Kanla, canla, savaşla kazanılan topraklar haraç mezat satılıyor…
Başta Katarlılar olmak üzere, Avrupalı, Amerikalı zenginler kuyruğa girmiş durumda…
Ormanlarımız madenciler tarafından talan ediliyor.
Yağmalanıyor.
Kanadalı madenciler kendilerinin milyonlarca dönümlük ormanlarını bırakıp Türkiye’de maden çıkarıyorlar. Çünkü burada her şeyin üstünde ve geçerli olan para…
Parayı veren düdüğü çalıyor…
Para her şeyin önüne geçti.
Ne dere kaldı ne tepe…
Yakılıyor, yıkılıyor, kesiliyor…
Ormanlarımız kelaynaklara döndü…
Her şey para ile alınıp satılıyor.
18 yılda ulusalcılık, Kuvayı Milliye, vatanseverlik duygularını, vatan sevgisini yok ettiler.
Varsa yoksa para… Varsa yoksa servet, mal – mülk…
Parayı bastıran askerlik yapmıyor.
Savaşmıyor. Şehit düşmüyor.
Bastırıyor 35 bin lirayı bedelli asker oluyor.
Zengin Suriyeli göçmen, bastırıyor 250 bin lirayı, Türk vatandaşlığı hakkını kazanıyor; kendi insanımıza verilmeyen haklar ona veriliyor.
Olan yoksul ailelere oluyor. Şehit analarının, babalarının; şehit çocuklarının, bebelerinin, eşlerinin feryatları göklere yükseliyor.
Ne vatan, ne toprak, ne halk kaldı…
Ne Kuvayı milliye, ne Atatürk ne laiklik kaldı.
Para, servet, zenginlik en öne geçti. Mal, mülk, zenginlik sahibi kodamanlar en büyük değer oldu…
Her yerde onların sözü geçiyor.
En önemli kurumların ve makamların başına onlar oturtuluyor.
Verilen işi, görevi becerir mi, beceremez mi; yapar mı yapamaz mı, bunun düşünen yok…
Diploma, liyakat yani bilgi birikimi, tecrübe, tahsil ikinci, üçüncü planda… Kadınların, çocukların, yaşlıların çöplüklerden yiyecek topladığı bir dönemde, bunlara binlerce TL maaş ödeniyor.
Örneğin, Deniz Feneri Derneği davasında “Güveni kötüye kullanma” suçlamasıyla 2013 yılında iki yıl altı ay hapis cezası ile 25 bin TL para cezasına çarptırılan İbrahim Altan, Kızılay Genel Müdürlüğüne atanmış…
30 bin civarında maaş aldığı söyleniyor.
Ülkemizde en geçerli politika “Nepotizm”, yani akraba ve adam kayırma…
Üç kuruş para gelecek diye tank – palet fabrikasını satıyorlar. AKP’lilerde, milliyetçi (!) MHP’lilerde ses seda yok.
Adalarımızı Yunanlılar işgal ediyor, babalarının çiftliği gibi kullanıyorlar,18 yıldan bu yana karışan, görüşen yok.
AKP’lilerde ve milliyetçi (!) MHP’lilerde ses yok.
İktidar ve yandaşları buna ses çıkarmıyor da kilometrelerce ötedeki Libya’nın toprağını ve hükümetini korumak için asker gönderiyor.
Geçenlerde (Nasıl olduysa) Milli Savunma Bakanı cılız bir sesle bu adalar konusunu gündeme taşıdı. Ama ortada herhangi bir önlem, uygulama, yaptırım yok…
Ne yasa kaldı, ne kural.
Başta yargı olmak üzere tüm devlet kurumlarını AKP’lileştirdiler. AKP’lileştirmeye devam ediyorlar.
Tarikatların, tekkelerin, cemaatlerin, şeyhlerin, imamların etkin olduğu bir dönem yaşıyoruz.
Cahiller, cühelalar el üstünde… Topluma yön veriyorlar.
Şeriat düzeni tamamlanmak üzere…
Türban takmayan, çarşaf giymeyen kadınlar hedef tahtasında. Atış serbest.
Ağızlarına geleni söylüyorlar…
Amaaa…
20’yi aşkın çocuğa cinsel tacizde bulunup, 77 yıl hapis cezası alan; 25 ve 37 yıl hapis cezasına çaptırılan imamlara tek söz etmiyorlar.
Ne bir ses, ne bir nefes… Çıt yok.
Ne AKP yöneticilerinden, ne AKP’lilerden, ne MHP’lilerden…
At izinin it izine karıştığı bir dönem yaşıyoruz. Ama bitecek…
Bitecek çünkü…
Ankara’yı, İstanbul’u birçok büyük kenti AKP’den söke söke aldık…
Sıra geldi tüm Türkiye’ye.