“Türkiye ABD’den sonra 2. sırada”
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra yurt dışında en aktif olan ikinci orduya sahip. Türkiye’nin halihazırda 12 ülkede askeri varlığı söz konusu. (Resim) Ayrıca bu ülkelerden bazılarında askeri üssü de var. Bütün mesele liderin yenilmezliğine, yanılmazlığına, ben bilirimine inanan, mutlaka itaati saygının, inancın bir parçası sayan ve kendi yeteneklerinden bihaber bir kitlenin, doğruyu kovalayan bir kitle ideolojisi geliştiremediği bir durumdayız. Liderin mutlaka atak, ülke menfaatlerini içte ve dışta korumada akılcı ve yapıcı olması şart. Bu ataklığı içeren davranışın, iç sorunlarda olduğu kadar dış sorunların halledilmesinde de bir paralellik ve örtüşme göstermesi beklenmeliydi. İçeride enflasyon rakamlarını kamu oyunun gözünden kaçırmadan doğru ve geçerli donelere bağlı açıklamak esas olmalıydı. İşsizliğin artmasının çok çocuk yapmayı önerme kadar, işten çıkarma ve yeterli iş alanı açılmamasına bağlı olduğunun da göz ardı edilmemesi ve dikkate alınması gerekirdi. Menfaat, sadece subjektif kritere endekslendi, rakiplere de fırsat eşitliği tanıyan objektif kriterler dikkate alınmadan dağıtıldı. İçinde bulunduğumuz ihale sisteminde lideri abartıcı sözlerle savunmak, rant sağlamak için yeterli oldu. Nasılsa iktidara yakınım, ben yandaşım partinin kuruluşunda maddi katkım oldu. Ee.. benim de bazı gereksinmelerimi partiden talep etmemden normal ne olabilir kabul gördü. İktidardaki partinin devşirdiği çarpık ihaleci, siyasetçi, bilim ve ilim adamının oluşmasının kaçınılmaz olmasında önlemler almaya gerek duyulmadı. Bir “selamün aleykum” demekle iş kotarılmamalıydı. Asgari ücretle geçinme zorunda kalan vatandaşın anasına okuyan ihale şampiyonu Cengiz kınanmadı aforoz edilmedi. Emlak kralı Ali Ağaoğlu 7-8 lüks araba sahibi olmayı medyada sergilemekle kime neye mesaj veriyordu. Arabasının zarif ve pahalı olması sürücünün kalitesini göstermediği gibi bilakis değer sistemleri aşınmamış ülkelerde antipati yaratığı dikkate alınmadı. Zengin olmak hayatın tadını çıkarmak değildi. İş, para toplumda varoluş için gerekliydi. Kimse yaptığı işi değersiz, anlamsız göstermeye yeltenmez ama, vatandaşın şımarık ve görgüsüz zenginlere de tepki vermek hakları hep saklı kaldı. Ancak, bu haklarını söylemeye kalkanlar yandaş medya kanallarınca engellenmemeliydi.
Lidere övgüsünü sık sık medyaya konu yapmak bu kuralsız düzende, doğru yolda olmamanın prim yaptığını izlemek kendimizi işlevsiz, anlamsız, değer sisteminin işlemediği bir toplumda istemezsek te varoluşumuzu sürdürmek durumunda kalmak bizlere yaşatılmamalıydı. Ne yazık ki, sadece ülkemizde değil yurt dışında Brezilya başkanı G. Kore başkanı olup ta hala yolsuzluk yapmayı parasına para katmayı düşünmeye devam eden liderlerle dolu bir dünyada yaşamaya şaşmamak olağan hale geldi. İleri yaşlarda üç öğün yemeği zor yersiniz. Ya şeker ya kollestrol yüksektir. Ama, bir partiye dayananların lidere biat edenlerin para ütüleme güdüsü kalp rahatsızlığı ve şekerin yüksek olmasına bakmamaktadır. Dünya algısında çarpıklık, otomatik eleme mekanizmasının sebep olduğu kavrayış noksanlığı hak-adalet mücadelesi yapanlar arasında esas değer verilmesi gereken birlikte insanca yaşamayı önemsiz kılma olağan karşılanır oldu. Para gücüyle mahalleyi, semti, şehri, ülkeyi değiştirebilen otoriter liderlerin, diktatörlerin avaz avaz bağırmaları sadece kulakları tırmaladı. Ses tonlarını yükseltmelerinin toplumla özdeşmelerine yetmediği bilincinde olmalarını gerektirmedi. Bildiklerinin ötesinde bir dünya öngörmedi, varsayılmadı. Geleceğe yönelik her türlü umudunu gerçekten yitirmiş insanı genelde ayırt edemeyiz. Çünkü bas bas bağırmaz.
Oxford Üniversitesini, İlahiyat Fakültesini bitirenin de çarpık bir yolda oldukları bir ortamdayız. Evren’in dışkısını bile yiyebileceğini söyleyen snop populist prof da var. RTE nin ayaklarının altına yatarım diyen şimdi FETÖ cülükten tutuklanan prof da.
Ülke içi sorunlar dururken, komşu ülkelerden ülkemize vaki olacak terörizm tehlikesini bahane ederek “mezhep” tercihinin esas olduğunu iç ve dünya kamu oyunun gözünden kaçırmaya çalışarak, ABD den sonra dünyada 2. ülke olarak 12 ülkede paralı parasız asker bulundurmak üs kurmaya kalkışmak sorunları arttırdı. Boko Haram ve DAEŞ gibi örgütlerin kimler tarafından finanse edildiği üzerinde durulmadan konu edilmeden fillerin menfaatinin çarpıştığı alanda başarı sağlanamayacağı anlaşıldıktan sonra bunun telafisi yolunun “virgül değil nokta koyarak” aramaya kalkmamak gerekirdi.
Erdil Ünsal