Necdet Buluz
Suriye’deki İdlip’te sular durulmuyor. Esad güçleri karadan, Rusya havadan kenti bombalıyor. Sınırımıza doğru gelenlerin sayısının 430 bini bulduğu söyleniyor.
Dikkat edilecek olursa dünya İdlip’te olup bitenlere sessiz. Kaldı ki İdlip’te Esad’ın varil bombaları kullandığı, sivillerin hedef alındığı söyleniyor. Sivil ölüm sayısı da giderek artıyor.
Yapılan açıklama şöyle:
“Gelen sığınmacılar Suriye sınırları içindeki mülteci çadırlarına yerleştiriliyor. Daha sonra buralarda prefabrik evler inşa ediliyor ve gelenler buralara yerleştiriliyor. Yeme-içme ve diğer ihtiyaçları da hayırseverler ve kızılay ile devletin katkıları ile yerine getiriliyor.”
Gelen haberlere göre sınırımıza doğru göçün devam ettiği de vurgulanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu art arda açıklamalar yapıyor, tehlikeye dikkat çekiyor. Çavuşoğlu “Mutabakata uymayan Rusya’nın dikkatini çekiyor ve uyarıyor” diyor.
Tamam da aylardır İdlip enkaz haline getirildi. Bu işin arkasında Rusya büyük rol oynuyor. Rusya’dan yapılan açıklamalarda da “Bizim hedefimiz siviller değil, kentteki terörist gruplar” deniliyor.
Görünen şu:
İdlip’teki teröristler temizleninceye kadar Rusya ve Esad güçleri ne pahasına olursa olsun kenti temizlemekte kararlı.
Gelelim uyarılara.
İdlip’teki ateşkesin bozulması ve kentin bombalarla hayalet haline gelmesinde başrol oyuncusu Esad mı, yoksa Rusya Devlet Başkanı Putin mi?
Esad, Rusya’nın izni olmadan hareket edemez. Bu nedenle İdlip’te yaşananları Esad güçlerine bağlamak yanılgıdır. Zaten konuyu çok iyi analiz eden bizi yönetenler de uyarıları hep Rusya’ya yapıyor.
Ancak, Rusya dinlemiyor.
Demek ki, Rusya’ya yapılan uyarılar havada kalıyor ve sonuç getirmiyor.
Konunun enine boyuna masaya yatırılması, gereken önlemlerin mutlaka alınması artık kaçınılmaz duruma geliyor. Yapılan açıklamalarda İdlip’teki gözlem kulelerimizin de etrafının Suriye ordusu tarafından çevrildiği haberleri de geliyor. Bölgede sıkıntı giderek artıyor.
Kaldı ki, Suriye’deki sorun sadece idlip ile de sınırlı değil ve sınırlı da kalmayacak. Daha önce “beka sorunumuz” diyerek sınır boyunca başlattığımız Barış Pınarı Harekâtı’nın durdurulması ile bu sorunun halen devam ettiğini de görmekteyiz.
İşte bu noktada sormak istediğimiz şu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Akar ve dışişleri Bakanı Çavuşoğlu” Eğer bölgedeki teröristler gönderilmez, ağır silahlar toplanmazsa Barış Pınarı Harekatı kaldığı yerden devam edecektir” demişlerdi.
Bölgedeki ağır Amerikan silahları toplanmadı, teröristler başka yerlere gönderilmedi.
Şimdi ne olacak?
İşin bir başka ilginç tarafı da şu:
Sınır boylarımızda faaliyet gösteren YPG/ PKK’lı gruplarla Amerika kadar Rusya da ilgili. Onlarla her türlü ilişki içinde.
Biz gelelim bugüne:
İdlip konusunda elimiz kolumuz bağlı sadece seyirci durumundayız. Rusya ve Esad istediği gibi oynuyor. Suriye Hükümeti ise açıklamalarında “Yabancı güçler topraklarımızı derhal terk etmelidir” diyor.
Bir başka tehlike de şu:
Yapılan açıklamalarda İdlip’ten sınırımıza doğru gelen siviller içinde terörist grupların da olabileceği iddia ediliyor.
Eğer böyle bir iddia varsa ve bu gerçekse Türkiye için daha da tehlikeli bir durum ortaya çıkabilir. Sınırdan sızmalar olabilir.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz