Geçen hafta, 11 İran gambotu Basra Körfezi’nde ABD gemilerine tehlikeli bir şekilde yaklaştı.
Çarşamba günü, İran İslam Devrim Muhafızları Kolordusu ilk kez bir askeri uyduyu dünyadan 425 km.deki yörüngesine oturttu.
*
ABD, “Noor” adlı iki aşamalı uydunun “Ghased” adlı şimdiye kadar bilinmeyen bir sistemle uzaya konulmasını,
İran’ın nükleer silah taşıyabilen kıtalararası balistik füzeler geliştirmesine yardımcı olabileceğinden endişelendi.
*
Donanma’nın kendini savunma konusunda harekete geçme yetkisi olsa da,
Başkan Trump “ABD Deniz Kuvvetleri gemileri taciz edilirse, İran gemilerini vurun” talimatı verdi.
İran ” Zorbalık yapmak yerine, koronavirüs bulaşmış güçlerinin üyelerini kurtarmak için çaba göster” dedi.
*
İran’da koronavirüs salgınından 500 bin kadar insanın etkileneceği öngörülüyor.
Ancak İran’ın her zaman açık bir hedefi, bunun için bir stratejisi bulunuyor.
Ve İran askeri maceracılığına hız kesmeden devam ediyor.
Irak’taki ABD hedeflerine saldırılar planlıyor.
Yemen’de salgınla mücadele için ateşkes çağrılarına uymuyor ve Husileri silahlandırıyor.
*
ABD’nin yaptırımları ya da askeri varlığının artmasıyla ilgili ciddi potansiyeli vardır.
Yine de İran caymıyor, geri çekilmiyor.
Bu durum çeşitli nedenlere dayanıyor.
*
İran engellenmelere ve zayıflıklarına rağmen,
Rejimin etkili biçimde hayatta kalması ve bölgesel çıkarları için;
Nükleer gündemi tutuyor, bölgesel fırsatları kolluyor ve tehditlerini sürdürüyor.
*
Komşuları olan diğer oyunculara kıyasla bölgesel oyunun nasıl oynayacağını kesinlikle biliyor.
Hırsları gerçekleşene kadar beklemekte sabırlıdır, son derece kararlı ve pragmatiktir.
Stratejisini yeni zorluklara karşı ustaca uyarlayabiliyor.
*
ABD İran’ın vekil güçlerini geri itmek için hava savunmasını bölgeye taşımasına rağmen,
İran’ın, askeri strateji söz konusu olduğunda Irak’taki ABD hedeflerine yönelik planlı saldırıları,
Pervasız ideolojik fanatik olmaktan çok jeopolitik bağlamda güçlü anlayışını gösteriyor.
*
İran amacına ulaşmak için ne gerekiyorsa feda etmeye hazırdır.
Bu yüzden ABD, topraklarını doğrudan savunmadığı bir durumda;
İran’ın saldırganlığına güçlü bir tepki vermek,
Uzun süren asimetrik çatışmalarda dayanıklı kalmak,
En az Amerikan askeri kaybına bile tolerans eksikliği göstermek zorundadır.
Bu yüzden “Sonsuz savaş” propagandası yapıyor.
*
Sonsuz Savaş konseptiyle katılımını gerekli asgari askeri operasyonlarla sınırlandırıyor.
İran ise kendi nüfusunun gereksinimlerini kısıyor;
Hayatı gözden çıkarılmış çok sayıda Iraklı, Afgan ve Pakistanlı milislerinin desteğiyle savaşıyor…
*
İran, Kasım Süleymani gibi liderlerin hayatına mâlolsa da,
Saldırılarıyla ABD’yi bölgeden kovmaya olan bağlılığını gösteriyor.
ABD Irak’ta giderek istenmeyen bir konuma gelirken,
İran, Irak’ta ABD işgaline karşı savaşan Mehdi Ordusu lideri Muqtada Sadr’ı silahlandırıyor.
İlerlemek için koronavirüs salgını tehditini dahi kullanıyor.
*
ABD’nin Suriye’den Irak’a taşıdığı birliklerin çekilmesi olası olmasa da,
Muhtemelen öngörülebilir bir gelecekte savunmada kalacaktır.
İran’ın da ihtiyacı olan tek şey budur.
*
İran, ABD’nin seçim yılında ve özellikle bir salgının ortasında;
Yurtdışına artan bağlılığına sekte vuracak şiddet göstermeye istekli değildir.
Zaten koronavirus, ABD donanmasını zorluyor.
Irak ve Suriye’deki çok sayıda vekil milisleri yürüyen bir biyolojik tehlike olarak görev yapıyor!
İran ABD’nin sınırlı misilleme hava saldırılarına, şiddetli provokasyonlara yanıt olarak koronavirüs silahını kullanıyor…
*
Üstelik İran, amaçları doğrultusunda ilerlemek için ihtiyacı olduğu nakit akışını almaya devam ediyor.
Bu nakit; rejimin reddi ya da ülkenin kötü tıbbi bakımı sayesinde İranlı yetkililerin virüse yakalanmasıyla hiçbir şekilde engellenmiyor.
Avrupa’nın insani yardım sağlama istekliliği:
Avrupalı, Çinli ve Ruslarla işlerini sürdürmek:
ABD tarafından sağlanan sivil nükleer feragatler:
Çeşitli ülkelerin yaptırımları atlatma konusundaki kabulü:
ABD’nin bu yaptırımları kaldırma konusundaki isteksizliğinin getirdiği ekonomik baskıyı dengeliyor.
Ayrıca yasadışı yatırımlara, uyuşturucu kaçakçılığına ve organize suç programlarına dayanan,
İran gölge ekonomisi, istikrarlı bir gelir kaynağı olmaya devam ediyor….
*
İran, devrimini ihraç etmek,
Levant’ın ötesinde varlığını Akdeniz’e taşımak konusunda net bir hedef ve strateji avantajına sahiptir.
ABD, İran’ın nüfuzunu geri almakla ilgilendiğini iddia ederken, bunun ne anlama geldiğine dair hiçbir görüş ortaya koymuyor.
*
Rejimi içeriden devirecek bir iç darbe olasılığı yok gibi görünüyor.
İran ideolojisini ve sosyal yardımı geri almak için,
Diğer büyük bölgesel aktörlerle yakın işbirliği, ideolojik katılım ve finansal, istihbarat ve teknolojik kaynaklar gerekiyor.
Ama ABD şu anda böyle bir projeye yatırım yapmaya istekli görünmüyor.
*
Karşılaştığı birçok zorluğa rağmen,
İran devrimi ve rejimi, tüm muhalefet hareketlerini başarıyla etkisizleştiriyor.
Ayaklanmalara Ayetullah Humeyni’nin kurduğu gönüllü milis teşkilatı Besiç,
Ya da devlet idaresinde merkezi bir rol üstlenen İran İslam Devrimi Muhafızları Kolordusu karşı koyuyor.
Bu iki güç engellere rağmen çok zorlu, disiplinli, agresif ve silahlıdır; bir makine gibi işliyor.
*
Bu noktada İran, ABD’nin iç bölünmelerini,
Herhangi bir dış politika stratejisini şekillendirmedeki tutarsızlıklarını da kendi lehine kullanıyor.
ABD’nin kendi güvenlik açıkları hakkında açıkladığı bilgilerden yararlanıyor.
*
Bu faktörlerin birleşimi, Washington’dan çıkan görünüşte zorlu retoriklere rağmen,
İran’ın sert tavrını göstermekten kaçınmadığını gösteriyor.
ABD’nin herhangi bir planı yokken İran stratejisi kazanıyor.
25. 4. 2020
Yazıları posta kutunda oku