Demokrat Parti (DP), Adalet Partisi (AP), Anavatan Partisi (ANAP), Doğru Yol Partisi (DYP) nasıl gittiyse, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) de vakti saati geldiğinde gidecektir.
Çok bile kaldı iktidarda.
Durmadan satıp, savacaksın, tüm kamu mallarının, fabrikaların, ormanların altından girip, üstünden çıkacaksın; tek çivi çakmayacaksın, taş üstüne taş koymayacaksın, bir tek eserin olmayacak, ama 18 yıl iktidar olacaksın, saltanat süreceksin…
Üretimi durduracaksın. İşsizliği artıracaksın. İnsanlar yokluk – yoksulluk, açlık sınırının altında çile çekecekler, feryat edecekler; sen saraylarda, köşklerde, konaklarda, yalılarda bir elin yağda, bir elin balda yaşam süreceksin…
Bi taraftan da ülkenin onur duyduğu, gurur duyduğu ulusal değerlere, Atatürk’e, Türk’e, Türklüğe, laiklik kavramlarına karşı savaş açacaksın, dört bir yanımızı tarikatlarla, tekkelerle, yobazlarla dolduracaksın…
Taciz, tecavüz bir çığ gibi artacak…
Kadın cinayetleri her geçen yıl daha da çoğalacak. 2016’da 329; 2017’de 409; 2018’de 440 kadın cinayeti işlenmişken bu sayı 2019 yılında 474’e çıkacak…
Oysa bu rakam, AKP’nin iktidara geldiği 2003 yılında 83’tü. Artış yüzde 471.
Ve bütün bu gerçekler ortadayken hala ahkâm kesmeye devam edeceksin:
“Şimdiye dek gelen iktidarlar içerisinde ülkeyi en iyi yöneten biziz; bizden güçlü, bizden dirayetli, bizim gibi halkını çok seven bir iktidar daha bu ülkeye gelmedi…” diyeceksin.
Durmadan, kurusıkı atacaksın… Nerede bu yoğurdun bolluğu!
Aldatmaca, kandırmaca ancak bu kadar olur…
Ve en önemlisi bütün bunların yanında ülkemizi kamplara ayıracaksın. “AKP’den yana olanlar, AKP’den yana olmayanlar; iktidardan yana olanlar iktidardan yana olmayanlar” diyerek halk arasına nifak tohumları saçacaksın…
Kendilerinden yana olanları dost, yurtsever; kendilerinden yana olmayanları ise düşman, vatan haini ilan edeceksin…
Yani işin özeti; geçmişte ve günümüzde oyları, sözleri, eylemleri ile AKP’yi destekleyenler “Vatansever” oldular; onların düşüncelerine, yöntemlerine, uygulamalarına, gittikleri yola karşı çıkanlar ya terörist ya da FETÖCÜ ilan edildiler… Oysa FETÖCÜLÜĞÜ bu milletin başına bela edenler de yine kendileriydi…
Daha da kötüsü, onların tekerlerine taş koyanlar, kendilerini ya emniyette ya da savcının, hâkimin karşısında buldular…
Bu nedenle Cumhurbaşkanına, bakanlara, milletvekillerine hakaretten binlerce dava açıldı.
Bu sayı, Yedinci Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in döneminde 340, Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde 207, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel döneminde ise sadece 158’di.
Gerçekleri, doğruları yazan gazetecilere saldıran magandalar bir gün sonra serbest bırakılırken, karikatür ustalarını, yazarları içeri attılar.
Gazeteleri, televizyonları, medyayı egemenlikleri altına aldılar. Yargıyı iktidara bağımlı hale getirdiler. İktidarın dilinden konuşmayan gazete, TV hemen hemen kalmadı…
Kendilerini desteklemeyenleri, eleştirenleri, gerçekleri ortaya koyanları baskı ve korkutma yöntemiyle susturmaya çalıştılar.
Yurdumuzda bir korku imparatorluğu kurdular…
Bu korku imparatorluğunun baskısı gün geçtikçe artmakta, hala bir kısım halk olaylar karşısında görüşlerini, düşüncelerini söylemekten çekinmektedirler.
Düşüncelerini ve görüşlerini kendilerine saklamaktadırlar. Çünkü korku dağları beklemektedir…
Suriye topraklarında şehit olanlar hakkında görüş bildiremeyen daha milyonlarca vatandaş var.
Ama şu gerçeği de asla unutmayalım, bugüne değin hiçbir iktidar baskıyla, şiddetle, hakları ve özgürlükleri kısıtlayarak iktidarda kalmayı başaramadı.
Ne 12 Mart faşist yönetimi ne 12 Eylül Cuntası…
Tümü de tarihin çöplüğünde yerlerini aldılar…
AKP de aynı yolun yolcusudur…
Pili bitmek üzeredir…
Bir devir kapanıyor…
Vakti saati geldiğinde AKP’nin ömrü son bulacaktır.
Çünkü insanlarımız, halkımız gerçekleri, doğruları görmeye başlamıştır artık. Gelecek seçimlerde onun saltanatına son verecektir.
Muhalefet partileri, iktidara karşı etkili bir mücadele verse de vermese de, muhalefet görevini yerine getirse de getirmese de bilinçlenen, gerçekleri görmeye başlayan halk, etkin ve mücadeleci yeni bir muhalefet yaratarak yoluna devam edecektir.
Bu gidişin artık geriye dönüşü kalmamıştır…