Necdet Buluz
Bugünlerde sıkça sorulan sorular şöyle:
Koronavirüs(Covid-19) mücadelesinde başarı sağlayan Türkiye normalleşme adımlarını ne zaman atacak? Sokağa çıkma yasakları ne zaman bitecek? Bayramda sokağa çıkma yasağı olacak mı? Tüm bu sorulara Bilim Kurulu üyeleri cevap verdi. Bayram’da sokağa çıkma yasağı var mı netleşmedi ama bir şey çok net: “Nerde o eski bayramlar” diyeceğiz.
Konunun uzmanları aynı noktada buluşuyor ve “Acele edilmemesi ve çok dikkatli hareket edilmesi gereken noktalardayız” uyarılarda bulunuyor Bugünkü yazımızı Bilim Kurulu uzmanların açıklamalarından alıntılarla sizlerle buluşturmak istedk:
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal, COVID-19’a yakalanmış ve tüm Türkiye’yi üzmüştü. Prof. Dr. Ünal sadece başarılı bir hekim olarak değil bu hastalığı yenmeyi başaran bir hasta olarak Ramazan Bayramı konusunda uyarıyor:
“Bayramda bir normalleşme olması arzusunda değilim. 1 haftadır vaka sayılarında bir azalma, iyileşen vaka sayılarımızda da bir artış var. Uygulanan sıkı kontrol yöntemleri sayesinde bu başarıya ulaştık. Normalleşme fazına geçebilmek için biraz daha zamanımız olduğu kanaatindeyim ki bu başarı sürsün. Sayın bakanımız 28 Mayıs’a kadar tedbirlerin devam edeceğini söylemişti. Ben de böyle düşünüyorum. 28 Mayıs sonrası, yani bayramdan sonra, tedbirlerin artık nasıl olacağı, ne miktarda gevşeme yapılabileceği masaya yatırılabilir. Elbette hükümetin başka kararları olabilir. Ama manzara bayramı bu tedbirlerle geçireceğimiz yönünde. Bayramlarımız elbette ki bizler için çok kutsal günler. Hepimiz istiyoruz gidelim büyüklerimizle kucaklaşalım, küçükler gelsin elimizi öpsün ama unutmayalım ki ‘çok farklı ve özel’ günlerden geçiyoruz. İnsan sağlığı her şeyin üzerinde. Vaka sayımızın artmaması için Türkiye’den 28 Mayıs’a kadar sabır diliyorum. O kadar emek çektik, o kadar uğraştık bir miktar daha gayret lütfen. Zira tam da bu düşme döneminde işin ucu döner virüs yeni bir atak daha yaparsa durum içinden çıkılamaz bir hale gelebilir. Hep beraber gayretlere devam.”
Bilim Kurulu üyesi ve Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr. Canan Ağalar normalleşmenin salgından önceki yaşantımıza döneceğimiz anlamına gelmediğini hatırlatarak “Bazı işyerleri açılacak, bir nebze canlanma yaşanacak, ama hepsi bu. Normalleşeceğiz demek eski yaşantımıza geri döneceğiz demek değil. Hijyen kurallarına dikkat etmeye, maske takmaya devam edeceğiz. Bu virüsün aşısı bulunana kadar sosyal mesafe kurallarını bir yaşam tarzına dönüştürmek zorunda olduğumuzu artık idrak etmemiz lazım” diyor.
Kendisini dinleyelim:
“Bayram konusunda çok endişeliyim. Eskiye hasret duyarak, biraz da sitemle söylenen ‘O eski bayramlar yok’ sözü ilk kez gerçek olacak gibi. Çünkü bayram gezmesi, el öpmesi, harçlık gibi gelenek görenekler bu bayram rafa kalkacak. Büyükleri evlerinde ziyaret etmek, el öpmek, sarılmak, tokalaşmak, bayram sofrası etrafında buluşmak demek onlara virüs taşımak da demek. Böyle bir vicdani sorumluluğun altına kimsenin girmeyeceğini umuyorum. Ve eminim büyüklerimiz de hoşgörülü olacaktır.”
Bilim Kurulu üyesi Recep Öztürk, Ramazan Bayramı’nda tam bir serbestliğin yaşanmasının mümkün olmadığı görüşünde. Öztürk “İster 9, ister 4 gün yasak olsun ya da yasak uygulanmasın fark etmez. Yani, devletimiz ne karar almış olursa olsun, kafamızda ‘Oh salgın bitti, artık serbestiz. Koşa koşa büyüklerimize gider, el öperiz’ gibi bir düşünce varsa vay halimize. Çünkü bunu yaparak büyüklerinize sadece zarar vermiş olursunuz. Tercihiniz evde oturmak olmalı” diyor.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın görüşlerine de yer açalım:
“Bayramda tüm yasaklar kalkacak, gönül rahatlığı ile bayramlaşmaya gidilecek diye bir durum olacağını kesinlikle sanmıyorum. Bunun çok erken ve riskli olacağı kanaatindeyim. 65 yaş üstü 1.5 aydır sokağa çıkmıyor. Dolayısıyla virüsü almadılar. Bayramlaşmaya gidecek eş, dost, akrabaların virüs taşıyıp taşımadığını biliyor muyuz? Hayır. Herkese test yapıp virüs taşıyor mu diye bakmak mümkün mü? Hayır, o da değil. Hiçbir belirti göstermeyen ‘hayalet taşıyıcı’ oranları Amerika’da vaka sayısının 10 katı. Türkiye’de kimler antikor taşıyıcı nereden bileceksiniz? Vaka sayımız düşük değil. İlk 7 ülkeden birisiyiz. Buna rağmen ölüm oranlarımız düşük. Bunun nedeni hastalarımızın ortalama yaşlarının düşük olması. Fransa’da ölenlerin yaş ortalaması 62.5. İtalya ve İspanya’da bu ortalama 62. Ölüm oranı düşük olan Almanya’da yaş ortalaması 49 iken, Rusya’ya da 46. Bu, gençlerin kurtulma şansları yüksek, yaşlıların az demek. Yani, 65 yaş ve üzerini erken dönemde izole etmekle başarılı bir adım attık. Şimdi birdenbire geri adım atıp yaşlıları virüs taşıma ihtimali olan gençlerle yan yana getirmek felaket olabilir.”
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz