Necdet Buluz
Yaşanan koronavirüs, dünyada hem ekonomiyi, hem de işsizliği etkilemeye devam ediyor. Virüsün bitmesi ile karşımıza çıkacak tablo oldukça düşündürücü. Bu nedenle tehlikenin bittiğini söyleyemeyiz.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) resmi internet sitesinde 19 Mayıs’ta yayımladığı, yeni tip koronavirüsün (Covid-19) risk görünümüne dair rapor çarpıcı bulgular ortaya koyuyor.
Marsh & McLennan ve Zürih Sigorta Grubu’nun katkılarıyla hazırlanan rapor, 350’ye yakın üst düzey risk uzmanının önümüzdeki 18 ay içerisinde dünyayı etkileyecek en büyük endişelerini sıraladı.
Rapora göre dünya liderleri, işletmeler ve politikacılar koronavirüs pandemisinin yayılmasının önüne geçmek için birlikte çalışmadığı sürece önümüzdeki 18 ay içinde ekonomik sıkıntı ve sosyal hoşnutsuzluk artacak.
Raporda görüşlerine başvurulan uzmanların yaklaşık yüzde 70’i gelecek 18 ay içerisinde en büyük korkularının koronavirüs salgınından dolayı uzun süren bir küresel resesyonu ifade etti. Uzmanların yüzde 50’ye yakını başta genç işsizlik olmak üzere yüksek işsizlik beklediğini ifade ederken, en büyük üçüncü endişelerinin koronavirüs salgınında ikinci dalga veya farklı bir salgın olduğunu kaydetti.
Raporda dördüncü sırada yer verilen en büyük endişe büyük ekonomilerde mali durumun zayıflaması olurken, bazı ülkelerdeki sanayinin veya sektörlerin tamamen çökmesi beşinci sırada yer aldı. Bu endişeleri, büyük şirketlerin ve KOBİ’lerin iflaslarında artış ve sınırlarda daha sıkı kısıtlamalar uygulanması izledi. Rapora göre uzmanlar küresel tedarik zincirlerinde de uzun süreli bozulma bekliyor.
WEF, bilim insanlarının ve araştırmacıların deneyimlerinden ve görüşlerinden yararlanılarak salgın sonrası daha müreffeh, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir dünya inşa etmek için ortaya çıkan fırsatları ana hatlarıyla ortaya koymak için hazırlanan diğer bir rapora da internet sayfasında yer verdi. “Covid-19 Sonrası Dünyadaki Zorluklar ve Fırsatlar” başlıklı raporda Dünya Ekonomik Forumu Genel Müdürü Saadia Zahidi’nin sözlerine yer verildi. Zahidi’nin açıklamalarına göz atalım:
“Kriz yaşamları ve geçim kaynaklarını harap etti. Bu, geniş kapsamlı sonuçları olan bir ekonomik krizi tetiklemiş ve geçmişin yetersizliklerini ortaya çıkarmıştır. Liderler, pandeminin zararlarını yönetmek ve ortaya çıkan bilinen risklerle başa çıkmak için birbirleriyle ve toplumun tüm sektörleriyle birlikte çalışmalıdır. Artık bu krizi farklı şeyler yapmak ve daha sürdürülebilir, dayanıklı ve kapsayıcı olan daha iyi ekonomiler oluşturmak için kullanma fırsatımız var” dedi. Zürih Sigorta Grubu Grup Başkanı Risk Sorumlusu Peter Giger ise yüksek işsizlik, gelir eşitsizliği ve refahı ciddi etkilediği için salgının süreli etkileri olacağını ifade ederek, “Salgın sırasında dünya genelinde 1.6 milyardan fazla öğrenci okula gitmedi. Başka bir kayıp neslin riskiyle karşı karşıyayız.”
Bir işsizlik raporu da bizden. Bu rapordaki ayrıntılara da bakalım:
Genç işsizliğinin her geçen gün arttığının ve üniversite mezunu her 3 gençten 1’inin işsiz olduğunun belirtildiği raporda, son 6 yılda üniversite mezunu gençlerin işsizlik oranının yüzde 10 oranında arttığı ve çalışan gençlerin de güvencesizlik kıskacında olduğu vurgulandı. Raporda şu çarpıcı verilere yer verildi:
• Gençliğin karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri işsizlik… Türkiye’de 2020 yılının Şubat ayı itibariyle genç işsizliği yüzde 24.4… Son 6 yılda ise genç işsizliği yüzde 7 oranında arttı.
• Özellikle üniversite mezunu genç işsizliği hızla artıyor. 2020 yılında üniversite mezunu gençlerin işsizlik oranı yüzde 32…
• Son 6 yılda üniversite mezunu gençlerin işsizlik oranı yüzde 10 oranında arttı. Her 4 gençten biri ve her 3 üniversite mezunu gençten biri işsiz durumda. Çalışan gençlerin ise neredeyse yarısı kayıt dışı olarak çalışıyor.
• Rapora göre, 2000’li yıllarda güvencesiz çalışma koşullarıyla mücadele eden gençler bir de borçluluk yükünün altındalar. Bu borçlan(dır)ma hem ekonomik hem de siyasi olarak gençleri baskı altına alıyor. Borçluluk hali, çalışma hayatına yeni atılan gençlerin ses çıkaracağı, tepki göstereceği durumlarda sesini kısıyor; tepkisiz ve zayıf bir işçi sınıfı ve gençlik oluşumuna zemin hazırlıyor.
• 2018 yılı itibarıyla 403 bin öğrenci burs, 1 milyon 259 bin 193 öğrenci ise öğrenim kredisi alıyor. Son 10 yılda öğrenim kredisi borcu olan 5 milyon öğrenciden borçlarını ödeyemeyen 279 bin 797 kişi Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığına bildirilirken, öğrenim kredisi borcu olan 342 bin 282 öğrencinin 2 milyar 95 milyon 228 bin lira borcu var. Borçlarını ödeyemeyen öğrencilere ise e-haciz uygulanıyor.
• İş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunu gençler oluşturuyor. Sadece son 8 yılda 2073 genç iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2012 yılında 164 genç iş cinayetlerine kurban giderken, 2019 yılında bu sayı 246’ya çıktı. Ayrıca işsizliğe bağlı genç intiharları da hızla artmakta… İşsiz olduğu ya da atanamadığı gerekçesiyle gençler canlarına kıyıyorlar.
• Türkiye’de geçim sıkıntısı sebebiyle yaşanan intiharlar da hızla artıyor. 15-34 yaş arasında yaşanan geçim sıkıntısı kaynaklı intiharlar incelendiğinde 2003-2018 yılları arasında 1274 gencin intihar ettiği görülüyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın