ALAİYE REDİF TABURU, KORONAVİRÜS VE YENİ ÇARLAR
Hüseyin MÜMTAZ
Konular baş döndürüyor.
Bir tarafta Koronavirüs; öbür tarafta Putin, Trump, Boris üçlüsü; diğer tarafta Ümit Özdağ’ın “Stratejik Göç Mühendisliği” teorisi.
Tam “Modern Çağ’ın Çarı” Putin’le başlamaya karar vermişken gündeme pat diye “86’ıncı Alay” düştü.
İstanbul Arkeoloji Müzeler Müdürlüğü tarafından Çatalca’da yapılması planlanan “Şehitlik Müzesi” proje kazılarında Balkan Savaşı’nda şehit edilen 86. Alay’ın askerlerine ait tam 30 askerin mezarına ulaşılmış. Elbiseleri ile gömülen şehitlerin üzerlerinden çıkan Osmanlı mühürlerinden 5’inin isimleri tespit edilmiş, Müdür Rahmi Asal, “İstanbul Arkeoloji Müzesinin bu ilk şehitlik kazısında savaş kıyafetleriyle, kuşaklarında yemek kaşıkları, keseleriyle gömülmüş şehitlerimizi bulduk” açıklamasını yapmış.
“1912’deki Balkan Savaşı’nda Osmanlı Devleti; ayaklanan Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ devletlerine karşı savaşa girdi. Düşman Çatalca’ya kadar ilerlerken, ülkenin her yerinden gelen askerler onları durdurmak için savaşmaya başladı. Bu grup içinde bulunan ve Alanya’dan yola çıkan askerlerimiz de günlerce yollarda yürüyüp cephedeki askerlere katıldı. 86. Alay’a bağlı Alanyalılardan oluşan Alaiye (Alanya) Redif Taburu düşmanı püskürtüp Dağyenice köyü civarında mevzilerde konuşlanarak dinlenmeye başladı. Mevzilere sızan Bulgar askerleri, Alaiye Taburu’na saldırarak bir gecede 657 askeri şehit etti. 1912 yılının 17 Kasım gecesi yaşanan bu acı olaydan sonra bu tepe ‘Alaiye Şehitliği’ olarak kayıtlara geçti”.[i]
Bir an için haritayı gözünüzün önüne getirin.
Sonra Alanya’dan, Çatalca’ya YÜRÜYÜN…
Yâni 108 yıl önce bu memlekette “Mehmetçik” şehit olmak için 1000 kilometre yol yürüyordu.
108 yıl önce de kara çadır is tutuyor, martin tüfek pas tutuyordu.
Yemen yolu çukurdu, karavana bakırdan idi.
Ve bu memlekette 86’ıncı Alay vardı…
Eskiden Alaylarımız vardı, onların Sancakları vardı.
Giresun 42 ve 47’inci Gönüllü Alayları [ii], Efsane 57’inci Alay[iii] vardı.
57’inci ALAY; KARABAĞ´DA, KARASU´DA, KERKÜK´TE, KIBRIS´TA idi. HER YERDE idi 57´İNCİ ALAY.
Ve 86’ıncı Alay, Çatalca’da idi.
Ve sayelerinde bugün biz Edirne’de, Kars’ta, Trabzon’da, Antalya’dayız…
Putin’e bir türlü dönemiyoruz.
Dünya nefesini tutmuş dünyaca meşhur Nobel tıp ödülü sahibi Biyokimya Profesörünün, virüsle ilgili olarak açıklayacağı asistanları tarafından servis edilen önlemleri beklerken Bahçeli devreye girerek bir anlamda rol çaldı.
Çanakkale Deniz Zaferi”nin 105’inci yıl dönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada “105 yıl önce düşmanı defettik, bugün de virüsü inşallah bertaraf edeceğiz” dedi.
Virüsü böylece hallettiğimize göre “Mahşerin üç atlısı”na geçebiliriz.
Putin’in günlük temaslarını kısıtlayan “Anayasa çalışmaları” dikkatimi çekmişti, çok geçmeden kokusu çıktı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2036 yılına kadar yeniden aday olabilmesini sağlayan anayasa değişikliği Duma’da kabul edildi. Rusya Anayasa Mahkemesi de Putin’in 2036 yılına kadar görevde kalmasının anayasal olarak bir sorun arz etmediği sonucunu çıkardı. Değişikliğin referandumda da kabul edilmesi halinde Putin üst üste 2036 yılına kadar görev yapabilecek.
En güzel manşeti de NTV attı; “Putin ‘Deli Petro’yu değil ama Stalin’i geçecek!”[iv]
2000 yılında devlet başkanı daha sonra başbakan seçilen Putin’in görev süresi 2024’te sona eriyordu. Düzenlemenin kabul edilmesi halinde 67 yaşındaki Putin, 83 yaşına kadar devlet başkanlığı koltuğunda oturabilecek. Böylece Sovyetler Birliği lideri Joseph Stalin’in 30 yıllık liderlik süresini geçmiş olacak. “Deli Petro” olarak bilinen Rus çarı Birinci Petro, Rus İmparatorluğunu 43 yıl yönetmişti.
Geçen hafta biz de “konuya” kıyısından, köşesinden Katerina’larla girmemiş miydik?
Dedesi Lenin’e, Lenin’in eşine ve Stalin’e aşçılık yapan eski KGB ajanı “Albay” Putin siyasi hayatı boyunca pek çok kez Sovyet dönemini öven konuşmalar yapmış, “Sovyetler Birliği’nin dağılması 20. yüzyılın en büyük trajedisidir” demiştir.
Putin, son Anayasa değişikliği ile komünist bir diktatör mü olmuştur?
(Parlamento)Duma, Anayasa Mahkemesi filan yok mudur Rusya’da?
Diğer “ikili” Trump’ın, Johnson’un da “dediği dedik”tir ama onlarda Senato, Temsilciler Meclisi; Lordlar yahut Avam Kamarası ve “Kraliçe” vardır.
Fakat ne olursa olsun “gidiş” yeniden modern çağın Faşizm-Komünizm mücadelesinedir.
Eskiler bilir, katiyyen “Amerikancı” olmamama rağmen o eski NATO-Varşova Paktı dönemini özlerim.
Dünya ikiye bölünmüştü, durduğumuz yeri, koordinatlarımızı, tarafımızı, “yerimizi” bilirdik.
Şimdi rüzgârın önünde savruluyoruz.
Komşularımız o zaman batıda ve kuzey doğuda Varşova Paktı idi; doğuda İran ve güneyde Suriye ve Irak idi.
Şimdi… Batıda AB, doğuda Ermenistan ve Gürcistan… Güneyde Amerika, Rusya ve İran’dan Akdeniz’e kadar kurulmaya çalışılan Kürt Devleti.
Eski “ahbaplardan” bir İran kalmış.
Etrafınıza bir bakın… FAŞİZM ile Komünizm’in tekrar kutuplaşmaya başladığını görmüyor musunuz?
“21. yüzyıl kendine özgü bir çağ dönümünün eşiğine bizi getirirken, solu da dünya çapında bir umut odağı olarak tekrar göreve çağırıyor; fakat dünya çapında solun yükselişine, sağ popülizmin, gericiliğin, ırkçılığın, göçmen ve yabancı düşmanlığının, faşizmin de tepkisellikle yükselişi eşlik ediyor”.[v]
Altan Öymen diyor ki; “Bunun önemi giderek daha da artıyor. Çünkü Türkiye demokrasiden o kadar uzaklaştı ki, şimdiki kuşaklar demokrasinin nasıl olduğunu unuttular”. [vi]
Virüs savaşı bile komünizm-faşizm savaşına döndü.
Cumhuriyet aşağıdaki haberi şu manşetle verdi;
“Kapitalizm Çatırdıyor”…”İspanya koronavirüsle mücadele kapsamında tüm özel hastaneleri kamulaştırdı”.[vii]
Anıl Çeçen’e kulak verelim mi?
“DEMOKRASİ GÖRÜNÜMÜNDE CUMHURİYET KARŞITLIĞI – Küreselleşme süreci içinde demokrasi adı altında, yıllarca açıktan cumhuriyet düşmanlığı diğer ulus devletler ile birlikte Türkiye’de gündeme getirilmiştir. Soğuk savaş döneminde batının önde gelen gelişmiş devletlerinde ekonomik kalkınmanın yüksek olması nedeniyle büyük ticari şirketler oluşurken, küresel şirketler ile ulus devletler karşı karşıya gelmişler ve bu durumda da ekonomi üzerinden devletler sıkıştırılmaya başlanmıştır”. [viii]
Virüsle mücadeleyi “Çözüm komünizm” diyerek Putin’e bırakanlar da vardır. Çünkü “Kapitalizmde ödemeler, kârlar, zenginlikler vardır; komünizmde öncelik ise sağlıklı toplumdur…” diyorlar.
Gulag takımadalarını bilmiyorlar mı, hiç mi okumadılar?
Neyse hısmıyla uğraşmayı, üstelik “tıp doktoru” dostum Nazım Hoca’ya havale diyorum.
İyi ki vardı 86’ıncı Alay… Ve 42 ve 47 ve 57’inci Alaylar.
Allah rahmet eylesin.
Sayelerinde nefes alabiliyoruz. 17 Mart 2020
[iii] https://www.turkishnews.com/tr/content/2017/02/17/cehennemden-onceki-son-koordinat-2-gerilir-zorlu-bir-yay-huseyin-mumtaz/
[iv] hthttp://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sol-basaramazsa-fasizm-kapida-1727158tps://www.ntv.com.tr/dunya/putin-deli-petroyu-degil-ama-stalini-gececek,OYI_CZwM4Um6-L9eKO-1QQ
Bir yanıt yazın