Bir toplum eğer birbirine düşman edilmiş ise
o toplumun oluşturduğu birliktelik sadece şekilden ibarettir.
Dünya tarihinde “yıkılmaz” denilen yüzlerce imparatorluklar ve devletler kuruldu.
Hepsi bir tek ana sebepten çöktü
“Bölünmüşlük”
Örneklerini çok aramaya, öyle çok çok uzaklara falan gitmeye de gerek yok.
Tarih: 1453 Bizans İmparatorluğu/ İstanbul
Kuşatma altındaki İstanbul da yiyecek maddeleri tükenmeye başlamış, açlık en büyük sorun haline gelmişti.
Devlet hazinesinde yeterli para olmadığı için Surların tamiri için halktan zorla para alınıyordu.
İmparatorluk para eden her şeyi satıyordu. Öyle ki kiliselerdeki değerli eşyalara el konulmuş eritilen altın ve gümüşler paraya çevrilmişti.
Tüm bu olumsuzluklar bile Bizansı yıkmadı
Ama Birgün….
Grandük Notoras çıktı ve şöyle dedi;
“Şehirde Latin külahı görmektense Türk sarığını yeğlerim”
Bir anda Bizanslı Hristiyan topluluk Ortadoks ve katolik diye birbirlerinden ayrılmış ve adeta birbirlerine düşman olmuşlardı.
Osmanlı sultanı ll. Mehmet bundan faydalandı.
Şehrin tüm zayıf noktaları bu kişiler tarafından Osmanlı ordularına bildirildi.
Anlatılmayan gerçek o dur ki:
29 Mayıs 1453 İstanbul’un fethi esasında toplumsal bölünmüşlüğün bir sonucudur.
Acaba aynı din aynı peygambere inanan bir topluluk birbirine düşman olup kendi toplumundan böylesine nefret edecek bir duruma gelmeseydi bugün İstanbul bizim diyebilir miydik?
Suriye toprakların da yavrularımız tek tek öldürülüyor
(Sakın konuşma, sorgulama ve yazma… Yoksa sen terörist misin?)
Elazığ da deprem olmuş 42 canımız ölmüş
(Allahın takdiri, ihmal falan deme… Yoksa sen münafık ve kafir misin?)
Uçak pistten çıkmış, itfaiye ve ambulans olay yerine tam 1 saat sonra ulaşabilmiş. Bu sırada 3 kişi can vermiş
(Sebep rüzgar, suçlu ise pilot. Ötesini karıştırma… Yoksa sen illet misin?)
Adam açım işsizim diyerek diri diri kendini yakmış ve ölmüş
(Propaganda yapmış. Türkiye de iş çok/ Türkiye de para çok/ 1 değil birkaç yerden maaş alan çok/ İşini bilmiyor kıç yalayamıyorsa suç iktidarın mı?… Yoksa sen zillet misin?)
Gördüğünüz gibi 18 yıl sonunda bizi artık ne savaş, ne felaket, ne acı nede sevinçler bir araya getiremiyor.
Bu kafa yapısı ile bu toplum ne kadar ayakta kalır ki?
Kesin olarak bildiğim tek bir şey var
Bir tabur inanmış ve kenetlenmiş bir birlik bile sınırlarımızdan içeri girer ve bizi toz duman eder.
Sonucunda da…
Çocuklarımız ve onların çocukları bizleri nefret ile anar, tiksinir ve aklına geldikçe de lanetler.
En iyi ihtimalle yarınımız budur.