23 Nisan 1920 Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilan ettiği tarihtir. Atatürk 23 Nisan’ı bayram olarak kutlanmasına karar vermiş, 23 Nisan 1929’da bayramı çocuklara armağan etmiş, ilk defa Çocuk Bayramı olarak kutlanmıştır. Bayram, 1979 yılında 6 ülkenin katılmasıyla uluslararası boyuta taşınmıştır. Türkiye, daha sonra her yıl ortalama 40 civarında ülkeden gelen misafirlerle “çocuk bayramını” dünya ile paylaşan ilk ve tek ülkedir.
Büyük önder Atatürk’ün düşüncesinde çocuklar, milletin geleceğidir. Türk Devleti’nin devamını emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin bu bilinçle yetişmesi için 23 Nisanlar önemlidir. Çünkü;
- Meclis Hükümeti kurulmuş, hükümet başkanı aynı zamanda meclis başkanı olmuştur.
- Kuvvetler birliği ilkesi (yasama, yürütme, yargı gücü meclisindi) benimsenmiştir.
- “Milli egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” kararıyla saltanat sistemi kaldırılmıştır.
- TBMM’nin üstünde bir güç yoktur denerek İstanbul Hükümeti yok sayılmıştır.
- Ulusal bağımsızlık ve ulusal egemenlik ilkesi benimsenmiştir ancak dönemin koşulları gereği açıklamamıştır.
- Ulusal birliğin bozulmaması için saltanat ve hilafet makamlarına dokunulmamıştır.
- Anayasal bir temel üzerine kurulmamış, 1921 Anayasasının ilanı ile hukuki geçerlilik kazanmıştır.
İşgal edilen bölgelerden seçilen milletvekilleri ile M. Kemal’e karşı olan İstanbul’dan gelen milletvekillerinin katılımıyla TBMM açılmıştır. TBMM’nin aldığı ilk kararlar çok önemlidir. Bunlar; egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, TBMM’nin üstünde hiçbir güç yoktur, hükümet kurmak gereklidir, geçici olarak bir hükümet başkanı veya padişah vekili atamak doğru değildir, TBMM yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır, Meclis’ten seçilecek bir heyet hükümet işlerine bakar, Meclis’in başkanı bu heyetin de başkanıdır, padişah ve halife, baskıdan kurtulduğu zaman meclisin düzenleyeceği yasaya uygun olarak durumunu alır.
Meclis üyeleri arasında siyasi görüş ayrılıkları olsa da öncelikli hedef vatanın kurtarılmasıdır, bu konuda birlik sağlanmıştır. Mustafa Kemal’in ilk gün başkan seçilmesinin, ulusun kurtulması için gerekli yasaların çıkarılmasında büyük etkisi olmuştur. Türkiye adını kullanan ilk meclistir. Azınlık milletvekilleri bulunmadığından Ulusal Meclis’tir. Birinci TBMM 1 Nisan 1923’e kadar görev yapmıştır.
TBMM’nin açılmasıyla Temsil Heyeti’nin görevi sona ermiştir. İlk ulusal egemenliği gerçekleştiren TBMM, 20 Ocak 1921 tarihine kadar ülkeyi fiili anayasalı bir düzen içinde yönetmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın zor koşulları altında yıpranan Birinci TBMM, 1 Nisan 1923’te meclis üyelerinin yeniden belirlenmesi için seçim kararı almış, 11 Ağustos 1923 tarihinde de ikinci dönem TBMM açılmıştır.
23 Nisan 1920 tarihinden önce önemli iki gelişme olmuştur. Çünkü, hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. 10 Nisan 1920: Saray, Kuvayı Milliyetçilerin katli vaciptir açıklamasında bulunmuştur. 18 Nisan 1920, Saray, Kuvayı Milliye’ye karşı Kuvayı İnzibatiye’yi kurmuştur. 24 Mayıs 1920 tarihinde de Vahdettin, Atatürk ve arkadaşlarının idam kararını onaylamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 6’ncı maddesinde belirtilen “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir” hükmünün özünü oluşturan “Hakimiyet Milletindir” yazılı metin 30 Kasım 1925’te Büyük Millet Meclisi kürsüsünün arkasına Arap alfabesinin Osmanlı Türkçesine uyarlanmış şekliyle asılmıştır. Harf ve Dil devrimleri sonrası Latin harfleriyle “Egemenlik Ulusundur” şeklinde yer alan Atatürk’ün sözü günümüzde “Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir” şeklinde değiştirilerek TBMM’de asılıdır.
Egemenlik, bir topluluğun, bir devletin ülke üzerinde sahip olduğu tüm yetkilerdir, hür olmak, yetki sahibi olmak, hakimiyet anlamlarına gelir. Bir milletin tam anlamıyla özgür ve bağımsız olabilmesi için ulusal egemenliğe sahip olması gerekir.
Toplumda hiçbir kimse, hiçbir zümre, hiçbir sınıf ya da grup, doğrudan üstün emretme gücüne sahip olamaz. Toplumda üstün emretme gücünün tek kaynağı ve tek sahibi milletin kendisidir.
Millet iradesi, kişilerin iradelerinin bir araya gelmesinden ve kaynaşmasından oluşmaktadır. Milli egemenlik, milletin bölünmez iradesini temsil eder. M. Kemal Atatürk “kayıtsız şartsız” ifadesiyle ne kastedildiğini, “Kayıtsız, şartsız tabiriyle belirtilen egemenliği, milletin üzerinde tutmak demek bu egemenliğin bir zerresini, sıfatı, ismi ne olursa olsun, hiçbir makama vermemek, verdirmemek demektir” şeklinde açıklamıştır.
Atatürk’ün “Kuvvet birdir ve o milletindir” ve “Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Milli Egemenlik” görüşüne acaba günümüzde ne kadar uyulmaktadır? Atatürk diyor ki: “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.”
Türkiye önümüzdeki yüzyılda da Avrupa Birliği üyesi olamazsa, “Hakimiyet bilâ kayd-u şart Milletindir” diyerek 23 Nisanları kutlamaya devam edeceğiz. Çünkü AB üyesi ülkelerde egemenlik kayıtsız şartsız milletin değildir. Ulus devletlere has bir takım hükümranlık hakları Avrupa Birliği kurumlarına devredilmektedir. Yarım yüzyıldan fazla AB kapısından içeri girmek için bekleyen Türkiye bir yarım yüzyıl daha beklerse, her 23 Nisanı hep birlikte kutlayacağız.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünya çocuklarına armağan edilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun.
Bir yanıt yazın