Necdet Buluz
Başlığa aldığımız soru günümüzde sürekli seslendiriliyor. Koromavirüsle mücadele eden ülkeler yavaş yavaş hayatı normalleştirme için çalışma yapıyor. Türkiye’de ise, hayatın ne zaman normalleşeceği konusunda net bir açıklama yok. Bilim Kurulu üyelerinin ortak görüşü şöyle:
“İşi gevşetmezsek, kurallara uyarsak, işimiz kolaylaşacak. Eğer istenilen normale dönüşü hızlandırmak istiyorsak bunu insanlarımız sağlayacak. Her şey beklendiği gibi olursa Mayıs sonu, Haziran başı normalleşmeler de başlayabilir. Ancak, bunun da sınırları ve kuralları olacak. Daha uzun süre maskeli bir hayatımızın olacağını aklımızdan çıkarmayalım”
Koronavirüs konusunda başarılı olan ülkelerde hayat normale dönmeye başladı. Buna rağmen kısıtlamalar ve önlemler de sürdürülüyor. Bazı kurallar getiriliyor. Böyle de olması gerekmektedir.
Bu sezon turizmde “kayıp yıl” olacak. Eğitimde de durumun farksız olduğunu görmekteyiz. Berberler, lokantalar, cafe ve barlar belirlenen kurallara göre hizmet verebilecek. Lokantalar, cafeler açık havada ve kapasitelerinin ancak üçte bir bölümünü kullanabilecekler. Kapalı mekanlar kullanılamayacak. Berber ve kuaförler 1 saatte tek bir müşteriye hizmet verebilecek. Otellerde nasıl bir sistem uygulanacak bu daha sonra belirlenecek.
Uçaklar, otobüsler nasıl ve hangi kurallara göre müşteri taşıyacak? Şehir içi otobüs ve minibüslerin durumu da netlik kazanmadı. Bütün bunlara Bilim Kurulu’nun vereceği kararlar doğrultunda düğmeye basılacak. İşimizin daha kolay olmadığını söyleyebiliriz.
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, yaptığı bir açıklamada kafalardaki sorulara da yanıt verdi, buyurun:
“Beklediğimiz gibi giderse önlemler bayramdan sonra yavaş yavaş gevşetilebilir. Pek çok ülke de öyle yapmaya başladı. Amerika’da pek çok eyalet restoranları, kuaför salonlarını açmaya başladı. Mayıs ayından itibaren okulların son sınıflarını açmaya başlayacaklarını söyleyenler olmaya başladı. İtalya keza salgının çok hızlı yayıldığı ülkelerden. Almanya yine tedbirleri gevşetmeye başladı. Bayramdan sonra bizde de önlemler gevşetilecektir ama asıl zorluk orada başlayacak. Şunu da söylemeliyim genel önlemler dediğimiz okulları kapatma, etkinlikleri iptal etme, toplu bir araya gelişleri durdurma, şehir karantinaları, uçuş yasakları gibi genel önlemleri gevşetsek bile hiç gevşetemeyeceğimiz bir şey var; o da kişisel önlemlerdir. Bunu hiçbir zaman gevşetmemeliyiz yani artık insanlarla karşılaştığımızda öpüşme, sarılma, tokalaşma yok. 1 metrelik sosyal mesafeyi koruyacağız. El temizliğine dikkat edeceğiz. Solunum hijyeni dediğimiz ağız ve burun yolunu özellikle kapalı yerlerde kapatma konusunda dikkat edeceğiz ve buna uzunca bir süre devam etmemiz çok kritik. Bunu yapabilirsek genel önlemleri gevşetme şansımız da daha kolay ve hızlı olacaktır. Bayram ziyaretleri olmazsa iyi olur. Artık biliyorsunuz telefonla görüntülü görüşme şansı da var. Pek çok kişi bunu kullanabilecek durumda. Sevdiklerimizin sesini duymak yeterli olsa iyi olur. Çünkü bayram ziyaretlerinde çok fazla insan trafiği oluyor. Gün içerisinde birkaç ev birden geziliyor. Bu, virüsün bulaşması için çok da uygun bir ortam oluyor. O yüzden bayram ziyaretlerini yapmamak iyi olur. Burada aslında birey olarak en önemli görev bize düşüyor. Genel önlemlerin çabucak gevşetilmesini istiyorsak bizim de bu bireysel önlemlere çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bu yıl yaza kadar üniversiteler ve okulların açılabileceğini söylemek için henüz erken. Bu kararı verebilmek için henüz vaktimiz var gibi görünüyor. Mayıs ayının ortalarına doğru salgın eğrisinin durumu belli olduktan sonra, ülkemizdeki vaka sayıları belli olduktan sonra ve toplumdaki oluşan bağışıklığın derecesi de belli olacak diye bekliyoruz. Buna yönelik araştırmalar da devam ediyor. Ondan sonra en sağlıklı karar verilebilir. Virüste mutasyon dediğimiz bir değişiklik olmazsa ya da Türkiye’de bulaşma hızında bir değişiklik olmazsa sanki haziran ayında en azından son sınıflar açılabilir yada üst sınıflar açılıp hızlandırılmış bir şekilde eğitim yılı tamamlanabilir. Ama bunu söylemek, bu kararı almak için henüz erken görünüyor. Bütün sınıflar açılmayabilir. 7’nci ve 8’inci sınıflar açılıp 5 ve 6’ıncı sınıf öğrencilerinin dershaneliklerini kullanabilir. Bu tür önlemlerin alınması gerekebilir. Bu konuda halk sağlığı uzmanlarının dediği olmalı. Bir hastalığın bir toplumda bulaşmasının engellenmesi apayrı bir şey. Çünkü bireyleri değil tüm toplumu düşünmeyi gerektirir. Bu konuda fikir sahibi eğitim sahibi olan kişiler halk sağlığı uzmanları ve halk sağlığı doktorlarıdır. Türkiye’nin de bu konuda çok büyük bir birikimi var. Çok halk sağlığı uzmanımız var. Türkiye’de çok ciddi bir ekol var.”
Dikkat edilecek olursa her şey çok açık ve net görünüyor. Koronavirüsn aşısı halen bulunamadı. Bilim insanları ikinci, hatta üçüncü salgından bile endişe ediyor. Bu nedenle virüs ile savaşta işin gevşetilmemesi gerektiği görüşünde aynı noktada buluşuyorlar.
Görünen tablo şu:
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Virüs konusunun aşı bulununcaya kadar baş ağrıtacağı biliniyor. Önlemler de buna göre ortaya çıkacak.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz