[ …20.yüzyıla girilirken, dünyada sömürgeler için kıran kırana bir savaşım vardı. Bu savaşımın amaca yönelik başarı için her türlü girişim yapılıyor; tutucu alışkanlıklardan, inanç ayrımlardan ve yerel çelişkilerden yararlanılıyordu. Toplumsal geriliğin düzeyi, sömürgeci egemenliğin kapsamını belirliyor; kabileler, cemaat toplulukları ve despotik yönetimli geri ülkeler, çoğu kez askeri eyleme bile gerek duyulmadan kolayca ele geçiriliyordu. Örneğin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkisini arttırmak isteyen Almanya, İmparatorları Kayzer Willhelm’in adını değiştirdiğini ve Müslüman olduğunu, ajanları aracılığıyla tüm Osmanlı topraklarında yaydılar. Doğunun cami ve pazar yerlerinde, Alman İmparatoru’nun gizlice İslam dinini seçtiği söylentileri dolaşmaya başlanmıştı. Bu söylentilere göre, kendisine verdiği adla ‘Hacı Wilhelm Muhammet’ kılık değiştirerek Mekke’ye hacca bile gitmişti. Almanya’ya yakın Müslüman ‘bilginleri’, Kuran’da Wilhelm’in müminleri kâfir boyunduruğundan kurtarmak için, Allah tarafından görevlendirildiğini gösteren esrarengiz ayetler bile buluyordu. Daha sonra tüm Alman Ulusu’nun İmparatorlarının izinden giderek toplu halde İslâmiyet’i seçtiği söylentisi de yayılacaktı”…]
Kaynak; METİN AYDOĞAN “Yeni Dünya Düzeni Kemalizm ve Türkiye”
Bir yanıt yazın