Savaşa katil Kasımi katil Esad penceresinden bakmak ve NATO
İranlı lider Kasım Süleymani’nin, ABD tarafından, katledilmesinden bu yana, İran ABD savaşını medyada konuşuyoruz.
Çağımızda, savaşların esas itibariyle, medyada başlayıp medyada bittiğini, yaklaşık yirmi yıldır yazarım.
Amerikan emperyalizminin savaşı ucuza mal etmek için, savaşın ana kısmını medyada yürütüyor olması, son derece uygun stratejik bir yoldur.
Medya dünyasına, Amerikan medyası egemen olduğundan, savaş haberlerinin, ABD medyasında imal edilip, önümüze konulması doğaldır.
Bizim medyamızda, ABD İran savaşının tartışılması, seksen yıllık, ABD hegemonyasının zihinlerde yarattığı ideolojik etkiler çerçevesinde yürütülüyor. Tartışılıyor.
Her ne kadar ABD emperyalizmine karşıtlık, %80 düzeyine ulaşmış olmasına rağmen, bu etkiler hala kendisini gösterebiliyor.
Tartışmalarda, emperyalizme karşıtlığın, yabancı düşmanlığı ile birbirine karıştığını görüyoruz. Yabancıya karşı olmak ile emperyalizme karşı olmak arasındaki temel fark gözetilmeden, analizler yapılıp sonuçlara varılıyor.
Kadrolu televizyon yorumcularından biri, yukarıda sözünü ettiğim mantıktan hareketle, İran ABD savaşını, danışıklı dövüş olarak yorumluyor. Ve bir Allah’ın kulu da çıkıp, İran ABD gizli- açık savaşının 1953 yılından bu yana sürdüğünü söylemiyor.
Amerika ile İran, şike savaşı yapıyor, şeklindeki yorumlar, derinliğin ne kadar sığ olduğunu bize anlatıyor.
Neredeyse, ABD atom bombası kullanma ihtiyacını ifade ediyor. NATO’yu bölgeye davet ediyor. Öte yandan birileri çıkıp, İran ABD savaşının sahte savaş olduğunu ifade edebiliyor.
Mezhepçiler, İran ABD savaşını mezhep penceresinden bakarak, Suriye’de olduğu gibi, Katil Esed söylemini Katil Süleymani olarak devam ettiriyorlar.
Katil Esed siyasetinin, ülkemize verdiği zararın hala farkında olmayanlar, aynı siyaseti Katil Süleymani siyaseti ile bu kez İran ile yürütmeye çalışıyorlar.
Kasım Süleymani’yi katil diye katleden Amerika olmasına rağmen, Kasımi’ye katil demek, Amerika’nın yanında durmak ve Amerikan söylemini sürdürmek anlamındadır.
Bu duruma, elbette, ABD’nin uzun yıllar, Türkiye İran karşıtlığı üzerine yürüttüğü siyasetlerin çok etkisi var. Solcuları birle “mollalar İran’a” diye bağırttıran ABD şimdilerde de Katil Süleymani diye medyada bağırttırabiliyor.
Amerika’nın, NATO’yu bölgeye çağırmasının asıl nedeni; bölgede, gayri-meşru duruma düşmüş olan Amerika’nın, Türkiye ve Avrupa’yı yanına alarak, savaşı uluslararası bir savaş haline dönüştürmek ve meşruiyet kazanmaktır. Kitle katliamlarına AB ve Türkiye’yi de ortak etmektir.
Ülkemizin, böyle bir durumda, bir oldu bitti ile karşı karşıya kalmamak için, İncirlik Üssü’ndeki Atom Bombalarını derhal ABD’ye teslim etmesidir.
11 Ocak 2020