Çin Dışişleri Bakanlığı, ‘Çin Virüsü’ tabirinin ırkçı kötü bir damgalama olduğunu,
COVID-19 salgınıyla küresel mücadeleye sekte vurduğunu açıkladı.
*
Ayrıca ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi Direktörü R. Redfield’in görüntülerine yer verilen bir video paylaştı.
Redfield’in daha önce gripten ölen bazı ABD vatandaşlarında COVID-19 saptandığı sözlerini aktardı
COVID-19’u, salgının patlak verdiği Wuhan kentine ABD ordusunun getirdiğini iddia etti.
‘ABD, bize bir açıklama borçludur’ dedi…
*
Çin ve ABD arasında ‘virüsün kaynağı’ tartışmaları zaten mevcut gerginliği zirveye çıkardı…
*
ABD’ye göre;
COVID-19 virüsü Aralık’tan Ocak ortasına kadar Wuhan’da kuluçka dönemindeydi.
Çin hükümeti salgınla ilgili kasıtlı yanlış beyanlarda bulunuyor, halkına olmayan güvenceler veriyordu.
Aralık ortasında, Wuhan’da egzotik ve vahşi hayvan türlerini içeren Huanan Deniz Ürünleri Toptancı Pazarı çalışanları ve müşterilerinde grip benzeri bir salgın izlendi.
26 Aralık’ta, Çin medyasında bir laboratuvar teknisyeninin bir gözlem raporu yayınlandı.
Hastalığa, SARS veya Şiddetli Akut Solunum Sendromu’na yüzde 87 benzer yeni bir koronavirüs neden oluyordu…
*
Huanan Deniz Ürünleri Toptancı Pazarı kapatılmıştı ama yaban hayatı ve ticareti için başka adımlar atılmamıştı.
22 Ocak’a kadar virüs 17 kişiyi öldürdü, 570’den fazla kişiyi enfekte etti.
Ama Çin hükümeti koronavirüse dair bilgilere sansür koyuyordu…
*
Wuhan Merkez Hastanesi göz doktoru Li Wenliang, 30 Aralık’ta bir çevrimiçi sohbet odasında uyardı.
O gece Wuhan halk sağlığı otoriteleri Li’den ‘belirsiz bir nedenle zatürre’nin ortaya çıkması hakkında bilgi istediler.
Ancak hükümet Li’nin SARS veya yeni bir koronavirüsle ilgili açıklamalarını sansürledi.
Li ve virüsün ortaya çıkışını açıklamaya çalışan başka tıp uzmanları da rejim tarafından bastırıldı ya da hapse atıldı.
Bir halk kahramanı haline gelen Li, COVID-19 hastalığından öldü.
*
31 Ocak’ta Wuhan Belediye Sağlık Komisyonu ‘önlenebilir ve kontrol edilebilir’ mevsimsel bir grip olarak tanımladığı hastalığın,
İnsandan insana bulaşmadığını bildirdi!
1 Şubat’ta New York Times , ‘Çin hükümeti virüsün inatçı bir tutum kazanmasına izin veriyor’ diye yazdı..
*
Çin, bu sürede yeni koronavirüs hakkında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile hızlı bir şekilde bilgi paylaşmadı .
Mesela 1.700 sağlık çalışanının enfekte olduğunu açıklamasından önce krizin yaklaşık iki ayında 14 Şubat’a kadar bekledi.
Sağlık çalışanlarının savunmasızlığına ilişkin bu tür bilgiler, bulaşma şartlarını anlamak ve virüsü engelleme stratejileri geliştirmek için gerekliydi…
*
WHO Çin yetkililerini uyardı.
Çin’in açık ve şeffaf bilgi vermemesi ahlaki bir çöküşten daha fazlası olarak kabul edildi.
Çin’in uluslararası hukuk kapsamında diğer ülkelere borçlu olduğu,
Bu durumda yaklaşık 150 ülkenin bir çözüm aramasının yasal bir yükümlülük olduğuna işaret edildi.
*
Çin’e göre;
Mart başında, ABD’de sadece birkaç COVID-19 vakası rapor edilmişti.
‘Eğer büyük ölçekli bir koronavirüs salgını varsa ne olacaktı ‘ sorusu yanıtsızdı…
ABD hükümeti şimdi bile gerçekten etkili önlemler almıyordu.
*
Çünkü ABD yönetiminin politikaları, insanların hayatından daha fazla ekonomiye odaklıdır.
Halbuki enfekte vakalar ve ölüm sayısı artmaya devam ederse, hükümetin ne kadar para harcadığı önemli olmayacak,
Yatırımcıların ABD borsasına olan güveni geri dönmeyecektir!
*
Bu noktada Beyaz Saray yönetiminin başarısızlıklarının nedenlerine bakmak gerekiyor.
16 Mart’tan bu yana, Trump ve bazı ABD hükümet yetkilileri ‘Çin virüsü’ tabiri kullanıyor.
Virüsün kökeni doğrulanmamıştır ama ırkçı bu söylem, COVİD-19 küresel salgını ile yapılan mücadelede küresel direnişi engelliyor…
Trump bu terimi, insanların ekonomik gerilime karşı öfkesini, salgının yol açtığı rahatsızlığa yönlendirmek için kullanıyor.
Amerikalılara gerekli önleme ve kontrol önlemlerini alma konusunda fikir vermek yerine Çin’e nefret uyandırma çabasında oluyor..
Halbuki Amerikalıların Çin tarafından sunulan etkili dersleri öğreniyor olmaları gerekiyor…
*
Diğer taraftan ABD ana akım medyası da kasıtlı olarak halkı yanlış yönlendiriyor.
Çin’in salgını kasıtlı olarak örtbas ettiğini, böylece ABD’de ki salgına neden olduğu iddia ediliyor.
Halbuki Çin hükümeti 3 Ocak’ta WHO ve ABD Sağlık Bakanlığı’na yeni koronavirüs hakkında bilgi vermiş,
Salgının ilerlemesi düzenli olarak açıklanmaya başlamıştır…
*
Nitekim ABD, diplomatik personelini Wuhan’dan çeken ve Çin’den gelen yolculara yasak uygulayan ilk ülkedir..
ABD’deki salgının genişliğini gizleyen Başkan Trump ve bazı senatörler,.
Çin’in COVID-19′ la ilgili gerçek tehlikeler hakkında bilgilendirilmesinden sonra bile hastalığın mevsimsel bir grip benzeri olduğunu,
Koronavirüsün yayılmasının “kontrol altında” olduğunu iddia etmişlerdi.
Ocak başında dört ABD senatörünün hisse senetlerini sattığı ve Amerikan halkını salgın hakkında yanlış bilgilendirdiği tespit edildi!
*
Şimdi yeni bir senaryo gelişiyor.
Çin, 18 yıl önce SARS krizini kötüleştiren bilgi engellemesini tekrarlamakla,
Dürüst davranmamak ve yasal yükümlülüklere uymamakla,
Sonuçta dünyada binlerce insanın gereksiz ölümünden sorumlu tutuluyor!
*
Çin, yasal bağlayıcı olan 2005 Uluslararası Sağlık Tüzüğüne taraf 194 ülkeden biridir.
Uluslararası Sağlık Düzenlemeleri, 1969’da altı bulaşıcı hastalığı kontrol etmek için Dünya Sağlık Asamblesi tarafından kabul edildi.
Kolera: Veba : Sarı Humma: Çiçek Hastalığı: Tekrarlayan Ateş : Tifüs.
2005’te SARS ve yeni bir alt tipin neden olduğu grip vakaları da tüzüğe eklendi.
*
Bu noktada Çin, uluslararası sonuçları olan potansiyel bir halk sağlığı acil durumu ile ilgili,
Neyin oluşabileceği hakkında hızlı bir şekilde bilgi toplama ve ortak bir anlayışa katkıda bulunma görevine sahiptir.
Bu yüzden Uluslararası Sağlık Tüzüğü’nün 6. maddesine göre,
Salgını önleme çabalarını canlandırmak için WHO’ ya potansiyel halk sağlığı acil durumları hakkında;
Hızla, zamanında, doğru ve yeterince ayrıntılı bilgi vermesini gerekiyordu.
*
Nitekim WHO, Tüzüğün 10.maddesi gereğince patojenik mikroorganizmalarla ilgili olarak devletlerden doğrulama talep etme yetkisini kullandı.
Ancak devletler 24 saat içinde şeffaf bilgi vermeleri ve sunulan risklerin ortak değerlendirmelerine katılmaları gerekirken,
Çin, Ocak sonuna kadar açıklama yapmadı.
WHO’dan gelen tekrarlanan salgın soruşturma yardımı tekliflerini reddetti.
*
Şimdi Çin, Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun 2001 Uluslararası Yanlış Eylemlere İlişkin Devletlerin Sorumluluğu uyarınca davranışlarından sorumlu tutuluyor.
Uluslararası Sağlık Tüzüğü uyarınca WHO ile süratle ve şeffaf bir şekilde bilgi paylaşmaması,yükümlülüklerinin ihlali olarak değerlendiriliyor
*
Dünya, Çin’in yasal görevlerini ihlal etmesinin maliyetlerini çekmeye devam ederken,
Zarar gören devletlerin bir bütün haline getirilip getirilemeyeceği üzerinde düşünceler geliştiriliyor…
Uluslararası yanlış bir fiilin hukuki sonuçları Birleşmiş Milletler Şartı’nın prosedürlerine tabidir.
Ancak bu noktada devlet egemenliği ilkesi, bir devletin rızası olmadan uluslararası bir mahkemeye zorlanamayacağı anlamına geliyor.
*
Bu durumda Devletlerin Sorumluluk Yasası;
COVID 19 salgınından zarar gören ülkelerin,
Çin’i borçlarını yerine getirmeye teşvik etmeleri için Çin’e borçlu oldukları yükümlülükleri askıya alarak yasal önlemler alabilirler…
*
Türkiye ise Aralık, Ocak ve Şubat’ta bir başka dünyada yaşıyor gibiydi.
Erdoğan sabahtan akşama kadar,
‘Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet şiarıyla Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Katar’da, Somali’de, Lübnan’da, Balkanlarda,
Ve daha pek çok yerde bayrağımızı gururla dalgalandıran güvenlik güçlerimize Mevla’dan başarılar diliyorum” diyor.
4 parmağını tembihleyici bir eda ile bilekten sallayarak “Bir gece ansızın geliriz” tehditinde bulunuyordu.
Sabaahhtan Akkkşamaa kadar…
24. 3. 2020
Yazıları posta kutunda oku