ABD VE ÇİN SOĞUK SAVAŞTA

Ticaret savaşı ardından  koronavirüs savaşı, ABD ve Çin arasında büyük bir kopuşa yol açtı.
Her iki taraf ve dünya için trajik bir sonuç oluştu.
Kolay bir çıkış yolu olmadan suçlama oyununda sıkışıp kalındı…

*
Birbirine derin bağımlılıkta iki ülkenin de ekonomisi zarar görüyor.
Çin, GSYİH’ sının yüzde 20’sini oluşturan ihracaatında en büyük dış talep kaynağını kaybetmeyi sürdürüyor.
Yerli yeniliği ilerletmek için gereken ABD teknoloji bileşenlerine erişimi kaybediyor.
Dolar çapasının oluşturacağı bir finansal istikrarsızlık felâket anlamına gelebilecektir…

*
Ancak ABD’nin de benzer sorunları vardır.
Geliri kısıtlı tüketiciler, Çin’in Amerika’nın üçüncü en büyük ve en hızlı büyüyen ihracat pazarı haline gelmesi nedeniyle,
Güvendikleri düşük maliyetli kaynakları,
ABD ekonomisi önemli bir dış talep kaynağını,
Böylece ABD, hükümet açıklarının fonlama gereksiniminde hazine tahvillerine yönelik en büyük dış talep kaynağını kaybediyor.

*
Kişilerarası ilişkilerde olduğu gibi jeopolitik uyumlulukta;
Bir ortak kendi yoluna gitmeye başlarsa, çatışmaya yol açılır.
Bu yüzden şimdi  hem ABD  hem Çin’in yeniden dengelenmesi gerekiyor.
İhracattan ve yatırımdan tüketici liderliğindeki büyümeye,
Üretimden hizmetlere, tasarrufa ve ithalden yerli yeniliğe kaymanın dönüşümü artık açık açık yaşanacaktır…

*
Üstelik dönüşümde üreyen türlü tehditler küresel barışı heran tehlikeye atabilecektir!
Ticaretle birlikte “güvenlik” konusu uluslararası düzenin kilidini oluşturuyor.
Bugün ABD dünyanın en büyük askeri gücüdür ama  kıyamete yol açacak dünya silah gücünün karşısında,
Dört ana açmazı yaşıyor:
Bu açmazlar nedeniyle  birçok revizyonist ülke ABD’ye babalanıyor!

*
1- Düşük başarı olasılıklı askeri merkezli stratejiler seçme eğiliminde olması gerekiyor.
2- Bilişsel engeller, iç sorunlar ve ev sahibi ülke hükümetindeki kullanıcı-müşteri zorluklarıyla kaybedilen ya da  etkisiz olan stratejileri değiştirmekte yavaş kalıyor..
3- Savaştan yorulduğu için çekilmeyi seçtiğinde, pazarlık asimetrileri başarılı geçişleri ya da müzakereleri engelliyor.
4- Bir çok kriz oyalanmaya ve gecikmeye bırakılıyor…

*
Bu yüzden ABD Afganistan’dan, Irak’tan, Suriye’den çekilemiyor.
Kuzey Kore ve İran’dan zorluklarla karşı karşıyadır…
Ya da Müslüman Kardeşler örgütü ve lideri M.Mursi’yi iktidardan darbe ile düşürttüğü Cumhurbaşkanı Sisi’yi,
Yükselen Cihatçı protestolardan koruyamıyor…

*
Ancak cezai tarifeler sayesinde yürüyen  küresel ticaret savaşında;
ABD yönetiminin emperyalizme yeni bir yön verirken dayandığı biricik garanti;
ABD’nin nükleer caydırıcılık ve savunmasına yönelik ana politikası olan  Nükleer Doktrinidir.

*
Ana teması, stratejik nükleer silahların büyük ölçüde aşağı çekilmesi,
Artan nükleer silah tehditlerine karşı nükleer silahların yayılmasını önleme ve sayısını azaltma taahhüdünü kapsıyor.
Ama düşük verimli, daha kullanışlı nükleer başlıkların konuşlandırılmasını öngörüyor.

*
Bir başka ifade ile ABD;
Ekonomik, politik, teknolojik ve askeri alan eğilimleriyle insani çabanın büyük ölçüde arttığı,
Mekanın devrildiği bu süreçte;
Stratejik karar vermeyi  “Uzay’dan Alan Kontrolüne ” taşıyor.

*
ABD yönetimi ” Alan kontrolü, dünyanın kontrolü anlamına gelir” ilkesinden yürüyor.
Stratejik karar vermede “Uzay Alanını”, ulusal gücün kilit bir unsuru olarak konumlandırıyor.

*
2015’ten beri  Hava Kuvvetleri Müsteşarlığı, Uzay Ufukları Araştırma Görev Gücü, Uzay Üniversitesi,  Silahlı Hizmetler Komitesi derken,
ABD Hava Kuvvetleri Uzay Kuvvetleri Komutanlığını kurdu.
“Yıldız Filosu” oluşturulmaya başlandı.
ABD uzayı artık  “biraz daha yüksek, biraz daha hızlı” bir hava gücü ve kara savaşçıları için destek işlevi olarak değil,
Uzay alanında nasıl bir manevra kuvveti olabileceği ve nasıl bağımsız etkiler yaratabileceği düşüncelerine lider olmak için kullanıyor.

*
Öncelikli amaç dünya gezegeninin savunmasının üstlenilmesi,
İnsanlığın dinozorların yolunda gitmemesinin sağlanmasıdır!
Derin uzay operasyonları için itme ve yakıt ikmali yetenekleri geliştiriliyor.
Asteroit madenciliği ile ABD ekonomisine trilyonlarca dolar kazandıracak bir teknoloji amaçlanıyor.

*
İkinci amaç, ABD’nin  tartışılmaz küresel liderliğidir.
Genişbant iletişimiyle dünya gezegeni üzerinde neler olduğunu bilme yeteneği,
Küresel uzay tabanlı hava gözetimi komuta ve kontrol ağı ile karada hareket eden hedefler üzerinde gözetim sağlanacaktır.

*
Üçüncü amaç, ulaşımın hızlandırılmasıdır.
ABD yeniden kullanılabilir roketler üzerinde çalışıyor.
Mekanda yakıt ikmali teknolojisi geliştiriliyor.
1 Eylül 2024’te dünya yörüngesine yeniden kullanılabilir iki aşamalı bir taşıt gönderilmesi hedefleniyor.

*
Dördüncüsü, Uzay Birlikleri için manevra avantajı sağlanmaya çalışılıyor.
Böylece uzayda istikrar ve varlık sağlamak için  dünya yörüngesi , ay uzayı ve ötesinde derin uzay operasyonlarında yetkinlik öngörülüyor.
Bu paralelde, derin alan itiş gücü geliştirilerek, operasyonel bir alanda yakıt ikmal kabiliyetiyle birlikte,
Yörüngede güç kaynağı kullanımı, yörüngede servis hizmeti artacak ve inşaat yapılabilecektir.

*
Sonuçta ABD, büyük bir ekonomik güç ve bir alanın kurallarını ve kurumlarını yapılandırma yeteneğinden gelen güçle;
Uluslararası düzenin kilidini oluşturan “Güvenlik” konusunu elinde tutabilecektir..

*
Bu noktada Çin Ulusal Uzay İdaresi’de sessizce  ay uzayında başka bir soruşturma yürütüyor.
Ay’ın güney kutbuna yakın bir robot araştırma istasyonunun geliştirilmesi,
Mürettebatlı ay inişinin kolaylaştırılması,
Ay’ın güney kutbu yakınında bir karakol inşa etmek amaçlanıyor.

*
Ocak 2019’da Çin, Yutu-2 adını verdiği robotik bir gezgin ile Chang 4 adını verdiği bir sondayı ayın karanlık yüzüne indirdi.
Ay’ın yüzeyi ile ilgili ayrıntılı ölçümler yapıyor ve mineral bileşimi hakkında bilgi topluyor.
Karanlık yüzeye yerleştirilen bir teleskop gibi bir cihazla,
Güneşten ve uzayın derinliklerinden gelen evrenin 4. büyük gücü elektromanyetik dalgaları inceliyor.
Çin ” Birleşik Alan Kuvveti” üzerinde çalışıyor…

*
Şimdilerde Çin, Chang 5 adlı  ilk dönüş görevli uyduyu aya göndermeye hazırlanıyor.
Çin uzay ajansı, büyük bir uzay istasyonu inşası için Tiangong 3 modülünü göndermeyi,
Derin uzay misyonları için yeni bir insanlı uzay aracını test etmeyi  planlıyor.
Aynı zamanda ayda bir üs kurmak için Avrupa ile uluslararası işbirliği arıyor.

*
Bu noktada ABD ve Rusya birlikte  Soğuk Savaş sırasında öngördükleri İnsanlı Yörünge Laboratuvarı’nı;
Uluslararası Uzay İstasyonu’nun dünya uzayında hareketini,
Ayın etrafında dönecek bir üs olarak ay uzayında canlandırmaya çalışıyor.

*
Rusya ve ABD ile Çin ve Avrupa arasındaki planların statüsü kamuya açıktır.
Siyasi gerilimler veya günün ışığını görmeden önce başka bir şey nedeniyle iptal edilebilir.
Çin’in  Ay Keşif Programı baş komutan yardımcısı Wu Yanhua,
“Çin, ABD, Rusya ve Avrupa,

Ayda bir araştırma üssü mü,
Yoksa bir araştırma istasyonu mı inşa edileceğini tartışıyor” diyor…

*
Aslında uzay araştırmaları değil,
Dünya uzayı, ay uzayı ve derin uzay silahlandırılıyor…
Uzay, dünya egemenini belirleyecek bir sonraki savaş bölgesi olarak hazırlanıyor…

*
Koronavirüs salgınıyla birlikte zor zamanda rekabet hız kesmiyor.
Aş’ı ve İş’i kazanmak çok zorlaşıyor…

19. 5.2020

 

Ticaret savaşı ardından  koronavirüs savaşı, ABD ve Çin arasında büyük bir kopuşa yol açtı.
Her iki taraf ve dünya için trajik bir sonuç oluştu.
Kolay bir çıkış yolu olmadan suçlama oyununda sıkışıp kalındı...</p>
<p>*
Birbirine derin bağımlılıkta iki ülkenin de ekonomisi zarar görüyor.
Çin, GSYİH' sının yüzde 20'sini oluşturan ihracaatında en büyük dış talep kaynağını kaybetmeyi sürdürüyor.
Yerli yeniliği ilerletmek için gereken ABD teknoloji bileşenlerine erişimi kaybediyor.
Dolar çapasının oluşturacağı bir finansal istikrarsızlık felâket anlamına gelebilecektir...</p>
<p>*
Ancak ABD'nin de benzer sorunları vardır.
Geliri kısıtlı tüketiciler, Çin'in Amerika'nın üçüncü en büyük ve en hızlı büyüyen ihracat pazarı haline gelmesi nedeniyle,
Güvendikleri düşük maliyetli kaynakları,
ABD ekonomisi önemli bir dış talep kaynağını,
Böylece ABD, hükümet açıklarının fonlama gereksiniminde hazine tahvillerine yönelik en büyük dış talep kaynağını kaybediyor.</p>
<p>*
Kişilerarası ilişkilerde olduğu gibi jeopolitik uyumlulukta;
Bir ortak kendi yoluna gitmeye başlarsa, çatışmaya yol açılır.
Bu yüzden şimdi  hem ABD  hem Çin'in yeniden dengelenmesi gerekiyor.
İhracattan ve yatırımdan tüketici liderliğindeki büyümeye,
Üretimden hizmetlere, tasarrufa ve ithalden yerli yeniliğe kaymanın dönüşümü artık açık açık yaşanacaktır...</p>
<p>*
Üstelik dönüşümde üreyen türlü tehditler küresel barışı heran tehlikeye atabilecektir!
Ticaretle birlikte "güvenlik" konusu uluslararası düzenin kilidini oluşturuyor.
Bugün ABD dünyanın en büyük askeri gücüdür ama  kıyamete yol açacak dünya silah gücünün karşısında,
Dört ana açmazı yaşıyor:
Bu açmazlar nedeniyle  birçok revizyonist ülke ABD'ye babalanıyor!</p>
<p>*
1- Düşük başarı olasılıklı askeri merkezli stratejiler seçme eğiliminde olması gerekiyor.
2- Bilişsel engeller, iç sorunlar ve ev sahibi ülke hükümetindeki kullanıcı-müşteri zorluklarıyla kaybedilen ya da  etkisiz olan stratejileri değiştirmekte yavaş kalıyor..
3- Savaştan yorulduğu için çekilmeyi seçtiğinde, pazarlık asimetrileri başarılı geçişleri ya da müzakereleri engelliyor.
4- Bir çok kriz oyalanmaya ve gecikmeye bırakılıyor...</p>
<p>*
Bu yüzden ABD Afganistan'dan, Irak'tan, Suriye'den çekilemiyor.
Kuzey Kore ve İran'dan zorluklarla karşı karşıyadır...
Ya da Müslüman Kardeşler örgütü ve lideri M.Mursi'yi iktidardan darbe ile düşürttüğü Cumhurbaşkanı Sisi'yi,
Yükselen Cihatçı protestolardan koruyamıyor...</p>
<p>*
Ancak cezai tarifeler sayesinde yürüyen  küresel ticaret savaşında;
ABD yönetiminin emperyalizme yeni bir yön verirken dayandığı biricik garanti;
ABD'nin nükleer caydırıcılık ve savunmasına yönelik ana politikası olan  Nükleer Doktrinidir.</p>
<p>*
Ana teması, stratejik nükleer silahların büyük ölçüde aşağı çekilmesi,
Artan nükleer silah tehditlerine karşı nükleer silahların yayılmasını önleme ve sayısını azaltma taahhüdünü kapsıyor.
Ama düşük verimli, daha kullanışlı nükleer başlıkların konuşlandırılmasını öngörüyor.</p>
<p>*
Bir başka ifade ile ABD;
Ekonomik, politik, teknolojik ve askeri alan eğilimleriyle insani çabanın büyük ölçüde arttığı,
Mekanın devrildiği bu süreçte;
Stratejik karar vermeyi  "Uzay'dan Alan Kontrolüne " taşıyor.</p>
<p>*
ABD yönetimi " Alan kontrolü, dünyanın kontrolü anlamına gelir" ilkesinden yürüyor.
Stratejik karar vermede "Uzay Alanını", ulusal gücün kilit bir unsuru olarak konumlandırıyor.</p>
<p>*
2015'ten beri  Hava Kuvvetleri Müsteşarlığı, Uzay Ufukları Araştırma Görev Gücü, Uzay Üniversitesi,  Silahlı Hizmetler Komitesi derken,
ABD Hava Kuvvetleri Uzay Kuvvetleri Komutanlığını kurdu.
"Yıldız Filosu" oluşturulmaya başlandı.
ABD uzayı artık  "biraz daha yüksek, biraz daha hızlı" bir hava gücü ve kara savaşçıları için destek işlevi olarak değil,
Uzay alanında nasıl bir manevra kuvveti olabileceği ve nasıl bağımsız etkiler yaratabileceği düşüncelerine lider olmak için kullanıyor.</p>
<p>*
Öncelikli amaç dünya gezegeninin savunmasının üstlenilmesi,
İnsanlığın dinozorların yolunda gitmemesinin sağlanmasıdır!
Derin uzay operasyonları için itme ve yakıt ikmali yetenekleri geliştiriliyor.
Asteroit madenciliği ile ABD ekonomisine trilyonlarca dolar kazandıracak bir teknoloji amaçlanıyor.</p>
<p>*
İkinci amaç, ABD'nin  tartışılmaz küresel liderliğidir.
Genişbant iletişimiyle dünya gezegeni üzerinde neler olduğunu bilme yeteneği,
Küresel uzay tabanlı hava gözetimi komuta ve kontrol ağı ile karada hareket eden hedefler üzerinde gözetim sağlanacaktır.</p>
<p>*
Üçüncü amaç, ulaşımın hızlandırılmasıdır.
ABD yeniden kullanılabilir roketler üzerinde çalışıyor.
Mekanda yakıt ikmali teknolojisi geliştiriliyor.
1 Eylül 2024'te dünya yörüngesine yeniden kullanılabilir iki aşamalı bir taşıt gönderilmesi hedefleniyor.</p>
<p>*
Dördüncüsü, Uzay Birlikleri için manevra avantajı sağlanmaya çalışılıyor.
Böylece uzayda istikrar ve varlık sağlamak için  dünya yörüngesi , ay uzayı ve ötesinde derin uzay operasyonlarında yetkinlik öngörülüyor.
Bu paralelde, derin alan itiş gücü geliştirilerek, operasyonel bir alanda yakıt ikmal kabiliyetiyle birlikte,
Yörüngede güç kaynağı kullanımı, yörüngede servis hizmeti artacak ve inşaat yapılabilecektir.</p>
<p>*
Sonuçta ABD, büyük bir ekonomik güç ve bir alanın kurallarını ve kurumlarını yapılandırma yeteneğinden gelen güçle;
Uluslararası düzenin kilidini oluşturan "Güvenlik" konusunu elinde tutabilecektir..</p>
<p>*
Bu noktada Çin Ulusal Uzay İdaresi'de sessizce  ay uzayında başka bir soruşturma yürütüyor.
Ay'ın güney kutbuna yakın bir robot araştırma istasyonunun geliştirilmesi,
Mürettebatlı ay inişinin kolaylaştırılması,
Ay'ın güney kutbu yakınında bir karakol inşa etmek amaçlanıyor.</p>
<p>*
Ocak 2019'da Çin, Yutu-2 adını verdiği robotik bir gezgin ile Chang 4 adını verdiği bir sondayı ayın karanlık yüzüne indirdi.
Ay'ın yüzeyi ile ilgili ayrıntılı ölçümler yapıyor ve mineral bileşimi hakkında bilgi topluyor.
Karanlık yüzeye yerleştirilen bir teleskop gibi bir cihazla,
Güneşten ve uzayın derinliklerinden gelen evrenin 4. büyük gücü elektromanyetik dalgaları inceliyor.
Çin " Birleşik Alan Kuvveti" üzerinde çalışıyor...</p> *
Şimdilerde Çin, Chang 5 adlı  ilk dönüş görevli uyduyu aya göndermeye hazırlanıyor.
Çin uzay ajansı, büyük bir uzay istasyonu inşası için Tiangong 3 modülünü göndermeyi,
Derin uzay misyonları için yeni bir insanlı uzay aracını test etmeyi  planlıyor.
Aynı zamanda ayda bir üs kurmak için Avrupa ile uluslararası işbirliği arıyor.</p>
<p>*
Bu noktada ABD ve Rusya birlikte  Soğuk Savaş sırasında öngördükleri İnsanlı Yörünge Laboratuvarı'nı;
Uluslararası Uzay İstasyonu'nun dünya uzayında hareketini,
Ayın etrafında dönecek bir üs olarak ay uzayında canlandırmaya çalışıyor.</p>
<p>*
Rusya ve ABD ile Çin ve Avrupa arasındaki planların statüsü kamuya açıktır.
Siyasi gerilimler veya günün ışığını görmeden önce başka bir şey nedeniyle iptal edilebilir.
Çin'in  Ay Keşif Programı baş komutan yardımcısı Wu Yanhua,
"Çin, ABD, Rusya ve Avrupa,</p>
Ayda bir araştırma üssü mü,
Yoksa bir araştırma istasyonu mı inşa edileceğini tartışıyor" diyor...</p>
<p>*
Aslında uzay araştırmaları değil,
Dünya uzayı, ay uzayı ve derin uzay silahlandırılıyor...
Uzay, dünya egemenini belirleyecek bir sonraki savaş bölgesi olarak hazırlanıyor...</p>
<p>*
Koronavirüs salgınıyla birlikte zor zamanda rekabet hız kesmiyor.
Aş'ı ve İş'i kazanmak çok zorlaşıyor...</p>
<p>19. 5.2020 - ahmet kilicaslan aytar

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir