Koç grubunun tepe yoneticiliginden ayrılmış ve 94 yaşına rağmen Hayata Bakışımıza değişik Ufuklar açabilecek yazısıyla Can Kıraç’ın Bayram yazısını lütfen okuyunuz.
Mutlu bayramlar,
YAŞAM BİR MACERADIR
*
Can Kıraç
*
2020 yılı ŞekerBayramı’nın
birinci günü kalbimi size açıyorum !
*
Ben her yeni yaşımı yeni umutlarla bekleyenlerdenim!
Bu defa, doksanlı yaşları aşınca değişik duyguları yaşamaya başladım!
İlk düşüncem, doksan yıl yaşamış olmanın şaşkınlığıydı! Böyle bir yaşa ulaşabileceğimi hiç düşünmemiştim…
Doksan yıl 32 bin 850 gün yaşamak demekti!
Her bir günü yaşarken nelerle karşılaştığımı düşünmek,
nasıl bir macera yolculuğu yaptığımı bana hatırlatmış oldu.
Ve şimdi bu yolculuğu başardığım için kendime
“Bravo Can” demeye hazırlanıyorum!
Eğer sağlığınız ve moraliniz yerindeyse, “yaşlılık” insan hayatında keyifli bir süreç olabilir.
Bu görüşle, 94 yaşına hazırlanan bir “genç ihtiyar” olarak hayatımı irdelemek ve sonuçları sizinle paylaşmak istedim.
*
Genelde mutlu ve pozitif bir insanım. Kendimle barışık yaşıyorum.
Bulunduğum zamanın içindeyim.
Ben hiçbir zaman maziye özlem duymadım! Tabii arada sırada nostalji yapıyorum. Ama o duyguları, “Ah o günler geri gelse” gibi bir özlemle hiç yaşamadım.
Gözümü ve gönlümü daima gelecek günlere yönlendirdim.
Bunun için de bütün olayları heyecanla ve coşkuyla izliyorum…
Güzel insanlarla, dostlarla beraber olmaktan, müzik dinlemekten, okumaktan, resimden, sanattan, seyahatten keyif almaya devam ediyorum.
Bir başka neden de, kendimle alay ediyor, dalga geçiyorum!
Bu beni fikren gençleştiriyor. Kendimi özgür hissediyorum.
Bir bayanın yanına gidip
“Ne kadar güzelsiniz,” diyebiliyorum.
*
Antika otomobillere benzediğimi hayâl ediyorum! Boya, nikelaj, vernik, deri kokusu hepsi yerinde. Ama motor tekliyor!..
Dışarıdan nasıl göründüğümle pek ilgilenmiyorum.
Özgürlük insanı canlı tutuyor…
*
Babam 1954 yılında vefat ettiği zaman 57 yaşındaydı. O gün, 27 yaşındayken, babamın yaşına kadar yaşamayı kendime hedef seçmiştim.
Halbuki bugün 94. yaşıma adım atarken yaşamaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Çünkü yaşlılığın beni olgunlaştırdığını hissediyorum.
Yaşanmış olan yıllarda kazandığım deneyimlerin kişiliğimi zenginleştirdiğini görüyorum. Çevreme olan sevgimin güçlendiğini fark ediyorum. Her canlıya hayranlık duyuyorum.
Bu iyimserliğimin temelini araştırınca bir sürprizle yüzleşiyorum!
Planlı yaşamak yerine, fırsatları değerlendirerek (spontane), kendi gündemimle yaşamak… Son anda kararlaştırılan yurtiçi-yurtdışı kısa süreli seyahatlerden keyif alıyorum.
Bu yaşımda GS futbol maçlarını Arena’da izlerken büyük heyecan duyuyorum.
Alkışlara, haykırışlara katılıyorum…
*
Kitaplara olan merakıma gelince:
Evimin her odasında (banyo dahil!) küçük bir kütüphanem var. Kitaplar bana heyecan veriyor ve öğrenme merakımı tetikliyor. Ancak bir itirafta bulunmak istiyorum: Okumaya başladığım her kitabı bitirdiğimi söyleyemem!
*
Hayatımda “yazı yazma” tutkumun ayrı bir yeri var.
Bu tutkumu sürdürürken bilgisayarın bütün hünerlerini kullanıyorum.
Böylece “teknoloji”ye olan hayranlığımı ve deneyimlerimi her gün yeniliyorum.
Çağımıza damgasını vurmuş olan bilgisayar, ilerlemiş yaşıma rağmen hayatımda önemli bir yer tutuyor. Bilgisayara olan tutkum 25 yıldır devam ediyor.
İnternetli dünya ve akıllı tablet-telefon uygulamaları başımı döndürüyor!
Bilgisayarımı kişisel arşivim olarak kullanıyorum.
Kolaj merakımı Photoshop programlarıyla zenginleştiriyorum.
Sitemde (www.cankirac.com) 800 kolaj ve 450 yazı bulunuyor.
Bugüne kadar bilgisayarda oyun oynamadım.
Çünkü bilgisayar oyunlarının tutkum olmasından korkuyorum!
İnternetli bilgisayarın insanlığa kazandırdığı yenilikleri hayretle ve hayranlıkla izliyorum.
Sosyal medya sayesinde güncel olayları takip ediyorum.
Facebook, Twitter gibi uygulamalar insanlar arası iletişimi hayallerimin ötesinde geliştiriyor. Böylece sosyal medya sayesinde şeffaf bir toplum olmaya yöneliyoruz.
Bu gelişmeler, yarınlara umutla bakmamı sağlıyor.
*
Yaşadığım en büyük drama gelince!
65 yıllık eşim İncim’i,
10 Ağustos 2019 günü kaybetmiş olmanın acısını kalbimde taşıyorum!
Hayata Onsuz devam etmenin şaşkınlığını yaşıyorum!..
Hayatın “öbür dünyası” olduğuna inanmadığım için de,
O’na kavuşmak isteği duymadan, bu yolculuğa devam ediyorum.
*
Ülke ve dünya olarak çok zor bir süreçten geçiyoruz. Bu virüs belâsını kısa zamanda atlatmak ümidi İle yazımı noktalıyorum. HAYAT gerçekten “bir varmış bir yokmuş” misali.