Dünyamız yeni bir döneme girdi.
Koronavirüs denilen bir bulaşıcı hastalık, hemen hemen tüm ülkeleri teslim aldı.
Türkiye de bu ülkeler arasında…
Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs, Antarktika hariç tüm kıtalara yayıldı.
Oraya ABD tarafından yerleştirildiğini ileri sürenler de var.
Bu kara bela, ne kral tanıyor ne kraliçe, ne sultan tanıyor ne prens, ne cumhurbaşkanı tanıyor, ne başbakan, ne patron tanıyor, ne işçi…
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 11 Şubat’ta koronavirüs kaynaklı hastalığa Covid-19 adını verdi.
İlk kez Aralık ayında görüldü.
Türkiye’de ise ilk koronavirüs vakası 11 Mart’ta tespit edildi.
Ve hastalık, “Ülkenize bağıra bağıra geliyorum” dediği halde önlem alınmadı. Oysa virüs 4 ay önce dolaşmaya başlamıştı bile.
Daha erken önlem alınsaydı bugünkü vakaların belki de yarısı bile ortaya çıkmayacaktı.
Önlem almak şöyle dursun, sanki yayılmasını teşvik eder gibi, umreye adam gönderdiler. Mart ayı içinde 21 bin umreci geri döndü. Evlerinde kalmaları, sokağa çıkmamaları önerildi sadece.
Gelenlerin çok az bir bölümünü karantinaya aldılar.
“Ziyaret etmeyin” denildiği halde, AKP teşkilatları, evde kalanları eksiksiz ziyaret ettiler. Hastalığın yayılmasını hızlandırdılar.
Bunun yanında, binlerce İranlı mülteciye sınırlarımızdan ülkemize geçme izni verildi. (Ne idi amaçları bilen yok.) Daha önce de kentlerimize milyonlarca Suriyeli yerleştirdiler. Milyonlarca dolar harcandı onlara.
Halkın mutluluğundan, aşından – ekmeğinden, rızkından çalıp, mültecilere yedirdiler…
İleride tarih yazacaktır. Şu anda insanların yeryüzünde yaşadığı cehennemi ileride tarih anlatacaktır.
Kapitalistlerin, emperyalistlerin, faşistlerin, diktatörlerin, dincilerin insanlığa ve doğaya verdiği zararları, bunun sonucunda çıkan felaketleri bir bir sıralayacaktır.
Koronavirüsün başlangıç noktası, dünyamız ve ülkemiz için çok önemli bir tarih, bir dönüm noktası olacaktır.
Milattan önce, milattan sonra (M.Ö. – M.S.) der gibi, Koronavirüsten önce Koronavirüsten sonra diye tarih ikiye bölünecektir.
Koronavirüsten sonra çekilen sıkıntılar, ölümler, yitirilen canlar, zayiatlar bir bir araştırılıp, incelenecektir.
Ama milletler, ülkeler, devletler sadece bununla kalmayacak daha başka değişimlerle de karşılaşacaklardır.
Koronavirüsten Sonra (K.S.) daha başka değişimler de geçireceklerdir.
Yeri gelmişken şunu da hemen vurgulayalım:
Bu koronavirüs belasından sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır…
Sömüren – sömürülen ülkeler, az gelişmiş – çok gelişmiş – ülkeler, kapitalist – emperyalist, şeriatçı devletler bu hastalıktan etkilenecek, bazı değerler, kurallar, yasalar yavaş yavaş, azar azar yok olup gidecektir.
Koronavirüsten sonra ortalıktan kaybolan, toz olan, kayıplara karışan şeyhler, şıhlar, mollalar, tarikatlar, tekkeler, cinci hocalar, üfürükçüler toplumda değer yitireceklerdir.
Aslında güçsüz oldukları, olaylara ve olgulara yabancı kaldıkları, sorunlara çözüm getiremedikleri gerçeği ortaya çıkacaktır.
Çünkü azgın virüs karşısında Cuma namazları, umreler yasaklanmış, elleri böğründe kalmış, acizlik içinde seyretmişlerdi.
Onların duaları, nefesleri koronavirüsü alt etmeye yetmemişti…
Şimdi onlar bilimden, tıptan, doktorlardan medet uman, mucize bekleyen sıradan insanlar konuma düşmüştüler. Korku belasına kapıldılar.
Bu gelişim karşısında artık dinle devlet işleri birbirinden ayrılacak; dinciler, politikanın yakasını bırakmak zorunda kalacaklardır.
Din gerçek yerine, yani vicdanlara, yüreklere yerleşecektir.
Mollalar, insanlarla tanrı arasında din ticareti yapma işine son vereceklerdir.
Bunun sonucunda şeyhler, şıhlar yığınları eskisi gibi yönlendiremeyeceklerdir.
Din sömürüsü yaparak geçim sağlama, servet üstüne servet edinme, önemli politik makamlara gelme dönemi sona erecektir…
Halk iyi ile kötüyü yaşayarak öğrenecek, hırsızlıklar, yolsuzluklar ortaya çıkacaktır…
Bir yanıt yazın