19 MAYIS;
KURTULUŞ SAVAŞIMIZIN 101. YILI ve
ATAMIZIN 139. DOĞUM GÜNÜ KUTLU OLSUN !!!
Askeri eylemler, siyasi eylemlerin ümitsiz olduğu noktada başlar.
Ümidin güvenli bir surette geri dönüşü, orduların hareketinden daha hızlı hedeflere ulaşmayı temin edebilir. (1922, İzmir)
Mustafa Kemal ATATÜRK
Güzel ülkemizde akan kanlar, bizleri çok üzüyor !!!
Değerli Arkadaşlar,
Güzel ülkemiz yine emperyalist güçlerin hedefi oldu ve bizi bölmek ve yok etmek için büyük çaba içindeler. Onları 100 yıl önce de engelleyen ve ulusal birlikteliğimizi sağlayan yüce önderimizi, 139. Doğum gününde, sevgi ve saygı ile anıyoruz. Sizlere 14 yıl önce göndermiş olduğum Atamızın doğum gününü kutlama yazımı bir kez daha anımsatmak istedim.
Değerli arkadaşlar,
Daha önce İngiltere, Fransa ve Rusya maskesini kullanan Emperyalizm, Osmanlıyı yıkmak ve parçalamak için Rumları, Kürtleri ve Ermenileri kışkırtarak, birçok isyanın çıkmasını sağlamıştır. Osmanlının yıkılmasından sonra Mustafa Kemal ATATÜRKÜN önderliğinde emperyalizme ve onların işbirlikçilerine karşı koyarak bağımsızlığı elde eden Türkiye Cumhuriyeti, birçok mazlum ülkeye örnek olmuştur. Bu başarıyı hazmedemeyen uluslararası emperyalizm, bu kez AB-D maskesi ile Türkiye Cumhuriyetini bölmek ve parçalamak için farklı yöntemlerle, aynı piyonları kullanmaktadır.
Şimdi de BOP projesi gereğince Tunus, Mısır, Yemen, Libya ve Suriye örneğinde olduğu gibi demokrasi gelecek vaadi ile uzaktan kumandalı iç isyanlar çıkartarak, o ülkelerin insanlarını kullanmakta ve gerektiğinde NATO silahları ile ülkeleri bombalamaktadır. Umarım, bizim değerli ordumuzu da NATO üyesi olduğumuz için Suriye’deki kirli amaçları doğrultusunda kullanmazlar !!!
Değerli arkadaşlar,
Güzel ülkemizde yaşadığımız kanlı terörün önlenmesi konusunda 2005 yılında sizlere yazmış olduğum bir yazımda, teröre bulaşmış vatandaşlarımıza seslenerek; “Emperyalist ülkelerin kendi çıkarlarını korumak uğruna yaptıkları çeşitli ayak oyunları ile ülkemizde kandırdıkları yurttaşlarımızı uyararak; Lütfen, gün gelecek emperyalistlerin sizi nasıl kandırdıklarını algılayacaksınız. Onların kirli istekleri için kaç tane yurttaşımızın boş yere canını kaybettiğini göreceksiniz. Sonunda onların çıkarı kalmayınca sizleri bırakıp gidecekler, bizler baş başa kalacağız. Yine sizlere, yüzyıllardır akraba ve arkadaş olan bizler sahip çıkacağız. Ama yaptıklarınızdan utanıp yüzümüze nasıl bakacaksınız? O nedenle sonradan üzüleceğiniz ve utanacağınız eylemler için bir kez daha düşünmenizi istiyorum” demiştim.
Terörizme karşı en önemli aşı, ulusal birlik ve bütünlüğün pekiştirilmesidir. Bu birlik ise terörizme karşı toplumsal anlaşma ve sorunlara, ulusal güvenliğimiz ve ulusal birlikteliğimizin sağlanması ön koşulu ile bakmamızı gerektirir.
Ayrıca T Ü R K ve K Ü R T kelimelerinin aynı harflerden oluştuğunu görmemiz gerekir. Yani yüzyıllardır aynı ülkede yaşayan, aynı havayı soluyan ve aynı suyu paylaşan, akraba ve kardeş olan yurttaşların oluşturduğu bir ulus olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Bu amaca yönelik olarak, yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK, ulusal birlikteliğimizi NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE özdeyişi ile dile getirmiştir. Yani NE MUTLU TÜRK OLANA DEMEMİŞTİR.
Bu ana fikrin tüm yöneticilerimlz tarafından da kabul edilmesi ve güzel ülkemizin korunması, Türkiye Cumhuriyetinin sonsuza dek yaşamasına neden olacaktır.
Yüzyılın lideri seçilen ve emperyalizme karşı tüm dünyaya, ulusal devlet nasıl kurulur örneğini verdiği için 35 ülkede heykeli, 120 cadde ve 35 meydanda ismi bulunan yüce atamızla ne kadar övünsek yeridir.
Sevgi ve saygılarımla (18.5.2020)
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Degerli arkadaşlar,
Yüce önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün 125. doğum gününü gururla kutlarım. Onunla ne kadar övünsek azdır.
Buradan tüm yoneticilerimize sesleniyorum. Lütfen onun ilke ve devrimlerini bir kez okuyun. Çünkü ülkemizin karşı karşıya kaldığı bu günkü emperyalist koşullar, onun da 1920 lerde karşı karşıya kaldığı koşullara çok benzemektedir.
Onu sevseniz veya sevmeseniz de, ülkemizin mutlu geleceği için onun dahice fikirlerinden yararlanmanızı isterim. Çünkü zaman, ulusal bağımsızlığımızı ve Cumhuriyetimizi korumak adına, tüm vatanseverlerin birlik ve beraberlik içinde bulunma zamanıdır.
Yüce önderimizin liderlik özelliklerini içeren 10.11.2005 tarihli LİDERLİK KAVRAMI NEDİR VE GERÇEK LİDER KİMDİR? başlıklı bir yazımı, sizlere yeniden anımsatmak istedim.
Sevgi ve saygılarımla (15.05.2006)
Prof.Dr. Mehmet Ali Körpınar
LİDERLİK KAVRAMI NEDİR VE GERÇEK LİDER KİMDİR?
Değerli arkadaşlar,
Adnan Nur BAYKAL YÖNETİCİLER İÇİN BİR BAKIŞ: Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Liderlik Sırları (Nordstern İmtaş Sigorta katkılarıyla) isimli kitabında; önce 50 maddelik bir YÖNETİCİLİK VE LİDERLİK ÖZELLİKLERİ listesi çıkarmış.
Sonra da NUTUK’u, Atatürkün diğer söylev ve demeçlerini, Atatürk’e ilişkin 100’ün üzerinde kitabı taramış. Ardından ”50 özellik” sınıflandırmasına uyarak Atatürk’ten alıntılar yapmış ve derlediği anektodları da bunlara eklemiş. Böylece yöneticilik ilkelerini çok iyi bilen bir liderimiz ile bugünün yöneticileri arasında, ilginç bir köprü kurmuş.
Buna göre, yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri ile bu özellikler arasında kurulan ilişkilerden bazılarını bilgilerinize sunmak isterim.
- Karşısındakini dinleme alışkanlığı: “Birbirimizi uyarmakta ve haklı tenkit etmekte yalnız fayda vardır, bundan asla zarar gelmez. Fakat aksinden çok zarar görüleceği tecrübelerle sabittir.”
- Hedefe yönelik kararlılık: “Maksadımız, gün kazanmak değil, bütün hayatımızı hakiki hedeflere sevk ederek, en nihayet millete bir gün eliyle tutacağı maddi eserler vermektir.”
- İnsana değer verme: “Sermayenin azlığına bakarak cesaretiniz kırılmasın. Böyle müesseseler için en kuvvetli sermaye, zeka, dikkat, iffettir. Teknik ve metodik çalışmasını bilmektir. Bu düşünce ile işe sarılınız, muhakkak başarılı olursunuz.”
- Yaptığı işe inanma: “İhtirassız hiçbir şey meydana getirilemez. Gerçek olan budur. Ama ihtirasın, millet yolunda, halk için bir gayeye yönelmesi şarttır.”
- Mükemmeliyetçi olma: “Ben ancak daha iyisini yapabileceğim şeyi tahrip ederim. Yapamayacağım şeyi tahrip etmem.”
- Problem çözücü olma: “Zorlukları çözen kimse olmak isteyenlerin ilk yapacakları, olayın içyüzünü bilip, ona uymak olmalıdır.”
- Programlı olma: “Uygulamayı bir takım evrelere ayırmak ve adım adım ilerleyerek amaca ulaşmaya çalışmak gerekiyordu. Başarı için pratik ve güvenilir yol her evreyi vakti geldikçe uygulamaktı.”
- Strateji bilincine sahip olma: “Sınırlı vasıtalarla büyük işler görmenin denenmiş biricik usulü, kuvvetlerimizi dağıtmamak, mevcut vasıtaların hepsini gayelerimizin en önemli olanları üzerinde toplamaktır.”
- Vizyon sahibi olma: “Değişikliklerin sabit ve belirli vaziyetleri yoktur. Ama bu değişiklikler, faal insanlar için imkan ve kolaylık hazırlar.”
- Yönetme yeteneği: “Her vaziyette, her meselede talimat verenle o talimatı uzakta ve bilhassa talimat verenin temasta bulunmadığı şartlar altında uygulayan arasında görüş ayrılıkları olabilir. Asıl hedefin korunması şartıyla durum, hal ve icaba göre idare olunur.”
- Zamanlama: “İlerde yapacağım şeyi bana şimdiden söyletmeyiniz.”
Degerli arkadaşlar, gerçek bir liderimiz olduğu için ne kadar övünsek azdır. Ulusal bağımsızlığımızı sağlayan, ulus devlet olmamızı gerçekleştiren önderimiz ve onun ilke ve devrimleri, emperyalist ülkelerin kirli amaçları için en büyük engeldir.
Örneğin; Yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ilke ve devrimleri, AB tarafından en büyük engel olarak görülmektedir. Hollandalı 30 yıllık politikacı, Hristiyan Demokrat parlementer Oostlander tarafından Mart-2003 de hazırlanan ön raporda, KEMALİZM ilkeleri, AB’ye üye olmamız için en büyük engel olarak tanımlanmışdır.
Yine geçenlerde Avrupa Parlamentosu’nun bir İngiliz milletvekili Andrew Duff de basın toplantısı düzenlemiş ve şöyle demişti: ‘Devlet dairelerinden Atatürk’ün resimlerinin kaldırılması zamanı geldi. Türkiye bunu yapmalıdır.’
Neden ondan bu kadar korkuyorlar, neden onun ilke ve devrimlerinden bu kadar çekiniyorlar? Lütfen düşünün ve gereken yorumu yapın.
Hiç kimse onu aklımızdan ve kalbimizden silemez, onun ilke ve devrimlerini yok edemez, kaldıramaz. Onu sonsuza dek yaşatacağız.
Sevgi ve saygılarımla (10.11.2005).
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Yazıları posta kutunda oku