TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİR Mİ?
En çok sorulan soru: AKP’li seçmen ‘’Elim kırılsaydı da AKP’ye oy vermeseydim’’ diyebiliyorsa demek ki ortada bir yanlışlık var. Ama göz göre göre, kerhen de olsa tekrar oy veriliyorsa burada başka faktörler aramak gerekir. Öncelikle din konusu fazlasıyla istismar ediliyor ve seçmenin din, cemaat şemsiyesi altında toplanması isteniyor. Başka ve en önemli faktörlerden biride: AKP’nin çeşitli kaynaklardan maddi destek sağladığı seçmenin korkusu. Nedir o korku? Eğer AKP kazanamazsa , çoğunun haksız olarak kazandığı avantajları kaybedeceği korkusu ve partililerin bu korkuyu sürekli işlemesi, kerhen destekçilerin AKP’yi desteklemelerine neden oluyor. Beğenmemekle birlikte elinden imkanlarının alınacağını düşünerek, AKP’ye oy veriyor. Muhalefete düşen adil olarak kazanılan edinimlerin devam edeceği mesajını ve garantisini vermektir. Sığınacak parti arayanların endişelerini gidermeleri gerekiyor. Ayrıca kevgire dönen ve işlemez hale gelen Anayasa konusunda duyarlı olması ve kolları sıvaması en azından gelecek umudunu arttırabilir.
R.T ERDOĞAN: Seçimi kaybetse bile gitmez düşüncesi halk arasında ve yabancı basında gittikçe yaygınlaşan bir görüş haline gelmiş durumda. Bu arada gitmeyebilir ama mutlak parti devletini de kuramaz tezi de işleniyor. Son yerel seçimler RT Erdoğan’ın bunu gerçekleştirme olanağını bulamayacağını gösterdiğine işaret ediliyor. Durumu lehe çevirmek için güvenlik güçlerini, orduyu, adalet teşkilatını, diyaneti militarize etme gibi çalışmalar da bu amaçla yapılmaktadır. Ayrıca muhalefeti susturmak ve yıldırmak için sürekli saldırılar olağan hale getirmiş bulunuyor. İktidarını kaybetmemek için var gücüyle çalışıyor. Aslında her liderin yaptığını yapıyor, seçmeni nezdinde popülaritesini korumaya çalışıyor. Zaten iktidarı kaybetmesi de pek arzu edilmeyen sonuçları da beraberinde getireceği içi R.T. Erdoğan bu konuda tamamen haklı sayılır. Konsensüs sağlanır ve kendi isteği ile iktidarı bıraktığında, kendisi için yarattığı kabus da barışçı bir hava ile son bulur. Köşesine çekilir; yollar, köprüler yapan başkan olarak anılır! Acaba bu yolu seçer mi?
AKP OYLARI: Cumhur ittifakının iki ortağı da tabanlarından oy almada artık çok zorlanıyor. Tabandaki seçmeni kaybetmiş durumdalar. Yeni kurulan partiler tabandan kayan seçmenin tercihi olabilir mi? Bunu yeni partilerin performansları belirleyecek. Gerek Erdoğan’ın gerekse Bahçeli’nin korkusu, kızgınlığı ve hırçınlaşmasının temelinde oyların başka partilere gitme korkusu yatmaktadır. Bu nedenle başta CHP ve yeni kurulan partilere, onların liderlerine savaş açılmasının, agresif davranmasının nedeni bu endişelerden ve korkudan kaynaklanmaktadır. Haksızda değiller yeni kurulan partiler oy bölme potansiyeline sahipler. Bunu bildikleri içinde yeni partileri daha doğmadan öldürmek, seçimlere sokmamak için formüller arıyorlar. Devre dışı bırakmak istiyorlar. CHP’yi dişlerine göre buluyorlar ve istedikleri an bitirebileceklerinin hesabını yapıyorlar. Siyaset yarış ve kazanmaktır. Bu bağlamda AKP’den ayrılanların kurduğu partiler sürekli olarak ateş altında tutuluyor.
Şu da bir gerçek ki AKP içinde baskılanmış, ara sıra mısır patlağı gibi ortaya çıkan görüş ayrılıkları var. Bundan rahatsız olan tabandaki seçmen yeni partiler güven vermesi durumunda neden o partilere gitmesin ki? AKP’nin iktidara gelişindeki söylemi ‘’İktidar sultasını yıkacağız’’ oldu ama bugün gelinen noktada R.T.Erdogan tek adam oldu. Buda her kesimden seçmeni fazlasıyla rahatsız etmektedir.
Partisinin erimekte olduğunun ve oy kaybettiğinin farkında olan R.T. Erdoğan yeni stratejiler ve söylemler geliştireceğinin de sinyallerini veriyor. Ekonominin düzelmesi, iş, aş sorununun kalmaması, parlamenter demokrasiye geçiş, baskıcı rejime son, agresif konuşmaların tersine birleştirici ve laik söylemlerde bulunması , yeniden güven vermesi durumunda AKP’nin mevcut tablosu iyi yönde değişme gösterebilir. MHP’ye de ihtiyacı kalmaya bilir. Bu olasılığı da göz ardı etmemek gerekir. Geçmişte RTE, günün koşullarına göre değişim sergilemiştir. Bu dönemde de aynı yolu deneyebilir ve sürpriz yapabilir.
ALİ BABACAN: AKP’li Kürt seçmen Babacan’a sıcak bakıyor. O nedenle Erdoğan sonrasına geçişte, uzlaşmacı kişiliğiyle önemli bir rol oynaması mümkün görünüyor. Babacan daha ılımlı, anti Erdoğan’cı. Din, millet kimliği yerine hukukun üstünlüğü, ekonomi, yönetim kavramları üzerinde söylemler geliştiriyor ve barışçıl seçmene göz kırpıyor. Halkın kavgalardan bıkıp usandığı düşünülürse neden potansiyel muhalefet olmasın diye düşünülüyor. Merkez partisi olma yönünde mesajlar veriyor. Seçmen kavgadan bıktı usandı ve artık kavga edilmesini istemediği gibi, dış güçler, düşman bulma, saldırma gibi eylem ve söylemlerden bıkmış olması Babacan’a avantaj sağlayabilir. Ayrıca batı ülkeleri ile iyi ilişkileri yeniden geliştireceği düşünülebilir. Komşularla olan sorunlar karşılıklı anlayış içinde masaya yatırılabilir. Kürt seçmenle kuracağı diyaloğa bağlı olarak, oylarında yükselme beklenebilir. Çünkü söylemleri diyaloğ kurmaya açık olduğunu ifade ediyor.
AHMET DAVUTOĞLU: Ahmet Davutoğlu; milliyetçi, muhafazakar yönleri baskın ve kavgacı yönleriyle RTE ile benzerlik gösteriyor. Din , millet söylemini gündemde tutuyor. Aynı şeyleri RTE’den daha keskin olarak dile getiriyor. Bu bağlamda seçmen Davutoğu’nu tercih etmesi için geçerli neden olabilir mi sorusu akla geliyor. AKP’ye kırgın olanlar, devletten nemalanamayanlar veya, nema edinmekten uzaklaştıranlar Davutoğlu’na güçlü destek verebilirler.
Davutoğlu AKP yanında CHP’yi de hedef almış durumda. Parti yöneticilerinden biri CHP için: Hem 28 Şubat sürecinde ve 2002-2010 arası Deniz Baykal dönemini hatırlayın diyerek, Sabah akşam ‘laiklik’ dendi, toplum bunun üzerinden ayrıştırıldı. Kılıçdaroğlu ile bu değişti. Kılıçdaroğlu CHP’yi dönüştürdü. ” denmektedir. Bir defa CHP seçmeni Davutoğlu’na oy vermez. Söylemleri hiç mi hiç CHP seçmenine sempatik gelmemekte. Din, millet ikilisini gündemde tuttuğu müddetçe de sol seçmenden oy alabilmesi sürpriz olur.
MHP: Devlet Bahçeli yeni kurulan partilerin Cumhur İttifakı’nın ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 2023 yılındaki yapısına karşı düşünülmüş FETÖ projesi olduğunu söyleyerek, onları bölücülükle , terörist ve Fetö’cü olmakla itham etmiştir. Bahçeli’nin söylemini MHP yöneticileri daha sert biçimde dile getirerek her iki yeni partiye de veryansın ettiler. MHP’de AKP gibi tabanının kaymakta olduğunu görmekte ve onun endişesini taşımaktadır. Son seçimlerde MHP oyları İYİ Parti’ye, AK Parti’den rahatsız olanların oyları da MHP’ye gitti. Tabanın kayması nedeniyle ağresif ve saldırgan bir strateji izliyorlar. Özetle R.T.Erdoğan’ın yolunda gittikleri söylenebilir. Kilitlenmiş bir grup seçmen dışında, MHP’den umduklarını bulamayanlar İYİ partiden başka yere oy vermeleri zaten mümkün değil.
İYİ PARTİ: Çok fazla baskı gördü, kurulmaması için her yol denendi bütün bunlara rağmen oldukça başarılı bir siyaset ve çalışma sonucu seçim barajını aştı. Halada sürekli saldırı altında bulunuyor. Yapılacak olan seçimde oyunu arttırmaması için hiçbir neden gözükmüyor. MHP tabanının oluşturduğu; AKP ve MHP’den oy aldığı gibi CHP ve ılımlı partililerden de oy almaya devam edeceğe benziyor. Milliyetçilik ve sosyal barış söylemleri, çağdaşlığı, demokrasiyi savunması avantaj sağlıyor. Gelecek seçimlerde en azından oylarını arttıracağının sinyallerini veriyor.
HDP: Kürtlerin oyları HDP ve AKP arasında bölünmüş durumda. AKP dikkat edilirse seçilmiş HDP belediye başkanlarını görevden alarak yerine kayyum atamasının nedenleri bu bölünmüşlüğü nasıl AKP yandaşlığına çevirebilirim stratejisi içinde yer alıyor. AKP, İstanbul belediye başkanlığını kaybetmesinin nedenini Kürt oylara bağlıyor? Davutoğlu Kürt seçmenden oy alabilir mi? veya hayal edilebilir mi? Kürt oylarının tercihinin Babacan yönünde olabileceği söylenebilir. Bu arada demokrasi ve özgürlük kavramları ile iç barışa açılım yapan partilere yönelebilir. Hiçbir zaman AKP’ye yönelmezler. Açılımdaki başarısızlık nedeniyle Kürt seçmen önce kendi adayına, kendi adayı zayıf kalırsa özgürlük, demokrasi, hukuk kavramlarına vurgu yapan parti veya partilere destek verecektir.
CHP: Maalesef iç hizipler ve AKP’ye karşı kuvvetli bir muhalefet sergileyememesi Kemalistlerin, demokratik solcu kesimin oylarını kilitlemiş durumda olmalarına rağmen, bu kadar başarısızlığa düşmüş bir iktidarın karşısında üstün gelemiyor. Yeni stratejiler belirleyip, sağlam ve ayağı yere basan projeler üretebilir, halka sunabilirse iktidara en yakın parti olarak görünüyor. Önce parti içi uyumu ve birlikteliği sağlayabilirse, gelecek için halkında umutları artmış olur. Demokratik bir anayasa, hak ve özgürlüklerin iadesi, çocuk istismarı, kadın hakları, düşünce özgürlüğü gibi adeta altın tepside sunulan bu kavramları halka anlatabilir ve iyi işleyebilirse oy oranını arttırması içten bile değil.
SAADET PARTİSİ: Misyon partisi olmaya devam ederken AKP’den oy alma potansiyeli bulunuyor. Buna karşılık yeni kurulan partilere de oy kayması ihtimalinin yaşanabileceği de unutulmamalıdır.
ERKEN SEÇİM OLABİLİR Mİ?: Bu kadar badireler atlatan AKP, oylarının düştüğü dönemde ne erken seçime, nede baskın seçime gider. Zaten R.T. Erdoğan’da artık her şey eskisi gibi olmayacak ve değişecek diyor. Bunun hazırlıkları içinde olduğunu açıkça beyan ediyor. Değişim R.T. Erdoğan’ın daha da sertleşmesi ve rejim değişikliğine kadar gitmesi yönünde olabileceğinin yanında Türkiye’nin iç ve dış sorunlarını çözmüş, barışçıl, hukuka ve insana saygılı bir politika değişikliğine gitmesi de mümkün görünüyor. Enseyi karartmamak lazım. Gönül ister ki gelişmeler yoksulluk ve açlık sınırında yaşayan halkın lehine olsun, refahı sağlansın. Dil, özgür, demokratik ve laik Türkiye’nin yeniden yapılanması sağlansın.Başkanlık sisteminin aksayan yönleri revize edilsin Türkiye itibarlı, müttefikliğine güvenilir, barışçıl, birleştirici niteliklere kavuşsun. Bekleyip göreceğiz: Gün doğmadan neler doğ
Yazıları posta kutunda oku