Hükümetler koronavirüs salgınına yanıt olarak insanları evlerine kilitledi.
Böylece hükümetlerin politikasının maliyeti; yaşam, özgürlük ve ekonomi adına çok pahalıya geldi.
Acaba hayat kurtarmak için bu politika değer miydi?
*
Bazıları hükümetlerin benimsediği kilitleme politikasını kararlı biçimde eleştiriyor.
Bunlar koronavirüs salgınını küresel bir histeri olarak tanımlıyor.
Mesela Prof. Neil Ferguson, Londra Imperial College Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Okulundandır.
SARS ve MERS, pandemik influenza, Ebola ve ZIka gibi yeni ortaya çıkan patojenlerin,
Coğrafi yayılımının matematiksel modelleri uzmanıdır.
Ya da İsrailli hekim, araştırmacı ve bilim adamı Yoram Lass’ da bu söylemlere katkı veriyor…
*
Onların anlatısına göre tarihin en büyük salgınlarından biri sosyal ağlardır!
Sosyal ağlar kısa bir sürede insanların beynini yıkamış,
Yaratılan korku ve endişe ile gerçek veriler gözden kaçmış,
Neticede insanlar sosyal ağların yarattığı tüm malzeme karşısında korkunç bir histeriye kapılmışlardır…
*
İddianın sahipleri bu duruma,
Bireyleri ya da bireylerin niyetlerini değil belirli bir davranışı temel alan etkili iletişime;
Olumlu geri bildirimlerin,
Ya da kartopu etkisi olarak bilinen şeyin neden olduğunu iddia ediyor.
* ABD’de Başkan D.Trump, Brezilya Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro, İsveç Başbakanı Stefan Löfven,
Coronavirüsü “Küçük bir grip” olarak addettiler ve ciddiye almadılar.
Ancak hükümetler bu sonuçla karşılaşınca seçmenlerinden korktular.Ve acımasız önlemlere başvurdular.
Bu acımasızlıktan etkilenen bireyler birbirlerini beslerken, daha da histerik oldular.
Sonuçta kartopu irrasyonel bölgeye ulaşıncaya kadar büyüdü, büyüdü…
*
Bu bölgede endişe halindeki insanlar körleşmiştir.
Halbuki sayılara ve verilere bakmayı önemseyenler;
Yaşadıklarının grip salgınından başka bir şey olmadığı görmektedir!
*
Anlatıya göre koronavirüse bağlı ölümleri gösteren sayılar sahtedir!
Çünkü çoğu insan koronavirüsten ölmüyor.
Ölümleri kaydedenler sadece etiket değiştiriyor.
Hasta metastatik kanserden, lösemiden, kardiyovasküler hastalıktan ya da demanstan öldüyse,
Ölüm nedeni koronavirüs olarak etiketleniyor.
Ayrıca, enfekte olmuş kişilerin sayısı da sahtedir, çünkü testlerin sayısına bağlıdır.
Ne kadar çok test yapılırsa, o kadar çok enfekte insan sayılıyor…
*
Halbuki tek gerçek sayı toplam ölüm sayısıdır.
Sadece koronavirüs değil, tüm nedenlerle ölümlerin sayısı!
Bu sayılara bakıldığında, her kış aşırı ölüm oranı olarak adlandırılan bir durumla karşılaşılıyor.
Çünkü kış aylarında kimsenin umursamadığı düzenli, mevsimsel grip salgınlarında ortalamaya göre daha fazla insan ölüyor.
Üstelik koronavirüs çok hızlı geliyor ancak çok hızlı da gidiyor.
İnfluenza dalgası geçmesi üç ay sürerken koronavirüs bir ay sürüyor!
*
Şimdi hükümetlerin aldığı önlemler yüz milyonlarca insan acı çekmesine yol açacaktır.
Gelişmekte olan ülkelerde birçok kişi açlıktan,
Gelişmiş ülkelerde birçoğu da işsizlikten ölecektir.
Bu alınan önlemler nedeniyle koronavirüsten daha fazla insanın öleceği anlamına geliyor…
*
Ama insanların beyinleri yıkanmiştır, korkuyorlar.
Hükümetler de…
*
Bilim insanları, dünya domuz gribinden etkilendiğinde,
İnsanları kilitlemenin enfekte olmuş insanların sayısını değiştirmeyeceğini,
Ancak enfeksiyon oranını değiştirebileceğini vurgulamıştı.
Enfeksiyon oranını değiştirmek ya da eğriyi düzleştirmek ise hastanelerin çöküşünü engelleme gayretidir, denilmişti!
Yani kilitlenmeler insanların güvenliği üzerinde olumlu bir etki yapmamıştır!
*
Diğer bir gözlem bazı ülkelerin koronavirüs salgınında diğerlerinden daha fazla acı çekmesiyle ilgilidir.
Orta Doğu’da virüs gerçekten çalışmadı.
Çünkü orada genç bir nufus ve farklı bir iklim bulunuyor,
Ama Avrupa’da 50 derece ve ABD’nin kuzeydoğusunda 50 derece enleminde virüs daha canlıdır.
İtalya dünyadaki en yaşlı nüfusa sahiptir.
İtalyanlar ağır sigara içerler ve sosyal insanlardır, sarılıp öpüşürler!
Rakamlara bakıldığında 2017’de 25 bin İtalyan grip komplikasyonlarından öldü.
Bugün koronavirüsten yaklaşık 30.000 kişi öldü…
Bu ikisi karşılaştırılabilir sayılardır ve karşılaştırılabilir rakamlar için bir ülke mahvedilemez…
*
1950’lerde Asya gribi,
1960’larda Hong Kong gribi yaşandı.
Bunlar bu salgın hastalıktan daha kötüydü.
2009’da koronavirüs ile tamamen aynı domuz gribi vardı.
Hiçbir aşı yoktu ve çok korkutucuydu.
Tüm dünyaya yayıldı.
Milyonlarca insan enfekte oldu.
Binlerce insan öldü.
Fakat kilitlenme yoktu, acıtıcı hiçbir önlem alınmadı.
Çünkü insanların bu saçmalıklara dikkat edecek zamanları yoktu…
*
Şimdi koronavirüs, herhangi bir grip virüsü gibi Batı Avrupa’ya veda ediyor.
Aynı şey Orta Doğu’da…
ABD’yi daha sonra konuşmak gerekiyor.
*
Ama hiçbir şey insanların yaşamlarının işbu yıkımını haklı çıkaramaz.
Bu inanılmaz….
Deniliyor…
26. 5. 2020
* Maide süresi-32
Bir yanıt yazın