…
Dr. Noyan UMRUK
Bizler korona yetmezmiş gibi her gün doğal, siyasal, hukuksal felaketler içerisinde debelenirken görülüyor ki; evrensel ekonomik kriz, iktisadi bunalıma, buhrana dönüşüyor…
Tıpkı, “1929 Dünya İktisadi Buhranı” gibi…
Kriz kısa erimli, dönemseldir. Buhran ya da bunalım ise görece daha uzun bir dönemi, süreci içerir.
Kriz, grafik olarak “V” şeklindedir. Ekonomik göstergeler, kötüye gidiş, tıpkı bir lastik top gibi yere çarpar ve geri döner. “İktisadi Buhran” ise “L” şeklinde bir grafik ile simgelenebilir. Kötüye gidiş dibe vurduktan sonra, “L” nin yatay kenarına benzer bir süreç izler; şiddeti, ne kadar süreceği, nasıl sonlandırılabileceği sonsuz değişkene bağlı olduğundan kestirilemez.
İşte, şimdi, dünya bu ekonomik süreci yaşamaya başlamış görünüyor. Artık altına pislik süpürülecek halı yok; kral çıplak, mızrak çuvala girmiyor. Belki bir çağ dönümü…
Bolero Dinletisinin Sonu…(Okurken dinleyebilirsiniz…İyi geliyor…)
Ravel’in “Bolero”sunu bilirsiniz. Ravel bu ilginç yapıtını, aynı yeknesak tını, nakarat ya da kısa bir “partisyon”u tam bir saat boyunca çok düşük bir ses tonundan başlayıp, yavaş yavaş ses tonunu yükselterek ve yineleyerek, finalde gök gürültüsü düzeyine çıkararak tamamlar.
İşte durum bu durum…
“Bolero”nun icra edildiği ilk günlerde, dönemin ünlü müzik eleştirmenlerinden biri “Ben böyle bir zırvalık görmedim…”demiş. “…yüzlerce insan bir salona doluşuyor, biteviye bir partisyonu dakikalarca ağızları açık izliyorlar. Aptalca bir görünüm…”
Gerçi Ravel’inki kimseye zararı olmayan ilginç bir deneme idi ve klasik müzik dünyasında yerini aldı.
Yaşanılan küresel kriz de böyle bir görünüm sergiliyordu. Ama korona ile birlikte iktisadi bunalıma dönüştü…
Bunalım, yoğun etkisini yıllarca sırası ile çalışan kitleler, emekçiler ve özellikle az gelişmiş, gelişmekte olan ülkeler ve de bu ülkelerin çalışan kitleleri, emekçileri üzerinde gösteriyor ve göstereceği büyük olasılık…
Kısacası, fatura son tahlilde emekçilere, özellikle az gelişmiş ülke emekçilerine kesilmeye çalışılacak.(1)
Fatura kesilmeye başlandı bile…
Domino etkisi ile Afganistan, Irak, Çad, Yemen, Somali ve “Rengârenk devrimler” ile yaşanılan süreçte, Arap baharları “yedi düvel”ce Libya’da acımasız bir sonbahara dönüştürülüp, Türkiye yönetimi gönüllü olarak Suriye’ye bulaşırken, şimdi de Amerikan ve Avrupa baharları da kendi milyonlarının canına okuma istidadında…
İşsizlik tırmanıyor, yedek sanayi orduları hızla büyüyor, ücretler genel düzeyi düşüyor, sosyal güvenlik ve sağlık sistemleri ve sosyal politikaların yetersizliği başta ABD olmak üzere özellikle neoliberal hidayete ermiş “kumarhane kapitalizmine” kapılmış ülkelerde sırtlanlar gibi sırıtmakta…
Kitleler, pek de sorumlu olmadıkları bir kurgunun faturasını gittikçe daha ağır bir şekilde ödemek durumunda…
Onlar da bu durumdan sorumlular tabii; medyatik, kültürel, ideolojik bombardıman altında, (2) gidişatı sezemeyip, tepki göstermekte bayağı gecikseler de zelzelenin şiddeti artınca irkilerek birden uyanıp, “%99” olduklarının “kendiliğinden” ayırtına varmaya başlıyorlar…
Küçük balıklar zamanı…
Her Allahın günü ortaya atılan bir sürü komplo teorisine ve kehanete karşın, bundan sonra “dünyanın halları” ne olacak sorusunun yanıtını %1’in uyanıklığı ve manipülasyonlarıyla düzenlerini sürdürme çabaları karşısında %99’un, kitlelerin daha adil gelir dağılımı, fırsat eşitliği, ulaşılabilir sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim sistemleri vb. alanlardaki direnme gücü belirleyecek.
Kısacası ezenlerin gittikçe iyice otoriterleşerek daha da ezeceği bir dünya mı? Yoksa daha adil, barışçı bir dünya mı?
Karar kitlelerin ve kitlelerden yana olanların…Yani zaman küçük balıkların zamanı olmalı… Nokta.
(1)Emmanuel, Arghiri; Echange İnegal, Maspero, !972, Paris, S:12-25
(2)Amin, Samir; C’est un crise de l’imperialisme, les Aires culturelles, Ed.Anagrama, Barcelona