2-4 Temmuz 1999 tarihleri arasında Denizli’de yapılan “Yedinci Türk Dünyası Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı”na katılan Onayda Kızılderili Kabilesi Reisi ve Amerika Yerlileri Sosyal İşler Daire Başkanı M. Franklin Keel’in konuşması kurultaya katılan delegeler üzerinde derin tesirler bıraktı.
Kızılderililer hakkında geniş bilgi veren Keel, Kızılderililerin (atalarının) Baykal Gölü ve Yenisey-Tuva bölgelerinden Amerika kıtasına, Alaska üzerinden göç ettiklerini ifade etti. Kızılderililer ile Türklerin DNA testlerinin aynı olduğunu ve ayrıca “Y” kromozomu uzerindeki bir bölgenin sadece yeryüzünde Türkler ile Kızılderililer’de bulunduğunu söyledi.
Kızılderililerin konuştukları dillerdeki kelime benzerlikleri olduğu gibi, halı, kilim ve el işlerindeki desenlerin aynı olduğunu, örf, âdet ve geleneklerde de çok büyük benzerlik olduğunu ifade etmiştir.
Buzul Çağı’nın en şiddetli döneminde, M.Ö 34.000 – M.Ö 30.000 yıllarında, dünyadaki suyun önemli bir bölümü büyük kıtasal buz katmanları halindeydi. Bunun sonucunda, Bering Denizi bugünkü düzeyinden yüzlerce metre daha aşağıdaydı ve Asya ile Kuzey Amerika arasında, adına Beringia denilen, bir kara köprüsü oluştu. İşte ilk kızılderililerin, Asya’dan Amerika kıtasına göçleri bu kara köprüsü sayesinde olmuştur.
Kızılderililerin aslının nereden geldiğine dair 40 yıl araştırma yapan Ethel Steawert, belgelerle Kızılderililerin Türk soyundan geldiğini ispatlamıştır. Kızılderililerin büyük bir çoğunluğu ise Uygur ve Nayman Türkleri ile diğer Türk kabileleridir.
Franklin Keel kurultayda yaptığı konuşmada: “DNA testlerinde Kızılderililer’in Türk asıllı olduklarının anlaşıldığını, ben Türk kurultayına katılarak ve Türkiye’de bulunmak suretiyle daha iyi hissettim. Biz Kızılderililer Türk olmaktan çok mutluyuz.
Amerika’da bir çok bölgede yer isimleri Türkçe olduğuna dair bazı bilgiler vardır. Ama bu konu, derinlemesine araştırılmadı. Türk Dünyası kurultayına katılmaktan çok mutluyum. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Türkler, bu kurultayda toplanmışlardır. Kurultayı çok güzel buldum. Burada çok değişik topluluklar temsil ediliyor. Kültür alışverişinde bulunuyorlar.
Kültür çok önemli bir faktör. Türk insanında tespit ettiğim en büyük hazinenin, kalblerinin zenginliği olduğunu gördüm. Dostlukların samimiyeti ve derinliği, bu samimiyet ve derinlik biz Kızılderililerde de aynen böyledir. Yakut Türkleri ile tanışma fırsatım oldu. Çok nazik ve kibar insanlardı. Tıpkı benim kuzenlerim gibi gözüküyorlardı.
Benzerlikler çok fazla. Bozkurt, biz Kızılderililerde de semboldür. Hatta Kızılderililerde Bozkurt isimli kabile vardır. Eğer buraya Amerika’daki Kızılderililerden daha çok getirmek kısmet olsaydı, onlar da sizinle görüşmekten çok çok mutlu olacaklardı, tıpkı benim gibi. Gidince Türk asıllı insanlarda gördüğüm, bizimle aynı olan özellikleri kabileme anlatacağım”
New York Times’ın (Bilim) ekinde Amerika’ya ilk ayak basanlar haritasında, ilk gelenlerin Türkler olduğu gösterilmektedir. Fransız dil bilimcisi Dumesnil, Kızılderili dilinde 320 Türkçe kelime tespit etmiştir.
Mesela: Siyu kabilesi aslında Türkçe kelimedir ve Su Kabilesi anlamına gelir.
Bir kızılderili atasözü: “Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli. (Siyu = Su Kabilesi)”
Şu anda Kızılderililerin nüfusu 2.5 milyon olup, soylarını koruma mücadelesi vermektedirler.