Necdet Buluz
İdlib’deki çıkmaz ve Türk askerlerine karşı başlatılan hain saldırılar sonrası gözler NATO’ye çevrildi.
Soru şu:
“NATO’nun 5.maddesi İdlib için işletilebilir mi?”
Bu konu çok tartışılıyor.
Her ne kadar Amerika’dan ve NATO’dan yapılan açıklamalarda “Yanınızdayız” mesajları geliyorsa da bu konuda halen kafalardaki karışıklık sürüyor.
Endişe edilen konular da var. Türkiye’nin bölgede tamamen yalnız bırakıldığını da görmekteyiz. Herkes konuşuyor ama gerçek anlamda yanımızda olan ve bizi destekleyen ülke bugüne kadar ortaya çıkmadı. Bu konu da ayrıca tartışılması gereken gelişmelerden birisidir.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Türkiye’nin NATO’yu 4. madde kapsamında olağanüstü toplantıya çağırdığını açıklasa da gündeme gelen konulardan biri de NATO’nun 5. maddesi oldu.
NATO’nun 5. maddesi, olası bir savaş halinde ittifak üyesi ülkeye diğer müttefik ülkelerin destek vermesini gerektiriyor. Bir başka deyişle bir NATO üyesi ülkeye savaş açılması, bütün NATO ülkelerine savaş açmak anlamına geliyor.
NATO’nun 5. maddesinde şu ifadeler yer alıyor:
“Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldın olursa BM Yasası’nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldın ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi’ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir.”
Ancak Türk askerine yönelik saldırının İdlib’de gerçekleşmiş olması nedeniyle, NATO’nun 5. maddesinin işletilemeyeceği yorumları da yapılıyor.
Anlaşmanın 6. maddesinde, bakınız neler bulunuyor:
“Madde 5 açısından, Taraflardan bir ya da daha çoğuna karşı silahlı saldın, aşağıdakileri de kapsar: – Tarafların Avrupa ya da Kuzey Amerika’daki topraklarına, Fransa’nın Cezayir Bölgesine, Türkiye topraklarına veya Taraflardan herhangi birinin egemenliği altında olan ve Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde yer alan adalara yapılan silahlı saldırı; – Bu topraklarda ya da bu toprakların üzerindeki hava sahasında bulunan, ya da Antlaşma’nın yürürlüğe girdiği tarihte Taraflardan herhangi birinin işgal kuvvetlerinin üslenmiş bulunduğu herhangi bir Avrupa toprağında veya Akdeniz’de, ya da Yengeç Dönencesi’nin kuzeyindeki Kuzey Atlantik bölgesinde bulunan Tarafların herhangi birine ait kuvvetlere, gemilere, ya da uçaklara yapılan silahlı saldırı.”
Yanı başımızda her an gündemi sarsacak gelişmeler oluyor.
İdlib’deki kafa karıştıran açıklamalar var.
Rusya, son saldırının içinde olmadıklarını ve uçakla vurulan yerlerde Türk askerlerinin olduğunun bilinmediğin açıkladı.
Ancak, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 33 askerin şehit edildiği saldırı sonrası son dakika yaptığı açıklamalarda “Birliklerimizin bulunduğu yerler Rusya’ya bildirilmesine rağmen saldırı gerçekleşti. Hava saldırıları sırasında ambulanslar dahi vurulmuştur.” diye konuştu.
Özetleyelim:
Bölgede Rusya’nın haberi olmadan kuş uçmaz.
Hava sahası Rusya’nın kontrolünde. Esad’ın güçleri yine Rus generaller tarafından yönetiliyor.
Öyle görünüyor ki Rusya bölgede sınırlı da olsa bir savaşı göze almış görünüyor.
NATO’nun bu durumda savaşa girmeyeceğini görüyor. Hava sahası üstünlüğü ile bölgede istediğini yapabilecek güçte olduğunu görüyor.
İlerleyen zaman diliminde dengeler değişir mi bunu şimdiden görmek ve söylemek doğru olmaz.
Temennimiz savaşın olmaması, sorunların diplomatik yollardan çözüme kavuşmasıdır. Çünkü, en kötü anlaşmanın bile savaştan çok daha önemli ve avantajlı olduğunu düşünüyoruz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın