KKTC CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNE DOĞRU

26 Nisan’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı seçimleri için beş aday yarışıyor.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile  Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lideri Tufan Erhürman; “Federal Kıbrıs”,
Ulusa Birlik Partisi (UDP) lideri ve Başbakan Ersin Tatar, Halk Partisi lideri Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay,
Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Genel Başkanı Erhan Arıklı; “İki Ayrı Devletli Çözümü” savunuyor.

*
Cumhurbaşkanı Akıncı, Türkiye ile uyumlu olmayan sol politikalar geliştiren bir politikacıdır.
Kıbrıs’ta iki ayrı devletin gerçekçi olmadığını düşünüyor.
“KKTC’nin tanınmışlığının sağlanmasının mümkün olamayacağı açıktır.
Mümkün olmayanın peşinde koşarak, statükoyu daha da perçinlemenin peşinde değilim.
Ya akıl yolunda ve makul olanda buluşup federal bir ortaklıkta uzlaşacağız,
Ya da bölünmüşlük daha da pekişecek, Kıbrıs Türk tarafının bağımlılık ilişkisi daha da artacaktır,
Biz ne Güney’in azınlığı ne de Türkiye’ye sürekli bağımlı bir alt yönetim olmak istiyoruz” diyor…

*
Sol kanad CTP Lideri Erhürman’da, iki devletli çözümü gerçekçi görmüyor.
“Kıbrıslı Rumları yöneten siyasi elitler ve Anastasiadis, siyasi eşitliği dahi kabul etmekte güçlük çekerken;
BM şemsiyesi altında müzakere masasına oturup KKTC’nin tanınmasını,
Sonra BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesinin KKTC’yi tanımasını,
Nihayet 27 AB üyesinin de KKTC’yi tanımasını beklemek gerçekçi değildir” düşüncesindedir.
Ancak onu Akıncı’dan ayıran şey, Kıbrıslı Rumların böyle bir çözüme hazır olmadıklarına, çözüme  Kıbrıslı Türklerin tek başına gitmesi gerektiğine inanmasıdır.

*
Kıbrıs sorunu söz konusu olduğunda geleneksel olarak gerici olan UBP lideri Başbakan Ersin Tatar ise,
Kıbrıs’ta “iki devletli çözümden” yanadır.
“Kıbrıs’ta iki ayrı devlet var. Bu devleti yok etmeye kimsenin gücü yetmeyeceğine göre işin özü ne olursa olsun bu devlet ortadan kalkmayacaktır
Bu devleti içermeyen bir anlaşma yok hükmündedir” diyor.

*
Eski müzakereci Halk Partisi lideri Başbakan Yardımcısı Özersay, bir federasyon fikrini tamamen reddetmiyor.
Ancak diğer seçeneklerin de masada olması gerektiğinden yanadır.
“Tanısalar da tanımasalar da biz bir devletiz ve varız.
Bizim de bu dünyada söz hakkımız vardır ve sesimizi kısmalarına izin vermeyeceğiz” şeklinde konuşuyor.

*
YDP Lideri Arıklı ise ” İnanmadığım  bir davayı müzakere etmem.
Ancak iki devletli çözümü konuşurum” diyor.

*
Kuzey Kıbrıs kesimi işbu esaslarda 26 Nisan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanırken,
Rum liderliği ve Yunanistan, Kıbrıs sorununun;
Türkiye’nin adanın istila ve işgalinden kaynaklanan çok önemli bir konu olduğu,
Türk işgal kuvvetleri geri çekilmeden,
Çağdışı kalmış garantiler sistemi ve müdahale hakları ortadan kalkmadan bir çözüm olamayacağı düşüncesinde bekliyor..

*
Yunanistan, Türkiye’nin istila ve işgalinin sonuçlarını tersine döndürmeyi,
Adada güvenlik, barış ve refahın üstün gelmesi için AB müktesebatı ve BM kararları temelinde bir çözüme varılmasını öngörüyor.
Türkiye’yi  bu uğurda verilen çabaları baltalamakla,
Araya yeni yasa dışı önkoşullar sokmakla,
Kıbrıs’ın denizlerinde, ara bölgede veya Mağusa’nın  Varoşa bölgesinde gerginliği tırmandırıcı taktiklerde ısrar etmekle itham ediyor.

*
Ayrıca iki ülke de Türkiye’nin sürekli uluslararası hukuku ihlal edemeyeceğini,
Güç kullanamayacağını veya güç kullanmakla tehdit edemeyeceğini,
Kıbrıs Rum Kesimi’nin Deniz Hukuku’ndan kaynaklanan egemenlik haklarından feragat etmesini talep edemeyeceğini anlaması gerektiğini,
Kendilerinin uluslararası hukuka tam saygı göstermede ısrara devam edeceğini,
Kıbrıs’ın ikili düzeyde ve AB, bölgesel işbirliği ve üçlü işbirliği planlarıyla bu sıkıntıları çözebileceğini savunuyor…

*
Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Güney Kıbrıs Lideri Nikos Anastasiades ile tampon bölgede bir sanat sergisinde bir araya geldi.
Akıncı The Guardian’a konuştu.
Federal çözüme tez zamanda varılmazsa bölünmüşlüğün kalıcı hale geleceği savundu.
Kıbrıslı Türklerin laik, demokratik ve çoğulcu kimliğini korumak istediklerini belirtti.
Sivil toplum aktivistlerinin Ankara’nın İslamcı etkisini yavaş yavaş artırma kampanyası yürüttüğünden yakındı.
Bunun karakteristiğinin cami inşa etmek, Kuran kursları açmak ve müfredattan evrim kuramını çıkarmak olarak görüldüğünü kaydetti.
Türkiye’ye bağlanma ihtimalini ‘korkunç’ diye niteledi…

*
Ancak Ankara’da Erdoğan’ı unuttu, görmezden geldi!
Halbuki Erdoğan son birkaç yıldır ABD ile bağların gerginleştirirken,
AB ülkeleri, İsrail, Yunanistan ve Suriyeli Kürtlerden, Mısır ve BAE’ ye uzanan ABD müttefiklerine,
Şimdilerde Rusya’ya ama her zaman Türk Halkına;
Provokatif bir tutum takınıyor ve savaşçı bir retorik kullanıyor!

*
Çünkü Erdoğan, öncelikle İslam toplumlarında kutsallaştırılan dini fikirler ve metinlere dayalı,
Müslüman Kardeşler ideolojisi üzerinden  gerçek İslamiyet’e meydan okuyor!
15 Temmuz 2016’da ortağı hain Fethullah Gülen’i işgal ettiği devlet kurumlarından sille tokat tasfiye etti.
Onun boşalttığı kadrolara bir güzel kendisini yerleştirdi.
Müslüman Kardeşler ideolojisindeki kişiliğini Türkiye Devleti’nin tüm kurumlarının iliklerine kadar işledi.
Şimdi kişiliğinin mühründe Türkiye Devleti üzerinden Müslüman Kardeşler Hareketinin meşruiyetini; işte bu provokatif tutum ve savaşçı retorikle arıyor.

*
İşte dilsiz sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklamalarına ilişkin,
“Türkiye Cumhuriyeti’ne ve milletimize karşı yaptığı saygısızlıktan dolayı özür dilemelidir.
Tarihimizin milli kazanımlarına ve saygın şahsiyetlerine dil uzatan bu açıklamaları kınıyoruz” açıklaması yaptı.
Aslında Erdoğan, 26 Nisan KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine taraf oldu!

*
Bu noktada, Doğu Akdeniz sularında hidrokarbon yatakları keşfinin jeostratejik, diplomatik ve ekonomik etkileri,
Kendi Özel Ekonomik Bölgelerinde Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, İsrail ve Mısır arasında;
Güçlü ekonomik bağları teşvik etmek: Barış: Güvenlik: Çevresel istikrar ve ilerleme arzusunu desteklemek üzere “Doğu Akdeniz İttifakı”nı ortaya çıkarmıştır.
ABD, AB ve Rusya’nın yanı sıra Doğu Akdeniz’de tarafsız olan ülkeler de bölgenin siyaseti, ekonomisi ve güvenliğine ilgi duyuyor..

*
Hepsi bölgeyi bozan Erdoğan’ın Türkiye’de  bir araya getirdiği ” İslamcı Süper Güce”e,
Bu güçle Ankara’nın, Doğu Akdeniz’de haklı olduklarını alma iddiası ve taahhüdüne karşı birleşmiştir.
Artık Suriye ve Doğu Akdeniz  bölgesinin jeopolitiği birlikte anılıyor.
Bu durum ilerideki zorlukları ve tehlikeleri de artırıyor.

*
Türkiye’nin hakları bölgenin en ağır gündemidir.
Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi ile arasındaki Ege Denizi ekonomik alanında;
Karasuları ve kıta sahanlığı ile ilgili sınırlandırmaları kapsayan deniz yetki alanlarının belirlenmesi:
Belli coğrafi formasyonların hukuki statüsü:
Ege’deki statükoyu belirleyen anlaşma hükümleri çerçevesinde bu formasyonlar üzerindeki egemenlik aidiyetinin belirlenmesi,
Kıbrıs’ta Türklerin siyasi eşitliği ve Lozan Anlaşması çerçevesinde Türk-Yunan dengesi sorunlarıyla karşı karşıyadır…

*
Bu yüzden Kıbrıs adasının siyasi statüsü özel önem taşıyor.

*
25 Kasım’da Lefkoşa’da Türk ve Rum sivil toplum örgütlerinin organize ettiği yürüyüşte binlerce Kıbrıslı, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi çağrısında bulundu.
O akşam Almanya/Berlin’de Kıbrıs’ta müzakerelerin canlandırılması için BM Genel Sekreteri A. Guterres, Türk ve Rum liderlerle bir araya geldi.

*
Guterres, Rum lider  N.Anastasiades ve Türk Lider M. Akıncı’nın;
BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde “Siyasi eşitliğe sahip, iki bölgeli ve iki toplumlu federasyon” hedefine ulaşmada kararlılık ifade ettiğini söyledi.
İki liderin de Kıbrıs’ta kapsamlı bir çözüm öngören, BM’nin sunduğu 30 Temmuz 2017 tarihli altı maddelik plana bağlı olduklarını teyit ettiklerini kaydetti.

*
Bu bağlamda Kıbrıslı tarafların yanı sıra garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin katılımıyla,
Aşamalı, anlamlı ve sonuç odaklı mümkün olan zamanda başlayacak müzakerelerle,
Kıbrıs’ın federasyon olarak yeniden birleşmesi yönünde yeni bir Kıbrıs konferansının planlandığı belirtildi.
Beşli görüşmenin 26 Nisan  KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yapılması öngörülüyor

*
Şimdi Kıbrıs adasının siyasi statüsü çözüm bekliyor.
Gezici Şirketi Ocak’ta yaptığı kamuoyu yoklamasında ikinci tura  Mustafa Akıncı ve Erdoğan destekli Ersin Tatar’ın geçeceğini,
İkinci turda seçmenin yüzde 30’unun Akıncı’ya, yüzde 40’ının Tatar’a yöneleceğini bildiriyor.
Batı ise Türkiye’de Erdoğan’ın Avrupa ve Orta Doğu’daki Batı çıkarlarını baltalamasına izin vermeyeceği bir sürecte olduğunun işaretlerini veriyor…

9. 2. 2020

 


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir