ERDOĞAN MACERASININ ÖZETİ 

Başkan D. Trump, herhangi bir ülke veya bir ittifakın, ABD’nin önceliğine meydan okumasının önüne geçmek üzere,
Küresel liberal düzeni küresel enformasyonel düzene dönüştürüyor.

*
Yeni aşamayı kapitalist ekonomik ilişkilerin tüm boyutları;
Üretim, ticaret ve finans, artan bilişim ve iletişim olanakları sayesinde,
Ağlar içinde örgütlenmeler ve yönetişim karakterize ediyor.
Artık toplumsal yaşamı düzenleyen işlev, süreç ve yapılar hiyerarşik örgütlenmeden ağlar etrafında örgütlenmeye dönüşüyor.

*
ABD bu yeni düzende  Orta Doğu’da İsrail-Filistin arasında “Yüzyılın Barışı”nı amaçlıyor.
Başkan Trump bu plan doğrultusunda ABD liderliğinde müttefik ülkeler koalisyonu ile,
Rusya ile ortak menfaat alanları bulunması:
Birlikte çalışma kabiliyetini test etme alanı olarak Suriye’nin seçilmesi:
Dünyayı tehdit eden Cihad örgütlerinin birlikte yenilmesi,
Nihayet “Yüzyılın Barış Anlaşması”nın yapılmasını öngörüyor…

*
İşte Rusya!
Bir kazan-kazan senaryosuyla  Şam’ın Suriye’de egemenliğini sağlamayı,
Bununla birlikte bölgede güçlerini koruyan ABD ile Kürt çıkarlarını da esas alıyor.
Yani Suriye ile Suriye Demokratik Güçleri koalisyonunu desteklerken,
Kürtler üzerinden ABD ve müttefiklerinin uluslararası petrol şirketleriyle Suriye bütünlüğünde bir şirket devletini inşa etmeye çalışıyor…

*
Ne ki, Arap Baharı’nın ve Suriye İç Savaşı’nın ağır tahribatları,
Ardından Yüzyılın Barış planı, Orta Doğu’da stratejik değişimlere yol açmış bulunuyor.

*
İran ve Türkiye, “Yüzyılın Barış Planı”nın başlıca iki muhalifi olarak boy göstermitir..
Nitekim Orta Doğu;
Birincisi; Suudiler, Emiratiler ve Mısırlıların yönettiği Erdoğan ve Katar ile İran’ın etkisini azaltmayı hedefleyen bloğa,
İkincisi; Ortadoğu ve Basra Körfezi’nde İran etkisini genişletmeyi amaçlayan İran liderliğindeki bloğa,
Üçüncüsü; Müslüman Kardeşler İdeolojisine  bağlı grupları Türkiye ve Katar siyasi sistemlerine yerleştirmeyi amaçlayan bloğa bölünmüştür.

*
4 Mart’ta Başkan Yardımcısı Jared Kushner,  ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nde,
Trump yönetiminin Ortadoğu barış planı hakkında bilgi verdi.
İsrail-Filistin çatışmasının bölgede daha fazla radikalleşme için bir bahane olarak kullanıldığını,
Halbuki barış planının sadece İsrail-Filistin çatışmasını çözmek için değil,
Aynı zamanda İsrail ile Arap ve Müslüman dünyalarını bir araya getirmek için planlandığını söyledi…

*
Gerçekten artık Suriye savaşını bir insani müdahale olarak satma girişimlerinin sona erdiği:
Sıranın Suriye’deki savaşa siyasi çözüm bulunmasına geldiği:
İsrail’i kuşatan bu bölgede İran’ın  bütün ağırlıklarıyla  Suriye’den çekilmek zorunda kalacağı:
Müslüman Kardeşler ideolojisiyle Türkiye’nin  Sünni İslamcılık girişkenliğini Suriye ve Irak’tan başlayarak sonlandırması gerektiği:
Türkiye’nin yeniden ABD ve NATO ittifakının güvenilir bir ortağı olacağı yeni bir süreç başlamıştır.

*
Barış Planı, Orta Doğu’da stratejik değişime yol açmıştır.
Ancak Barış Planı’nın başlıca iki muhalifi İran ve Türkiye’nin; bölgesel hakimiyet arayışlarında yetersizlikleri de açıktır..
Nitekim paylaşım yapılmış, İran’ın üzerinde ABD ve İsrail baskısı, Türkiye üzerinde ABD ve AB baskısı kurulmuş bulunuyor..
İsrail, Barış Anlaşması özelinde onların yetersizliğinin ödüllerini topluyor…

*
İşte Suriye’deki son önemli cihadçı  kalesi İdlib için verilen mücadelede, Türkiye ve Rusya vekil güçleriyle  birbirleriyle savaşıyor.
Rusya’nın desteklediği Suriye ile Türkiye ve ÖSO,  İdlib’te  çatışıyor.
Bu kadar da değil !
Türkiye ve Rusya, Suriye’den öte Libya’da hasım güçlerdir.

*
“Türkiye ve Rusya birbirleriyle savaşır mı” soruları arasında,
5 Mart’ta Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı V.Putin, Moskova’da  İdlib gerilimi özelinde Suriye’yi görüştüler.
Yeni bir ateşkes konusunda anlaştılar

*
1-  6 Mart 2020, 00.01’den itibaren İdlib de-eskalasyon bölgesindeki temas hattı boyunca tüm askeri faaliyetler durduruldu.
2-  7 gün içinde Türk ve Rus Savunma Bakanlıkları arasında güvenlik koridorunun işleyişine ilişkin spesifik parametreler üzerinde anlaşmaya varılacaktır
3-  Bu parametreler doğrultusunda M4 karayolunda kuzey ve güneyden 6 km derinlikte bir güvenlik koridoru kurulacaktır.
4-  Sarakib’in 2 km.batısında Trumba yerleşim yerinden Ain-Al-Hayr yerleşimine kadar  M4  karayolu boyunca ortak Türk-Rus devriyesi 15 Mart 2020’de başlayacaktır.

*
Ancak  mutabakat esasen Türkiye’de  herşeyin Erdoğan, Hulusi Akar ve Hakan Fidan tarafından planlandığı ve yönetildiğini gösterdi.
Soçi anlaşmasının sınırları dışında Suriye için savaşmaya karar verenler bu üçlüydü.
Türkiye’nin İdlib harekatında;  topçu ateşi, piyade hareketleri, dronların, roketlerin ve mültecilerin hareketini bunlar yönetti.
Bu üçü Temmuz 2016 darbesini de planlamış, Müslüman Kardeşler ideolojisini devlete rehber etmişti..

*
Defalarca ABD ve NATO’dan yardım istediler ve defalarca “Hayır” yanıtı aldılar.
Genel stratejilerinde zayıflıklarını gizlemek için mübalağayı ön plana aldılar.
Bir Rus askeri analisti, ” General Akar kendisini kontrol etmeli. Çünkü düşmanın kayıplarını şişirmek, eski videoları yeniden tedavüle sokmak;
Kurgu romanı yazmaya benzer. Halbuki bilgi savaşı farklı bir şeydir” dedi.

*
Mutabakat, bu üçlünün Rusya’nın dayanıklılığını test etme girişimine son verdi.
Türkiye’nin Suriye Arap Ordusuna saldırma, son aylarda özgürleştirdiği tüm alanları fethetme konusunu sonlandırdı.
Üçlünün sorunun çözümü için diplomatik yola yönelmesini sağladı.
Pek çok talebine rağmen bilhassa Erdoğan’ın verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmediğinde mutabakat oluştu.
Suriye hükümet güçleri son operasyonlarla İdlib’in neredeyse yarısını kontrolü altına aldı.
Türkiye’den gelen destek sayesinde bölgeyi yıllarca kontrol eden El Kaide bağlantılı cihatçılara çıkış yolu kalmadı.
Erdoğan’ın ateşkes anlaşmasını elinde tutan bu cihatçılarla nasıl başedeceği görülecektir!
Esad hükümetinin beklendiğinden çok daha kısa sürede egemenliğini Türkiye sınırındaki topraklarda yaymasına imkan oluştu.

*
Çağdaş bütün ülkeler, Erdoğan ve yardımcılarının  doğru olmayan bir şeye inandığında pekiştiler.
Türkiye’de artık farklı bir siyasi anlayışa doğru ilerlenecektir.
Putin  duruma sahip olduğu yönündeki güveni tazelemiştir.

6. 3. 2020

 

Başkan D. Trump, herhangi bir ülke veya bir ittifakın, ABD'nin önceliğine meydan okumasının önüne geçmek üzere,
Küresel liberal düzeni küresel enformasyonel düzene dönüştürüyor.</p>
<p>*
Yeni aşamayı kapitalist ekonomik ilişkilerin tüm boyutları;
Üretim, ticaret ve finans, artan bilişim ve iletişim olanakları sayesinde,
Ağlar içinde örgütlenmeler ve yönetişim karakterize ediyor.
Artık toplumsal yaşamı düzenleyen işlev, süreç ve yapılar hiyerarşik örgütlenmeden ağlar etrafında örgütlenmeye dönüşüyor.</p>
<p>*
ABD bu yeni düzende  Orta Doğu'da İsrail-Filistin arasında "Yüzyılın Barışı"nı amaçlıyor.
Başkan Trump bu plan doğrultusunda ABD liderliğinde müttefik ülkeler koalisyonu ile,
Rusya ile ortak menfaat alanları bulunması:
Birlikte çalışma kabiliyetini test etme alanı olarak Suriye'nin seçilmesi:
Dünyayı tehdit eden Cihad örgütlerinin birlikte yenilmesi,
Nihayet "Yüzyılın Barış Anlaşması"nın yapılmasını öngörüyor...</p>
<p>*
İşte Rusya!
Bir kazan-kazan senaryosuyla  Şam'ın Suriye'de egemenliğini sağlamayı,
Bununla birlikte bölgede güçlerini koruyan ABD ile Kürt çıkarlarını da esas alıyor.
Yani Suriye ile Suriye Demokratik Güçleri koalisyonunu desteklerken,
Kürtler üzerinden ABD ve müttefiklerinin uluslararası petrol şirketleriyle Suriye bütünlüğünde bir şirket devletini inşa etmeye çalışıyor...</p>
<p>*
Ne ki, Arap Baharı'nın ve Suriye İç Savaşı'nın ağır tahribatları,
Ardından Yüzyılın Barış planı, Orta Doğu'da stratejik değişimlere yol açmış bulunuyor.</p>
<p>*
İran ve Türkiye, "Yüzyılın Barış Planı"nın başlıca iki muhalifi olarak boy göstermitir..
Nitekim Orta Doğu;
Birincisi; Suudiler, Emiratiler ve Mısırlıların yönettiği Erdoğan ve Katar ile İran'ın etkisini azaltmayı hedefleyen bloğa,
İkincisi; Ortadoğu ve Basra Körfezi'nde İran etkisini genişletmeyi amaçlayan İran liderliğindeki bloğa,
Üçüncüsü; Müslüman Kardeşler İdeolojisine  bağlı grupları Türkiye ve Katar siyasi sistemlerine yerleştirmeyi amaçlayan bloğa bölünmüştür.</p>
<p>*
4 Mart'ta Başkan Yardımcısı Jared Kushner,  ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde,
Trump yönetiminin Ortadoğu barış planı hakkında bilgi verdi.
İsrail-Filistin çatışmasının bölgede daha fazla radikalleşme için bir bahane olarak kullanıldığını,
Halbuki barış planının sadece İsrail-Filistin çatışmasını çözmek için değil,
Aynı zamanda İsrail ile Arap ve Müslüman dünyalarını bir araya getirmek için planlandığını söyledi...</p>
<p>*
Gerçekten artık Suriye savaşını bir insani müdahale olarak satma girişimlerinin sona erdiği:
Sıranın Suriye'deki savaşa siyasi çözüm bulunmasına geldiği:
İsrail'i kuşatan bu bölgede İran'ın  bütün ağırlıklarıyla  Suriye'den çekilmek zorunda kalacağı:
Müslüman Kardeşler ideolojisiyle Türkiye'nin  Sünni İslamcılık girişkenliğini Suriye ve Irak'tan başlayarak sonlandırması gerektiği:
Türkiye'nin yeniden ABD ve NATO ittifakının güvenilir bir ortağı olacağı yeni bir süreç başlamıştır.</p>
<p>*
Barış Planı, Orta Doğu'da stratejik değişime yol açmıştır.
Ancak Barış Planı'nın başlıca iki muhalifi İran ve Türkiye'nin; bölgesel hakimiyet arayışlarında yetersizlikleri de açıktır..
Nitekim paylaşım yapılmış, İran'ın üzerinde ABD ve İsrail baskısı, Türkiye üzerinde ABD ve AB baskısı kurulmuş bulunuyor..
İsrail, Barış Anlaşması özelinde onların yetersizliğinin ödüllerini topluyor...</p>
<p>*
İşte Suriye'deki son önemli cihadçı  kalesi İdlib için verilen mücadelede, Türkiye ve Rusya vekil güçleriyle  birbirleriyle savaşıyor.
Rusya'nın desteklediği Suriye ile Türkiye ve ÖSO,  İdlib'te  çatışıyor.
Bu kadar da değil !
Türkiye ve Rusya, Suriye'den öte Libya'da hasım güçlerdir.</p>
<p>*
"Türkiye ve Rusya birbirleriyle savaşır mı" soruları arasında,
5 Mart'ta Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı V.Putin, Moskova'da  İdlib gerilimi özelinde Suriye'yi görüştüler.
Yeni bir ateşkes konusunda anlaştılar</p>
<p>*
1-  6 Mart 2020, 00.01'den itibaren İdlib de-eskalasyon bölgesindeki temas hattı boyunca tüm askeri faaliyetler durduruldu.
2-  7 gün içinde Türk ve Rus Savunma Bakanlıkları arasında güvenlik koridorunun işleyişine ilişkin spesifik parametreler üzerinde anlaşmaya varılacaktır
3-  Bu parametreler doğrultusunda M4 karayolunda kuzey ve güneyden 6 km derinlikte bir güvenlik koridoru kurulacaktır.
4-  Sarakib'in 2 km.batısında Trumba yerleşim yerinden Ain-Al-Hayr yerleşimine kadar  M4  karayolu boyunca ortak Türk-Rus devriyesi 15 Mart 2020'de başlayacaktır.</p>
<p>*
Ancak  mutabakat esasen Türkiye'de  herşeyin Erdoğan, Hulusi Akar ve Hakan Fidan tarafından planlandığı ve yönetildiğini gösterdi.
Soçi anlaşmasının sınırları dışında Suriye için savaşmaya karar verenler bu üçlüydü.
Türkiye'nin İdlib harekatında;  topçu ateşi, piyade hareketleri, dronların, roketlerin ve mültecilerin hareketini bunlar yönetti.
Bu üçü Temmuz 2016 darbesini de planlamış, Müslüman Kardeşler ideolojisini devlete rehber etmişti..</p>
<p>*
Defalarca ABD ve NATO'dan yardım istediler ve defalarca "Hayır" yanıtı aldılar.
Genel stratejilerinde zayıflıklarını gizlemek için mübalağayı ön plana aldılar.
Bir Rus askeri analisti, " General Akar kendisini kontrol etmeli. Çünkü düşmanın kayıplarını şişirmek, eski videoları yeniden tedavüle sokmak;
Kurgu romanı yazmaya benzer. Halbuki bilgi savaşı farklı bir şeydir" dedi.</p>
<p>*
Mutabakat, bu üçlünün Rusya'nın dayanıklılığını test etme girişimine son verdi.
Türkiye'nin Suriye Arap Ordusuna saldırma, son aylarda özgürleştirdiği tüm alanları fethetme konusunu sonlandırdı.
Üçlünün sorunun çözümü için diplomatik yola yönelmesini sağladı.
Pek çok talebine rağmen bilhassa Erdoğan'ın verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmediğinde mutabakat oluştu.
Suriye hükümet güçleri son operasyonlarla İdlib'in neredeyse yarısını kontrolü altına aldı.
Türkiye'den gelen destek sayesinde bölgeyi yıllarca kontrol eden El Kaide bağlantılı cihatçılara çıkış yolu kalmadı.
Erdoğan'ın ateşkes anlaşmasını elinde tutan bu cihatçılarla nasıl başedeceği görülecektir!
Esad hükümetinin beklendiğinden çok daha kısa sürede egemenliğini Türkiye sınırındaki topraklarda yaymasına imkan oluştu.</p>
<p>*
Çağdaş bütün ülkeler, Erdoğan ve yardımcılarının  doğru olmayan bir şeye inandığında pekiştiler.
Türkiye'de artık farklı bir siyasi anlayışa doğru ilerlenecektir.
Putin  duruma sahip olduğu yönündeki güveni tazelemiştir.</p>
<p>6. 3. 2020 - ahmet kilicaslan aytar

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir