Diyanet İşleri Başkanı’nın eşcinseller ile ilgili sözlerine arka çıkanlara, Rıza Zelyut’un “Osmanlı’da Oğlancılık” kitabını
okumalarını öneriyorum. Rıza Zelyut kitabında, İslamiyet’i en yüksek düzeyde temsil eden halifenin ülkesinde, oğlancılığın üst sınıfta nasıl bir statü meselesi haline geldiğini belgeleriyle anlatıyor. Osmanlı’da oğlancılık o kadar normal görülüyordu ki, üst sınıf zenginleri çarşıda, pazarda oğlanlarıyla dolaşıyor ve bu da herkes tarafından bilinip, kabul görüyordu. Bu durumu dine göre
meşrulaştırmak için de Kur’an’daki gılmanlarla ilgili ayetler ( Tur 24- Vakıa 17- insan 19) emsal gösteriliyor, “Cennette meşru ise, bu dünyada da meşrudur.” deniliyordu. Gayrimüslim ailelerden devşirilen küçük oğlanlar Yunan adalarında, özel aletlerle hazırlanıyor, güzel ve özel olanlar saraya ve saray erkanına sunuluyor, diğerleri esir pazarında satılıyordu. Osmanlı sarayına özel “içoğlan” tabirini duymayan var mı?
Bunları Diyanet İşleri Başkanı ve ona arka çıkanlar bilmezler mi? Eşcinseller kendileri gibi olanları bulurlar ve yaşamlarını onlarla sürdürürler. Adlarının şiddete, yolsuzluğa karıştığı duyulmamıştır. Ama oğlancılığın ve kızların erken yaşta evlendirilmesinin adı TECAVÜZDÜR.
Diyanet İşleri Başkanı’nın eşcinsellerle ilgili sözlerine arka çıkanların, gittikçe artan ekonomik sıkıntılar, işsizlik,
yolsuzluklar, bunların neden olduğu şiddet olayları, adaletsizlik, hukukun çiğnenmesi, sırf iktidarı eleştirdiği için haksız yere tutuklu tutulanlar hakkında birşey söylediklerini duydunuz mu? Ahlak kavramı sadece cinselliğe indirgendi.
Yoksa asıl amaç gerçek sorunları unutturmak için gündem yaratmak mı?
Ayla Çokbudak
Bir yanıt yazın