Borçların serbest dolaşımı
Küreselleşme saldırısı sermayenin serbest dolaşımı ile başlatılmıştı. Ticaretin çoğalmasını küreselleşme diye anlatmışlardı.
Küreselleşmenin, kuralsızlaşma olduğunu anlayabilmek için aradan yirmi yılın geçmesi gerekiyordu. Geçti.
Şimdi, borçların serbest dolaşımının ne demek olduğunu anlama zamanı geldi. Aslında borçların serbest dolaşımı, sermayenin serbest dolaşımıyla birlikte başlamıştı.
Şu cümleyi dikkatle okumanızı dilerim. Finansal soygun, bu yazacağım cümlenin içinde zaten ifade edilmiş durumdadır.
Nakitte dönüştürülemeyen varlıkların, menkul kıymetlere dönüştürülerek, dolaşıma sokulması… Yani hisse senetlerine, yani kağıtlara dönüştürülerek dolaşıma sokulması. Eğer kâğıt üzerinde gösterilen o varlık varsa…
Bir yerde, Varlık sözcüğü geçiyorsa dikkat kesilin. Zira bu varlık nasıl bir şeydir, var mıdır yok mudur, bunu anlamak; menkul kıymetleştirmenin ne demek olduğunu anlamak demektir. Önce bahsedilen varlığın var olup olmadığı anlaşılmalıdır.
Günümüzde altın üzerinden sürdürülen spekülasyonda olduğu gibi… ABD, dolar ve altının rekabetinde, altını ezmeye çalıştığı süreç… Gerçek altın ile kâğıt üzerindeki altının rekabete sokulması…
Menkul kıymetleştirilen bu kağıtların, başka varlıklarla takas edilebilmesi, ya da alınıp satılır hale sokulması… Yani borçların serbest dolaşımı.
Bir fon kuruluşu, yani bir sermayedar, size verdiği borcu alacaklı olarak hisse senedine dönüştürüp piyasada dolaşıma sokabiliyor.
Bir de yoksulluk endüstrisi diye bir durum var.
Hane halklarına borç vererek zenginleşen bir zümre. Yeterli ücret alamayanlar, hayatlarını devam ettirmek için borç almalarından yararlanan sermaye grupları var.
Hane halklarının kredi düzenine alıştırılması ve borç refahının (sözüm ona refah) halkalara anlatılması için gerekli söyleme ise, Finansal İçerilme dendi.
Finans kapitalin, finansal içerilme, yani kredi alabilmede eşit, özgür, ve refahta hissetmesi, para toplumunun iktidarını pekiştirdi.
Yani krediye eşitlik özgürlük maskesi giydirilmiş oldu.
Çalışan yoksullara yeterli ücret vermek yerine, borç vererek, borcun faizi üzerinden de sömürülmesi sağlanmış oldu. Kredi refahı diye sunulan ve hayatın doğal akışı gibi gösterilen bir durum var.
Böylece işçi işveren üzerinden yürüyen sınıf mücadelesi de bertaraf edilmiş oldu.
Bu anlamda, finans kapital, orta çağ tefecilik sisteminin, günümüzde yasallaşmış halidir. Yasaldır ama hala meşru değildir.
Zombi şirketler diye bir kavram hayatımıza girdi. Daha doğrusu finans kapitalin işleyiş biçimi, bize zombi şirket nedir, onu öğretmiş oldu.
Zombi şirkte; kâğıt üzerinde olup, gerçekte var olup olmadığı tartışmalı ama menkul kıymetlere bölünerek kâğıt üzerinde hisse sahibi şirket.
Amerika’da borsada işlem gören, dolayısıyla bizim borsamızda da işlem gören şirketlerin dörtte biri zombi şirketmiş! Eğer doğruysa, varlıklarımızın dörtte biri havaya gitti.
Bizim aydınımız ekonomi konusuna çok yüzeysel bakar. Bir soygunun olduğunun farkındadır. Lakin bu soygunun bir müddet sonra yasal hale geleceğinin farkında değildir. Spekülasyon var der, lakin bu spekülasyonun süreçleri ile ilgilenmez.
Mücadelenin esası da bu soygunun nasıl gerçekleştiğini anlamaktan geçer.
30 Ocak 2020