Bir darbedir gidiyor…
Darbe yapacaklarmış ülkemizde…
Darbeyle yatıp, darbeyle kalkıyoruz…
Yirmi dört saat darbe konuşuyoruz…
Neymiş efendim? CHP darbe yapacakmış…
Darbe için hazırlanıyormuş.
Gören görmeyen de CHP Genel Başkanını ordu komutanı, Milli Savunma Bakanı sanır.
CHP’nin ne tüfeği, ne topu var…
Ne tankı, ne uçağı var.
Sadece belediyeleri var, belediye başkanları var, bir de onların hizmetinde çalışan zabıtalar var…
“Darbe düzenleyecekler” derken, sakın bu zabıtaları kastetmesinler!
Oysa bizim gördüğümüz, bildiğimiz bişey varsa, güç sizde. Kudret sizde. Bakanlar, yöneticiler sizde…
Top, tüfek, tank, uçak sizde…
Üstelik darbeyi yapan da sizsiniz…
Nasıl mı?
2002’den bu yana bu ülkenin altından girip üstünden çıktınız. Vatanı hallaç pamuğu gibi attınız. Ne laiklik bıraktınız, ne demokrasi…
Ne parlamento bıraktınız, ne söz hakkı.
Ne kıyafet devrimi kaldı, ne özgürlük… Herkes türbanlı, çarşaflı olup çıktı. Sadece gözler, yüzler görünüyor. Arabistan’a döndük.
Türk sözcüğünü, tabelalardan ve her yerden siz kaldırdınız. ANT’ı siz yasakladınız. TC’yi kurum adlarının önünden siz yok ettiniz…
Atatürk ve Kurtuluş Savaşı adını kitaplardan, sosyal yaşantımızdan siz çıkardınız.
Şimdi sizden cesaret bulan, sırtını size dayayan bir güruh, bir grup yobaz Atamıza, Cumhuriyetimize, devrimlerimize veryansın ediyor, ağzına geleni söylüyor, sövüp sayıyor.
Kurtuluş savaşında milli direnişi önlemek, Kuvayı Milliyeyi yok etmek için elinden geleni ardına koymayan ve sonunda bir İngiliz gemisi ile kaçan Vahdettin, günümüzde el üstüne tutulan bir yiğit vatansever oldu…
Sayenizde Atatürk’ün de önüne geçti. Bazı vatan hainlerinin isimleri yeniden sokaklara, meydanlara veriliyor yıllardan beri…
İşte darbe budur.
İşte darbenin büyüğü budur.
18 yıl içinde en büyük darbeyi siz yaptınız.
Ne Cumhuriyet bıraktınız, ne laiklik… Ne Atatürk bıraktınız ne meclis. Sultanlığı, tek adamlığı yeniden getirdiniz.
Vatandaşları düşman kamplara ayırdınız. İnsanlarımızı böldünüz. “Bizden olanlar, bizden olmayanlar” diye karşıt gruplara dönüştürdünüz.
Ellerine geçse birbirlerini bir kaşık suda boğacaklar…
“Ölüm listeleri hazırladık” diye bas bas bağırıyorlar. Hem kadınlar da var içlerinde…
“Biz yakında sokağa çıkacağız, insan avına başlayacağız, listeler var elimizde” diyen bi sürü sapık türedi aramamızda…
Adam çıkmış, “Çoluğunuzu, çocuğunuzu, karınızı, kızınızı, kendinizi bizden nasıl koruyacaksınız” diyor, bir sefil yaratık…
İşte darbe budur.
İşte darbe, bu vahşet çağrılarına ses çıkarmayan savcıların, hukuk ve devlet adamlarının tutumudur.
Devlet kanadından bir tek kişi çıkıp da bu konuşmaları, bu silahlanmaları, bu çağrıları lanetledi mi?
Kötüledi mi, protesto etti mi?
Daha önce böyle bir ortam, böyle yaratıklar var mıydı?
İşte darbe budur…
İşte darbe, toplumu bu caniler karşısında savunmasız, korunmasız hale getirmektir…
Toplumda yaratılmak istenilen bir darbe masalı, bir darbe oyunu, bir darbe algısıdır…
En çok da bu işi saray ve yandaş basın yapmaktadır… Hedef, sanal bir düşman yaratıp, güncel krizi, açlığı, yoksulluğu, perişanlığı, işsizliği gözlerden saklamaktır…
Korku imparatorluğu kurmaktır…
Korku imparatorluğu kurup, direnenleri, devrimcileri, Atatürkçüleri sindirmektir.
Çünkü bu iktidarın topluma kavgadan, stresten, yokluktan, yoksulluktan, krizden başka… vereceği hiçbir şey kalmamıştır…