Necdet Buluz
ÇİN ‘den dünyaya yayılan koronavirüs belasının dünya piyasalarını vurduğunu daha önceki yazılarımızda belirtmiştik. Bundan, hiç kuşkusuz Türkiye de derinden etkileniyor.
Ekonomik sıkıntıların ilerleyen zaman diliminde daha net görülmeye başlanacağı açıklanırken, Türkiye’de 1 milyona yakın bir işsizler ordusunun daha oluşacağı da söyleniyor. Her ne kadar karamsar olmasak bile şimdiden kapanan işyerlerinden ayrılanların sayısının yüzbinleri bulduğuna dikkat çekiliyor.
Virüs nedeni ile hemen her sektör çöküntü yaşamaya başladı, ancak turizm ve havayolu sektörünün çok daha büyük zararlara uğramakta olduğu da bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
Bizi yönetenler art arda alınan kararlarla ekonomideki ve buna bağlığı işsizlikteki olumsuzlukları kapatmaya çalışıyor. Alınan kararların çoğunun olumlu yönde olduğunu görmekteyiz.
İşin özü şu:
Yaşanan kargaşadan önümüzü göremiyoruz. Virüsün yenilmesi sonrası ortaya nasıl bir tablo çıkacak? Bunun ekonomileri nasıl etkileyeceği ne kadar işsizin ortaya çıkacağını şu anda hiç kimse bilmiyor ve tahmin yapmaktan da kaçınıyor. Dünyanın en büyük ekonomilerinin önümüzdeki aylarda resesyona girebileceğinin de altı kalınca çiziliyor.
Bir işin bir başka yönüne de bakalım:
Coranavirüs dünya ekonomilerin etkileyecek ama en fazla etkilenen ülkelerin kalkınmakta olan ülkeler olduğu söyleniyor. Ekonomileri sağlam olmayan ve borç içinde olan ülkeler bundan fazlası ile etkilenebilir. Uzmanlarca yapılan açıklamalarda da buna değiniliyor.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) dünyanın koronavirüs salgınını ekonomik olarak atlatmasının yıllar süreceği uyarısında bulundu.
OECD Genel Sekreteri Angel Gurria, koronavirüs salgınının yarattığı ekonomik şokun şimdiden 2008’de yaşanan finansal krizden daha büyük bir hale geldiğini belirterek dünyanın en büyük ekonomilerinin önümüzdeki aylarda resesyona girebileceğini söyledi.
Gurria, ülkelerin hızla toparlanacağına inanmanın bir hayal olduğunu, koronavirüs salgınının küresel büyüme hızını yarı yarıya azaltıp yüzde 1,5’e düşürebileceğini, hatta bu tahminlerin bile “fazla iyimser” göründüğünü belirtti.
Salgının neden olacağı işsizlik oranı ve iflasların boyutunun hâlâ bilinmediğine dikkat çeken Gurria, ülkelerin salgının ekonomik sonuçlarıyla önümüzdeki yıllar boyunca uğraşmak zorunda kalabileceklerini aktardı. OECD, hükümetlere koronavirüs testlerini ve tedavilerini hızlandırmak için gerekli maddi şartları oluşturmaları çağrısı da yaptı.
Gurria’ya göre koronavirüsün yarattığı ekonomik belirsizlik, ekonomilerin 11 Eylül saldırıları ya da 2008 finansal krizinden daha büyük bir şok yaşamalarına yol açtı. OECD Genel Sekreteri Gurria, bunun en büyük sebeplerinden birinin bu süreç sonunda kaç kişinin işsiz kalacağının ve ortaya çıkacak işsizlik ile nasıl başa çıkılacağının bilinmemesi olduğunu aktardı.
Hükümetlerin borçlanma kurallarını çöpe atıp krizle başa çıkmak için ellerindeki her şeyi kullanması gerektiğini söyleyen Gurria, büyük bütçe açıklarının hâlihazırda borçlu ülkelerin sırtında yıllar sürecek bir kambura dönüşebileceğini aktardı.
Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin oluşturduğu G20 grubu ülkeleri, toparlanmanın V şeklinde olacağına inanıyor.
Hızlı bir şekilde ekonomik aktivitede düşüş ardından da hızlı bir yükseliş bekliyorlar. Ancak Gurria, bu görüşe karşı çıkıyor; U şeklinde bir dibin yaşanacağı ve toparlanışın uzun süreceği bir süreç bekliyor; bugün alınacak kararlarla L şeklinde bir krizin önüne geçilebileceğini ifade ediyor.
OECD’nin krizle mücadele için hükümetlere yaptığı öneriler şu şekilde: Bedava virüs testi, doktorlar ve hemşireler için daha iyi bir ekipman, serbest çalışanlar ve diğer çalışanlara nakit transferi, şirketler için vergi ödemelerine ara verilmesi.
Özetleyelim:
Dünya ülkeleri yaşanabilecek ekonomik krizleri düşünüyor ama, insan sağlığının ve insanı yaşatabilmenin her şeyin önünde olduğu gerçeğini de görüyor. Coronavirüsle mücadelede paranın hiçbir şey ifade etmediği de ortaya çıktı.
Uzun yıllara yayılmış olsa bile ekonomilerde düzelme olabilir. Ancak, insan sağlığı ve insanı yaşatabilme başarısı hiçbir ölçü ile tartılamaz. Bugün, Türkiye dahil tüm dünya ülkeleri bunun mücadelesini veriyor.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın