Necdet Buluz
Yukarıda başlığa aldığımız cümle doğrudur. Kongrenin aldığı karar Başkanın tek başına savaş ilan etmesinin önünü kesiyor.
Hemen belirtmekte yarar var:
Eğer, kongre Trump’un önünü kesen böyle bir karar almamış olsa, belki de Amerikan Başkanı 3.dünya savaşının önünü açabilecek kararları da vermiş olabilirdi.
Trump Yönetimi, Kongre’yi, Süleymani’nin öldürüldüğü hava saldırısından 4 Ocak Cumartesi günü haberdar etmişti. Gerekçe olarak Amerikalı personele yönelik planlı saldırıların yakında düzenleneceğine ilişkin istihbarat gösterildi. (Ancak Kongre üyeleri bu istihbaratı yeterli bulmadı.
Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Kongre’ye verilen gizli bilgilendirmenin ”yanıt vermekten çok yeni soru işaretleri oluşturduğunu” söyledi.
Trump, 5 Ocak’taki bir Twitter mesajındaysa Savaş Güçleri Yasası’nın Kongre’yi bilgilendirmekle ilgili olarak getirdiği zorunluluklara değinip mesajında, ”Bu medya paylaşımları Amerikan Kongresi’ni İran’ın herhangi bir Amerikalı’yı ya da Amerikan hedefini vurması durumunda Amerika’nın hızla ve tam olarak yanıt vereceği, hatta belki bunun orantısız olacağıyla ilgili bilgilendirme niteliğindedir. Bu tür bir hukuki bildiri zorunlu olmasa da yine de verilmiştir!” ifadelerini kullanmıştı.
Daha derine inelim:
Trump Yönetimi, Kasım Süleymani’ye yönelik hava saldırısına gerekçe olarak 2001 Askeri Güç Kullanma Yetkisi Yasası’na atıfta bulunmasa da Başkan Yardımcısı Mike Pence, General Süleymani’nin 11 Eylül terör saldırılarını düzenleyen bazılarının seyahat etmesine destek verdiği şeklinde yanıltıcı bir Twitter mesajı paylaştı. Başkan Yardımcılığı Dairesi’nden sonra yapılan açıklamada Pence’in İran’ın Afganistan’a giden bazı teröristlerin ülkeden transit geçiş yapmasına izin verdiğini kastettiği belirtildi.
Amerikan Anayasası’nın Birinci Maddesi’ne göre savaş ilan etme yetkisi, Kongre’ye aittir. Anayasa’nın İkinci Maddesi ise başkana silahlı kuvvetlerin başkumandanı olma sorumluluğunu yükler. Anayasa’yı yazanların bu iki yetki alanını Amerikan hükümetinin erkleri arasında kasıtlı biçimde ayırması, savaşa yönelik düşüncesizce ve tek taraflı olarak atılacak adımları önlemeyi amaçlar.
Hükümetin yasama ve yürütme erkleri, Amerikan tarihi boyunca bu yetkilerin Anayasa’da ifade ediliş şeklinin yorumu üzerinde çatışmalar yaşadı. Kore ve Vietnam dahil Amerika’nın yabancı ülkelere yönelik askeri müdahaleleri arttıkça savaş ilan etme yetkisinin kime ait olduğunu tanımlamak zorlaşmaya başladı. Hatta bazı savaşlar, resmi karar olmadan ilan edildi. Amerikan Kongresi en son bundan 80 yıl önce, İkinci Dünya Savaşı sırasında resmi savaş ilanı kararı almıştı.
Kongre, 1973’te, dönemin başkanı Richard Nixon’ın Kamboçya’da gizli bombardıman yürüttüğünün ortaya çıkması üzerine başkanların yabancı ülkelerde askeri eylemlerde bulunmasıyla ilgili tanımlamanın daha iyi yapılması için Savaş Yetkisi Yasası’nı çıkardı. Yasa, Amerikan başkanlarının yabancı bir ülkeye asker gönderdikten 48 saat içinde Kongre’yi bilgilendirmesini ve askeri müdahalenin gerekçelerini Kongre’ye açıklamasını öngörüyor.
Yasa uyarınca alınan bu önlemler, hem Kongre hem de Başkan’ın ortak hükmünün Amerikan askerlerinin yurtdışında konuşlandırılmasıyla ilgili kararlara uygulanmasını sağlıyor. Yasa aynı zamanda Kongre’nin resmi savaş ilanı tasarısını geçirmemesi durumunda başkanların yurtdışındaki askeri müdahaleleri 60 gün içinde sonlandırmasını öngörüyor.
Her iki partiden de başkanlar, Başkan Nixon’ın ”anayasaya aykırı ve tehlikeli” olarak tanımlamasından bu yana yasayı farklı şekillerde yorumlanmıştı.
Tek adamın karar vereceği bir yönetim şeklinin sakıncaları açıkça ortaya konuluyor. Amerikan kongresi çok daha sağduyulu hareket ederek olayların enine boyuna incelenmesini, bir savaş kararının getiri ve götürüsünün iyi hesaplanması gerektiği gerçeğini de ortaya koyuyor.
Zaten, İran ile olan gerginlikte Kongre devreye girmiş, İran’a karşı başlatılabilecek bir savaşın maliyetinin çok yüksek olabileceğini, savaşın her alanda Amerika’yı sıkıntıya sokabileceğini dile getirmişti. Bu konuda Başkan Trump’a acil çağrıda bulunulmuştu.
Sonuç olarak ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:
11 Eylül 2001 saldırılarını Amerika’ya yönelik ”savaş eylemleri” olarak tanımlayan Başkan George W. Bush, Kongre’yle işbirliği yaparak uluslararası terör tehditleriyle mücadele etmeye yönelik eylemlere yeşil ışık yakacak tasarıyı hazırladı.
2001 tarihli Askeri Güç Kullanma Yetkisi, tartışma yaratmaya devam ediyor. Bunun nedeni, Bush, Obama ve Trump’ın yasanın sınırları belli olmayan, geniş kapsamlı terör tehdidi tanımlamasını yabancı ülkelerdeki askeri eylemlere gerekçe göstermek için kullanmaları. Askeri Güç Kullanma Yetkisi, belirli ülkelere ya da belirli noktalarda adı konmamış ülkelere savaş açmayı mümkün kılan diğer yasalardan farklı olarak örgütlere ya da kişilere yönelik müdahalelere de izin veriyor.
Terör tehditlerinin değişen yapısına yanıt vermek ve tehdit unsuru olan kişi ya da varlıkları daha net şekilde tanımlamak için Kongre’den yeni bir Askeri Güç Kullanma Yetkisi geçirme girişimleri şimdiye kadar başarısız oldu. Ancak Kongre, 2002’de Amerika’nın Irak’ı işgal etmesinin önünü açacak ikinci bir Askeri Güç Kullanma Yetkisi geçirdi.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın