DOĞU AKDENİZ’ DE ÖLÜMCÜL MÜCADELE



Libya’daki savaş, tarafların havacılığı aktif olarak kullandığı birkaç çatışmadan biri haline geldi.  
Gelişmeler sadece Libya’daki iç savaşı yoğunlaştırmadı.
Aynı zamanda Doğu Akdeniz’in geleceği için ölümcül bir mücadeleye dönüştü.

*
Başbakan Fa’iz el-Sarraj liderliğinde BM’in tanıdığı Ulusal Anlaşma Hükümeti – GNA,
Kasım 2019’da  Ankara’da Erdoğan ile iki anlaşma imzaladı.

*
Biri; Halife Haftar’ın  Tobruk merkezli Libya Ulusal Ordusu’nun – LNA, “Laik Libya” istemiyle yaptığı savaşta,
Trablus ve komşu bölgeleri yöneten GNA’ya,
Türk askerinin Müslüman Kardeşler militanları ve Türkiye’nin vekil gücü Suriye ile Sudanlı İslamcı militanların verdiği destekle ilgilidir.

*
Halife Haftar, Müslüman Kardeşler İslamcılığını şiddetle reddediyor.
Bu ideolojinin, küresel zenginliğin başlıca hammaddesi ve ürünü olan “Bilgi”nin yaratılması,
Sermaye hareketlerine cazibe oluşturması anlamında “İletişim”i  anlamaktan çok uzak olduğunu,
Ayrıca,
Batı’nın aydınlama yöntemlerini terslediği için dinamik bir toplumsal yapının inşa edilmesi yerine,
Nifakçı, ikiyüzlü ve takiyyeci  karakterleri,
Ekonomik ve siyasal yönetim anlayışlarıyla bireysel ve toplumsal hafızayı zayıflatmak suretiyle de,
Tuhaf ve rahatsız edici sosyo-kültürel yapılar kurduklarına inanıyor.
Böyle bir ideolojiyi Libya’da görmek istemiyor.

*
Erdoğan ise  GNA’nın Libya’da Müslüman Kardeşlerle yürüttüğü ilişkileri üzerinden,Kendi benzer siyasetini de meşrulaştırma amacını paylaşıyor.
Ayrıca Libya’nın petrolü ve gazı için belirleyici savaşın ortaklığını yapıyor.

*
Diğeri; GNA ile imzalanan  Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’dır.
Türkiye bu anlaşma ile Akdeniz’i ekonomik olarak keşfetme hakkına sahip olduğunu,  
Bu bölgede EASTMED gaz boru hatları ortağı Kıbrıs Cumhuriyeti, Yunanistan, Mısır ve İsrail’in Türkiye ile anlaşmak zorunda olduğunu iddia ediyor.
Başka bir ifade ile  doğu Akdeniz’de bir sınır tanımadığını,
Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nu parçalamayı,
Kıbrıs, Mısır, Yunanistan ve İsrail’in Avrupa pazarına erişimini engellemeyi amaçlıyor…

*
31 Mart 2020’de AB Konseyi, EUNAVFOR- Avrupa Birliği Deniz Kuvvetleriyle,
Akdeniz’de Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası doğrultusunda askeri bir operasyon başlattı.
Amaç, silahlanma konusunda BM silah ambargosunu Libya’da savaşan taraflara uygulamaktı.

*
Ancak LNA lojistiği Mısır’dan kara yoluyla gelen bir tedarik hattına dayanıyor.
Bu durumda EUNAVFOR  askeri operasyonunu Türkiye’nin GNA’ya silah taşımasını önlemek için yapıyordu.
Nitekim Fransız Donanması, Macron’un Ocak 2020’de Paris’te yaptığı ziyarette,
Mitsotakis’e verdiği sözle uyumlu olarak bu tür bir eylem gerçekleştiriyordu.

*
Nisan 2020’nin sonlarında Haftar, “Berlin sürecini” ve siyasi bir çözüm bulma çabalarını bıraktı.
2015 Skhirat Anlaşmasını geçersiz ilan etti.
Kendini Libya’nın meşru başkanı ilan etti…

*
Haftar’ın  Mısır, BAE, Rusya ve Fransa ve hatta Suriye’deki Esad rejimi tarafından desteklenen güçleri,
Trablus’ta GNA’ya kuşatma uyguluyor.
Haftar’ın açıklaması ise güçlerinin maruz kaldığı ciddi kayıplardan sonra geldi.
Haftar, Mayıs ortalarında Trablus’un güneyinde el-Watiyah Hava Üssü’nü kaybetti…

*
GNA ve Türkiye, stratejik el- Watiyah hava üssünü ele geçirdikten sonra,
General Haftar, Trablus’u almak için yıl boyu süren savaşını destekleyen Rusya’dan,
GNA güçlerini ve Türk varlıklarını bombalamaya devam edebilmek için,
Suriye’den Libya’ya altı Mig-29 ve iki Rus Hava Kuvvetleri Su-35 tarafından eşlik edilen iki Su-24  savaş uçağını transfer etti.
Erdoğan da Haftar’ı Türk Hava Kuvvetleri savaş uçaklarıyla bombalama tehditinde bulundu.

*
Bu sırada Erdoğan, Cezayir’i Trablus’taki GNA ile bir savunma anlaşması imzalamaya çağırdı.
Cezayir’in yeni cumhurbaşkanı Abdelmadjid Tebboune’nin anayasa reform tasarısındaki,
Cezayir ordusunun sınırlarının dışında ülkenin istikrarını tehdit eden Sahel komşuları ve Libya’ya,
Müdahale  etmesine izin veren 95. maddesini  bir fırsat olarak gördü…

*
Erdoğan, Cezayir’den yararlanmayı başarırsa,
Geniş ve değişken bir bölgedeki güç dengesini değiştirebilecektir.
Libya’daki askeri kazanımları;
Erdoğan’ı Kuzey Afrika komşularının güvenliğini,
Kıta ile güney Avrupa arasında Akdeniz rotalarını,
Aradaki açık deniz petrol projelerini etkileyecek bir konuma getirecektir…

*
Ancak Cezayir, Libya’daki sıkıntılardan hep uzak durmuştur.
Çünkü Libya’da General Haftar’a yoğun destek veren BAE’nin şirketleri;
Cezayir’de ekonomiden savunma, gayrimenkul ve üretime kadar her kesiminde  tekeldir.
Mesela BAE şirketlerinin son girişi buğday ithalatıdır.
Ve Cezayir artık Fransız buğdayı satın almak için tek bir BAE şirketinden geçmek zorundadır…

*
Salı günü Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov,
Libya Temsilciler Meclisi başkanı Aguila Saleh Issa vasıtasıyla,
Müttefiki Haftar’a Moskova’nın  ateşkes ve siyasi görüşmelere destek verdiğini söyledi.

*
Ama GNA, meşru rolü “savaş suçlusu” olan Haftar’la herhangi bir politik süreci kabul etmeyi reddediyor.
Bahisler her zamankinden daha yüksektir.
Öyle ki, Akdeniz’in geleceği şimdi Libya’daki askeri sonuca bağlıdır.

*
Erdoğan’ın bu iddialı ve agresif stratejisi başarılı olacak mıdır?
Doğu Akdeniz bölgesinin geleceği nasıl olacaktır?
Uzun ve kanlı bir çıkmaza mı sürükleniliyor?
Sarraj’ı Trablusgarp’ta iktidarda bırakabilecek ve Türkiye’ye “başarı” talep etme hakkı verecek bir siyasi sonuç olabilir mi?
Münhasır ekonomik bölge anlaşması geri alınabilir mi?

*
Aksiliklere rağmen ülkenin büyük bir kısmını kontrol altında tutan,  
Haftar güçlerinin Mısır, BAE, Rusya Wagner paralı askerler ve Fransa desteği altında,
Erdoğan müdahalesinin nihai hedefini reddetmek için GNA’ya karşı saldırıları,
Esasen Doğu Akdeniz Doğal Gaz Forumu ülkelerinin politikalarını etkin bir şekilde koordine edebilmelerine yol açıyor.

*
Bu bölgenin  kilit oyuncuları İsrail, Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs’tır.
İtalya uzun zamandır GNA ile göreceli dosttur.
Ancak Erdoğan’ın tasarımlarından şüphelidir.
EUNAVFOR  askeri operasyonunun komutasını üstlenmesi,
Erdoğan’ın hırslarını engellemek için harekete istekli olduğunu gösteriyor olabilir!    
Bu nedenlerle LNA’nın toplam çöküşünün sonuçları ciddi olacaktır.

*
Bu noktada AB’nin koronavirüs kaygılarıyla kuşatılmış olmasına rağmen,
Erdoğan’a karşı durma taahhüdü;
Bir AB üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen eylemler için bir fiyat belirlemek,
Libya’ya giden deniz rotalarını  kontrol eden deniz eylemini sürdürmek,  
İtalya, Yunanistan ve Mısır’ın alternatif Münhasır Ekonomik Bölge sınırları haritasını desteklemeyi kapsıyor.

*
ABD yönetimi gelişmelere karşı kesin bir duruş sergiliyor.
Bir yandan Erdoğan’a, dramatik bir şekilde yayılan salgında kuzeye kaçan yüzbinlerce insan için destek sunarak İdlib’i dengeliyor.
Öte yandan Doğu Akdeniz’i istikrarsızlaştıran ve kilit ABD müttefiklerinin hayati çıkarlarını tehlikeye atan eylemlerini sert bir şekilde uyarıyor.

*
Rusya ise stratejisini;
Rakip gaz projeleriyle ilgili karmaşık hesaplamalara rağmen,
Libya’daki Rus ve Türk vekilleri arasındaki askeri çatışmanın yeniden başlamasından kaçınmaya,
Ama önceliğini ;
Sadece Haftar’ın değil,
Mısır, İsrail ve tarihi, kültürel ve dini yakınlığı olan Yunanistan ve Kıbrıs’ın,
Erdoğan’ın neo-Osmanlı hırslarını içeren stratejilerinden zarar görmemesi üzerine kuruyor.

*
Gerilimi  azaltmak ve bir arada yaşamayı canlandırmak için,
ABD, AB ülkeleri, Rusya,  Akdeniz’deki Bir Kemer Bir Yol projesinin rolüyle Çin yeni bir hizalama oluşturmanın ortaklarıdır..
İsrail ise bir bütün olarak savunma ve istihbarat teşkilatıyla,
Doğu Akdeniz’i tamamen kontrol etmek için açık bir Türk teklifiyle yüzleşmek zorunda kalınacak karanlık senaryoya hazırdır.

*
Maalesef!
28. 5. 2020


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir