ABD caydırıcılık ve savunmasının üstünlüğünü bir tatbikat da dünyaya tanıttı!
Maksimum baskı ile ezdiği İran’ı, Irak’ta bir ABD askeri eğitim tesisine saldırmaya azmettirdi.
Ertesi gün iki ayrı saldırıyla misilleme yaptı.
3 Ocak’ta Orta Doğu’yu istikrarsızlaştırmakla itham ettiği Devrim Muhafızları, Kudüs Kuvvetleri Komutanı K.Süleymani’yi canlı yayında etkisizleştirdi.
*
10 Ocak’ta kültürü ve kadim devlet geleneği ile farklı bir ülke olan Umman’da, Sultan Kâbus vefat etti.
Sultan Kâbus’un vefatı Umman’ın modern tarihinde bir dönemin kapanması olarak addedildi.
50 yıl ülkesini iç politikada tatlı-sert, dış politikada tarafsızlık ilkesi ile yönetmişti.
Ülkesinde, bölgesel ve küresel siyasette saygın bir isimdi.
*
Her iki ölümün ardından siyasetçiler ve politika uzmanları, dünyanın daha tehlikeli bir hale geldiğini söyledi.
Çünkü İsrail, İran ya da Orta Doğu ve ABD dış politikası konusundaki anlayışlar ne kadar derin olursa olsun,
Bundan sonra ne olacağını kimse bilmiyordu!
*
Tahran, Süleymani’nin öldürülmesini, azmettirici İsrail ve ABD’nin İran’ın yükselişine direnişi ve engelleme kararlılığı olarak algıladı.
Savaş riski olsa bile ABD’nin bölgeden çıkarılmasını hızlandırmaya yöneldi.
Yüksek Lider A. Hamaney, Silahlı Kuvvetlere doğrudan ve yoğun misilleme talimatı verdi.
Misillemeler çok sayıda vekâlet saldırısının ABD tesisleri ve çıkarları üzerindeki toplam etkisi olarak öngörüldü..
Böylece birliklerinin istikrarsızlaştırılması yoluyla ABD’nin varlıklarını savunamaz hale gelmesi hedeflendi.
Şimdi kimi oyuncunun kendi patlayıcı gündemiyle belirsiz zamanlarda karışıklığa katkı koyması bekleniyor!
*
Gerginliğin artmasının ana nedeni, İran’ın konsolide edilmiş pozisyonundan yararlanan;
Müslüman Kardeşler ideolojisinde Türkiye ve Katar’ın tüm Arap’a hakim olma hedefiyle yeni bir blok ortaya çıkarmalarıdır..
Türkiye ve Katar, şimdi oluşturdukları blok ile İran’ın kendine özgü Şii blokuna rampalama çabası gösteriyor.
Irak, Suriye, Lübnan ve Ürdün yeni bloğa katılma isteğindedir..
Rusya bu bloka “Orta Doğu İtilaf Ülkeleri” diyor…
*
Orta Doğu İtilaf Ülkeleri, 2020 başında yeni politikalarını ilan ettiler.
29 Aralık’ta Erdoğan, Londra NATO Zirvesinde, “Bugün üzerinde rahatça oyun oynanan değil, bölgesinde oyun kuran, oyun bozan kararlı bir Türkiye var.
Kalpleri bizimle atan Asyalı, Afrikalı, Türkistanlı, Keşmirli, Arakanlı, Yemenli, Libyalı, Suriyeli mazlumlara selamlarımı gönderiyorum.
İlk kıblemiz Kudüs’e canları pahasına sahip çıkan Filistinli kardeşlerime aynı şekilde muhabbetlerimi iletiyorum” dedi!
*
17 Ocak’ta Yüksek Lider A. Hamaney vaazında;
“Allah; kibirli ve öfkeli bir küresel gücü tokatlama gücüne ve ruhuna sahip İran’ın yükselişine ABD’yi rehber etti.
Bu Allah’ın gücüdür, dolayısıyla o gün de Allah’ın bir günüydü” dedi.
“ABD’nin cezası bölgeden atılmak olacak” diye yineledi.
*
17 Ocak’ta Katar Emiri H. Al Tani, Tahran’daydı.
“ABD, Basra Körfezi ve Orta Doğu’daki eylemlerinde kısıtlama göstermediği taktirde, bölge güvenliği ve istikrarını garantiye almak için sert tedbirler alacağız” dedi.
Katar’ın İran ile arasındaki ekonomik ilişkiler seviyesinin siyasi ilişkiler düzeyine yükseleceğini bildirdi.
Katar’ın İran ile geniş ilişkileri, bölgedeki diğer ülkelerle krize neden olmuştu.
2017’de Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE, Müslüman Kardeşleri desteklemek ve İran ile çok yakın olmak suçlamasıyla Katar ile ilişkilerini kesmişti.
*
Orta Doğu’da genel durumun tehlikelere açık olduğu sırada, Sultan Kâbus’un vefatı da yeni riskler meydana çıkardı.
Sultan onlarca yıl boyunca bilgeliği ve Hariciliğin İbadiyye Mezhebi öğretisiyle birçok çatışmayı ve krizi önlemişti.
Halefi Sultan H.bin Tarık da deneyimli saygın bir diplomattır.
Ancak kuzeninin yerini bölgesel olarak doldurması uzun zaman alacaktır.
*
İki önemli kişinin ölümü, Arap dünyasında ortaya çıkan mega eğilimlerin yoğunlaştığı işbu sürece rastgeldi.
Çünkü modern Arap ulus-devletinin ölümü artık geri döndürülemez hale gelmiştir.
Hükümetler çalışmakta, liderler kararlar almakta ve politikalar uygulanmaktadır ama artık kimse “modern Arap ulus-devleti”nden bahsetmiyor.
*
Arap liderler Irak, Lübnan ve Ürdün’de popüler ayaklanmalara karşı şaşkındır ve tepkilerin işaret ettiği gelişmenin farkındadır.
Suudi Arabistan ve Mısır’ın tabanı, merkezi yönetişimden giderek ayrışıyor
İktidar seçkinleri, tabanın güvensizliğinden kaynaklanan büyük iç çatlaklar yaşıyor.
Azınlıklar, kabileler ve kentsel geniş aileler devlet düzeyinde kardeş kavgalarına prim veriyor.
İç istikrar giderek çözülüyor.
Toplumun ve ekonominin hızla dönüşümü gerekiyor.
*
Suudi Arabistan’da, Veliaht Prens M. Salman’ın saltanatı, bölge insanlarını Suudi Hanedanlığına karşı birleştiriyor.
Radikalleşmiş kuzeybatı ve Ürdün’ün güneyi İslamcı din adamları liderliği etrafındadır.
Batıda Hicaz, ekonomik gücü ile Suudi Hanedanlığı’nın İslam liderliği ile rekabet ediyor.
Petrol zengini doğuda Şiiler, İran’ı destekliyor.
*
Mısır’da nüfus hızla büyüyor, kıt ve azalani kaynaklar üzerinde yoğunlaşan mücadeleler, bölgesel güç merkezlerini ortaya çıkarmıştır.
Güney Mısır’da kırsal kesim, Arap çiftçilerin tecavüzü ve Nil Delta’sında suyun kullanımı konusunda merkezi Mısır topluluklarıyla savaşıyor.
Elektrik dağıtımında Asyut, Kahire ve İskenderiye arasında anlaşmazlıklar var.
Tüm Mısır, Kahire seçkinlerin gücünün ve etkisinin zayıflatılmasını hedefliyor.
*
Yönetişim ve demokratik reform girişimleri, anayasaları formüle etme ve seçimleri yürütme çabalarının hepsi boşuna yapılan alıştırmalardan öteye gitmiyor.
Çünkü taban, yakın zamanda onlara ihanet eden ve çok fazla acıya ve kayba yol açan devlet düzeyindeki çerçeveye geri dönüşe karşı duruyor…
*
Orta Doğu’da durum ABD’nin müdahaleleriyle daha da kötüleşiyor;
Başta İran, Türkiye ve Katar’ın kendi bölgesel çıkarlarını ilerletmek için vekil güçler kullanması katliamların yayılmasını sağlıyor.
*
İran’daki son gösteriler ve isyanlar büyük önem taşıyor.
Mevcut gösteri dalgası sosyoekonomik umutsuzluklarla İran Hükümeti’ne isyan eden belirgin bir uyanışı gösteriyor.
*
İran, Türkiye ve Katar’ın “Ortadoğu İtilafı Bloku” bu bölgesel dinamikler için hem fırsatlar hem de tehditler oluşturuyor.
Bölgedeki diğer zayıflamış devletler şu ana kadar bu ikilinin bölgesel üstünlüğe yükselmesine direnememiştir.
Ama devletlerin küllerinden ve kırılmış halkın kötü durumundan yükselen militan Sünni İslamcılık da;
Şimdi son yılların tüm eziyetleri ve kan intikamının bir kombinasyonu olan radikalizmle saldırıyor…
Radikalizm bütün dünyada büyük suçtur.
Ama Orta Doğu İtilafı, bölgesel güç ve egemenlik için radikalizmi hem birlikte hem de ayrı ayrı arttırıyor ve yoğunlaştırıyor….
*
İtilaf Bloğu, yeni bir Arap Sünni gücü ortaya çıkmadan önce bölgeyi geri dönüşü olmayan bir şekilde lehine dönüştürmeye çalışıyor.
Modern Arap devletlerinin hakim çöküşünün önemli bir sonucu olarak azınlıkların yükselişinden korkuyor.
Bu yüzden hızlı hareket etmeye, zorlanmaya ve büyük riskler almaya kararlıdır.
Ortak düşmanlar nedeniyle ve çelişkili hedeflere rağmen, Sünni varlıklar da dahil olmak üzere radikal İslamcı güçlerle yakın işbirliği yapılıyor.
*
Türkiye; Suriye, Irak, Libya, Somali ve Yemen’e kadar cihatçı güçleri destekliyor.
İran; Irak, Suriye, Libya, Yemen’de İslami Cihad’a ve HAMAS’a sponsorluk yapıyor.
Katar hepsine finansman ve ekipman sağlama konusunda yardımcı oluyor.
*
Orta Doğu İtilafı ülkeleri arasında bir işbölümü uygulanıyor..
İran; Batı İran ile Akdeniz arasındaki tüm bölgeyi kontrol ederek Akdeniz kıyılarındaki kara koridoruna odaklanıyor.
Şii nüfuslu petrol zengini alanları güçlendirerek Basra Körfezi’nin her iki kıyısını da kontrol etme,
Hürmüz Boğazı ile Mendep Boğazına egemen olmaya yarışıyor..
*
Türkiye; Suriye ve Irak’ta Kürtleri baskılayarak kuzey Suriye ve Irak’ta güvenlik bölgesi kurmaya çalışıyor.
Somali’deki varlığı ile Hicaz’a ve Kızıldeniz’e hükmetmek için Ürdün Haşimi ülkelerinin durumunu ve hırslarını kullanıyor.
Katar’da ki üssüyle Basra Körfezi’ndeki varlığını arttırmıştır.
Libya’da Müslüman Kardeşler desteğiyle bir anlaşmayla Doğu Akdeniz’i bölmüş, İsrail, Mısır, Kıbrıs ve Yunanistan’ı zorda bırakmıştır.
Türkiye ayrıca dini araçlarla Balkanları zayıflatarak Hıristiyan Avrupa’yı baltalıyor….
*
Gerginlik ve istikrarsızlık büyüyor.
Bu büyük tehlikenin ardında bir olduğu iddiasında iki ayrık;
Şii İran ve Müslüman Kardeşler ideolojisinde Türkiye ve Katar bulunuyor….
28.1.2020
Yazıları posta kutunda oku