Rusların o gün benimseyerek bugüne kadar ulaştırdıkları,
Siyasi ve idari yapısı Cengiz Yasası’na dayanan,
*
Haşmetli bir devlet gerçekliği Rusya için çok önemlidir.
Ruslar geleneksel olarak savaşa büyük güçlerle giderler.
Daha küçük askeri çatışmalar yerel bir komutanın meselesidir.
*
1936-39’da SSCB’nin Japon İmparatorluğu ile sınır savaşlarını Rusya’nın Uzak Doğu Askeri Bölgesi gerçekleştirdi.
1940’ta Kızıl Ordu Generali Georgi Jukov komutasında, Hitler’in Barbarossa Hârekatıyla Leningrad’ın düşürülmesi, SSCB’nin istila edilmesine karşı duruldu.
*
Osmanlı İmparatorluğu, Rusya için değerli bir düşmandı.
İki imparatorluk oniki kez savaştı.
Ancak bugün Rusya, Türkiye ile savaşmayı küçümsüyor.
İdlib’teki mücadeleyi bir vekâlet savaşı olarak tutmayı tercih ediyor…
*
Türkiye, 2015’te Rusya’nın bir SU-24 uçağını düşürdü.
Rusya Türkiye’den domates almayı bıraktı, vatandaşları Türk tatil köylerine gelmedi.
Vize işlemleri durduruldu.
Sadece bunlar dahi Erdoğan’ın kararından pişman olmasına yeterli oldu.
Çünkü Türkiye’nin meyva ve sebze pazarı, turist tedariki ve inşaat taahhüt işleri için Rusya’ya ihtiyacı vardı…
*
Ve kısa süre sonra Rusya, Erdoğan’ı Batı’ya karşı kışkırtmaya başladı…
Erdoğan’ı 15 Temmuz 2016’da Fethullah Gülen’i işgal ettiği devlet kurumlarından tasfiye etmesini,
Ama Gülen’in boşalttığı kadroları hızla doldurmasını,
Müslüman Kardeşler İdeolojisini Türk Devleti’nin tüm kurumlarına işlemesini,
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında Türkiye ve Suriye’de yerinden ettiği milyonlarca Kürdün yerine,
Müslüman Kardeşler mensubu Sünni Arap savaşçılar yerleştirmesini destekledi.
O sırada Rusya-Türkiye ilişkileri büyük ölçüde gelişti.
Rus S-400 füze savunma sistemini satın aldı.
Rus gazına merkez oldu ve Rusya’nın Kürtlerle yüzleşmesiyle sırtına koruma sağladı…
*
Şimdi Rusya; Erdoğan’ın o günlerden beri Türkiye Devleti üzerinden Müslüman Kardeşler Hareketinin meşruiyetini;
Provokatif tutum ve savaşçı retorikle aramasından endişe duyuyor.
*
Bu yüzden Suriye yönetimiyle işbirliği yolu çizerek çatışmaların bitmesine çaba göstermek üzere,
Astana Anlaşmasıyla Türkiye’nin görevlendiği İdlib de-eskalasyon bölgesinde,
Bu yüzden Barış Pınarı Operasyonu’nda resmi hedefin aksine,
Suriye’de iç barışın inşasına ve Esad’ın egemenliğini genişletmesine yol açtı!
*
İdlib, Türkiye ve Rusya arasında iyi niyetin çoğunu çözdü.
Ancak Rusya hâlâ Türkiye ile savaşmak istemiyor.
Türkiye, Suriye hükümeti ile savaşırken, Rusya bu it dalaşının önünde ve üstünde duruyor!
*
Rusya, Soçi anlaşmasını dikkatle takip ediyor.
İdlib’te onlarca Türk askerini öldüren saldırıda bulunmazdan önce,
Türk Karargahından kendilerine koordinatlar iletilmediğini,
Aslında o sırada Türk askerlerinin İsyancı güçlerle birlikte olduklarını;
Bu yüzden alanın yıkıcı bir verimlilikle bombalandığını iddia etti.
Putin, “Türk askerleri gözlem noktasından dışarı çıkmamalıydı. Rusya gözlem noktasındaki askerlerin güvenliği için mümkün olan her şeyi yaptı” dedi…
*
Şimdi Beşar Esad, Şam’ın yönetimini kabul etmeyen son il olan İdlib’i kurtarmak istiyor.
Suriyeliler iç savaşın çok uzun sürdüğünü düşünüyor ve bitirilmesi gerektiğine inanıyor.
Ruslar da onlarla aynı fikirdedir.
*
Rusya ve Türkiye, Soçi’de İdlib’te bazı şeyleri çözmek için mola vermeyi kabul etmişlerdi.
Bu molada Türkiye’nin isyancıları disipline etmesi gerekiyordu, ancak başaramadı.
İsyancılar ise Suriye hükümeti ve Rus kuvvetleriyle savaşmaya ve bombardımana devam ettiler!
*
Putin, Erdoğan ile görüşmeyi istemedi.
Bu toplantıların Suriye çatışmasını doğrudan Rus-Türk çatışmasına dönüştürdüğünü,
Bunun haşmetli Rus Devleti’ne yakışmayacağını düşündü,
Üstelik Erdoğan, Rusya’nın vekili Esad ile uğraşıyordu!
Halbuki Şam, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Suriye eyaletinin bir vilayeti idi.
Kendini Sultan zanneden Erdoğan da aslında Şam vilayetinin bir Paşa’ sı idi!.
Yine de İdlib’deki artan şiddet seviyesi Putin’i bir toplantıya zorladı..
*
Ayrıca Putin ve Erdoğan’ın birbirlerine ihtiyacı var.
Putin için Erdoğan’ın yerini hiçbir şey tutamaz.
Muhtemelen yerini alabilecek diğer önde gelen Türk devlet adamları Rusya için daha kötü olurdu.
Hepsi NATO, ABD ya da AB yanlısıdır.
*
Erdoğan’ın da Putin’e ihtiyacı var.
Putin herşeye rağmen Türkiye’nin tek adamı olarak Erdoğan’ı destekliyor.
Üstelik Batı değil ama Putin Türk ekonomisinin çökmesini de engelleyebilir.
*
Şimdi Rusya’nın önerileri taahhüt edilmedikçe yeni bir geçici anlaşmanın olmayacağı bir noktada bulunuluyor.
Suriye ve Şam hükümetindeki Şii güçleri zafer istiyor ve Rusya şunları şart koşuyor:
1- İdlib’de Türkiye kontrolünde 16 km’lik sınır şeridi oluşturulması.
2- İdlib şeridi ile Afrin arasındaki geçişin Rusya tarafından kontrol edilmesi.
3- M5 ve M4 otoyolunda Türk-Rus devriyesi.
4- Gözlem noktalarının 16 km.lik sınır şeridi ardına çekilmesi.
*
Batı Erdoğan’ı desteklemiyor.
Milyonlarca Türk vatandaşı ondan nefret ediyor.
Türk ekonomisi çöküşün kıyısındadır.
Libya’daki savaş giderek kaynakları zorluyor.
Halbuki Erdoğan Esat ile barış yaparsa sorunlar çözülebilecekti…
*
Aslında Esad ile dostluk, Erdoğan’ın elde edebileceği en iyi değerdir
Komşularınla arkadaş ol ve korkma.
Mültecileri Avrupa’ya değil, evlerine geri götür.
Suriye Kürdistan’ı sorunundan sana ne?
Sen kendi ülkende birleştirici ol!
Bırak, Esad İslamcı savaşçıların rehabilitasyonuyla uğraşsın…
Barışa yönelik müzakerelerin en doğru yol olduğunu anla!
*
Üstelik 1980’lerde Müslüman gençlerin radikalleşmesinden kaynaklanan yaralar yakında iyileşmeyecektir.
Bu büyük bir problemdir, çünkü bu radikaller şeytanın işini yapmak için yanlış yönlendirilmiş saflardır ve bu sorunun kolay bir çözümü yoktur.
Ama istihbarat servisleri, bu çok sayıda radikal nüfusla ilgili bilgi edinmiş, amaçlarına kararlılıkla dokunma kararı vermiştir.
İslamcılık sevdasından vazgeç!
4 .3. 2020
Bir yanıt yazın