Necdet Buluz
Koronavirüs bitti mi?
Kesinlikle bitmedi. Virüsün mutasyona uğrayarak kış aylarının başladığı günlerde yeniden yayılmaya başlayacağı söyleniyor.
Kısacası, aşı bulunmadan “Biz bu işten kurtulduk” demek yanlış olacak.
Nitekim vakalarda azalma oldukça gevşeme başladı. Caddeler, sokaklar doldu. Maskesiz gezenler bile var. “Artık bize bir şey olmaz. Virüs bize bulaşmaz” diyenlerin de çoğaldığını görmekteyiz.
Bilim insanları arasında koronavirüs konusunda bazı tartışmalar sürüyor. Bazıları “Bu illetten hemen kurtulamayacağız” derken, bazıları da “Artık normal hayata geçme zamanı geldi” diyor.
Koronavirüs vakalarının başladığı günden bugüne ilgi ile takip ettiğimiz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın görüşlerini her zaman ön planda gördük. Ceyhan, her açıklamasında doğruları göstermesi ile de dikkatleri çeken bir isim oldu.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyriyle ilgili olarak yeni açıklamalarda bulundu.
Ceyhan, açıklamasında “Vaka sayısındaki azalma elbette ki çok önemli. Ancak sayı 0 olsa dahi güvende değiliz. Bu sadece test yapılan kişiler arasında güvende olduğunuz anlamına gelir. Dışarıda kimin virüs taşıdığını test yapılmadan bilemediğimize göre, ‘kesin’ diye bir şey yok” diyor. Çok da önemli bir noktaya vurgu yapıyor.
Sürecin henüz sonlanmadığına, tedbirlerin elden bırakılmaması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın açıklamalar şöyle:
“Tedbirler, bayramdan sonra yavaş yavaş kaldırılacak. Hepsi birden kaldırılamaz. Tüm yasakları bir anda kaldırırsanız, bir problem çıktığında bunun nereden kaynaklandığını bulamazsınız. Mesela bir pozitif vaka yakaladınız. O kişi sinemaya da restorana da berbere de gitmiş. Virüsü nereden kaptı, kimlere bulaştırdı? Nasıl saptayacaksınız? Vaka sayısındaki azalma elbette ki çok önemli. Ancak sayı 0 olsa dahi güvende değiliz. Bu sadece test yapılan kişiler arasında güvende olduğunuz anlamına gelir. Dışarıda kimin virüs taşıdığını test yapılmadan bilemediğimize göre, ‘kesin’ diye bir şey yok. Örneğin Vuhan’da 37 gün boyunca vaka sayısı 0 giderken bir anda yeniden pozitif vakalar çıktı. Unutmayın ki pandemi eğrileri dağa benzer. Önceleri eteği yatıktır. Sonra dikleşir. İnişte de aynı şekilde. Hızlı inerseniz dirençle karşılaşırsınız. Direnci kırmak için ise asemptomatik vakaları bulup tedavi etmek gerekir. Biz o dönemi yaşıyoruz. Bundan sonra her gün 200-300 vaka olmayacak belki ama süreç bitmiş değil.”
Şu da var:
Prof. Ceyhan, daha önceki açıklamalarında AVM’lerin ve berber ile kuaförlerin açılmasına da karşı çıkmış uyarı üzerine uyarı yapmıştı. Özelikle AVM’lerden beklenmeyen virüs vakalarının olabileceğine de değinmişti.
AVM’ler neden riskli?
Corona virüsünün kapalı ortamlarda 2 saat gibi bir süre havada asılı kalabilen damlacıklarla yayıldığı yayınlarla ortaya çıkarıldı. Üstelik Kovid-19’un yüzde 15 temasla, yüzde 21 damlacıklarla ve yüzde 64 oranında havada asılı parçacıklarla bulaştığı artık bilinen bir gerçek. Dolayısıyla AVM’ler gibi kapalı, dış havayı soluyamadığımız ortamlar bizler için risk alanları olarak gösteriliyor.
Bu bilgiler doğrultusunda akla ilk gelen bu tarz yerlerin havalandırma sistemleri oluyor. Bu binalardaki havalandırma sistemleri sadece polenleri tutarken, bakteri ve virüsleri tutmuyor. Hatta bu klimalar ortamdaki damlacıkların yayılımını sağlıyor.
Özellikle mağaza içlerinde yer alan sistemler içeride hapis olan havayı döndürerek, hasta birinden çıkabilecek partiküllerin uzun süre içeride kalmasına da hizmet ediyor, yani ortamdaki havayı virüsten arındırmıyor. Eğer gerekli düzenlemeler olmazsa, bu mekanlar insanların hasta olmasına hizmet edecek alanlar haline gelebiliyor.
Şimdi, lokantaların, kafelerin, bar ve otellerin açılışı bekleniyor.
Her ne kadar önlem alınmış olsa da buralarda kalabalıklar oluşacak. Önlemler yeterli olur mu bunu da şimdiden kestiremiyoruz.
Hiç kuşkusuz normal hayata geçmemiz gerekiyor
Avrupa, Uzakdoğu ve Amerika buna adım attı. “Biz neden geç kalıyoruz?” endişesi ile acele mi ediyoruz? sorusu gündem geliyor.
Çok daha dikkatli olmamız gereken bir dönemden geçmekte olduğumuzu ve işi gevşetmemeye özen göstermemiz gerekiyor. Kaçınılmaz görünüyor.
necdetbuluz@gmail.co
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın