09 Ocak 2020 Perşembe 00:00
İran, “özel kuvvetler komutanı” diyebileceğimiz Kasım Süleymani‘yi öldüren ABD’nin Irak’taki iki üssüne füze saldırısı düzenledi ama Irak yönetimini önceden bilgilendirdi. Dolayısıyla ABD de tedbirini aldı.
Bunu nereden anlıyoruz?
Danimarka ve Norveç’in, Ayn el Esad hava üssünde bulunan askerlerinin saldırıdan bir zarar görmediğini açıklamasından…
Yine CNN’e konuşan Amerikalı yetkililerin, “Saldırılardan önce sığınaklara gidilmesi için yeteri kadar vakit oldu” demesinden…
Ayrıca başka bir yetkilinin Ayn el Esad Hava Üssü’nde Amerikan askeri bulunmadığını söylemesinden…
Hamaney, “ABD’nin yüzüne tokat attık” demeye devam edebilir hatta Sokullu Mehmet Paşa‘nın Venedik elçisine, “Siz İnebahtı’da donanmamızı yakmakla sakalımızı kestiniz. Biz Kıbrıs’ı almakla kolunuzu kestik. Kesilen sakal eskisinden gür çıkar ama kesilen kol yerine gelmez” sözünden esinlenmiş gibi Ruhani de “ABD Süleymani’yi öldürerek İran’ın elini kesmiş olabilir ama İran bölgede ABD’nin bacağını keserek cevap verecek” diyebilir; halkı ikna etmek gerekiyor…
Konunun en kritik noktası da bu zaten!
Amerika’nın Sesi’nin haberine göre Trump‘a bir gazeteci “Siz Süleymani için canavar diyorsunuz, dostunuz Erdoğan ise ‘şehit’ diyor” diye hitap etti. Trump bu soruya “Herkesin kendi görüşüdür. Yüzde 100 buna katılmıyorum. Gözetmesi gereken bir kamuoyu var. Kendisi açısından böyle bir sebebi olabilir. Böyle söylediğini duyduğuma şaşırdım. Ama olsun” cevabını verdi.
Trump, Erdoğan‘ın gözetmesi gereken bir kamuoyu olduğunu söylüyor ve Süleymani‘ye şehit denilmesini “olsun” diye geçiştiriyor… Neden acaba? Trump neden Tayyip Erdoğan‘ı Amerikan medyasından korumaya çalışıyor?
Türk-Amerikan ilişkilerini bu ifadeler özetliyor sanki…
Üstelik Erdoğan‘ın Hasan Ruhani ile yaptığı telefon görüşmesinde İran Kudüs Gücü Komutanı için “şehit” ifadesini kullandığını iddia eden, İran’ın Ankara Büyükelçiliği idi. TRT World’e göre “üst düzey bir Türk yetkili”, “şehit” ifadesinin kullanıldığını yalanladı ama resmi bir açıklama gelmedi. Erdoğan ise İran’ın saldırıya bir karşılık vereceğini söyledi.
ABD cephesinde ise uzunca süre bir sessizlik oldu.
Libya’ya asker gönderen Türkiye ve Rusya’nın devlet başkanları; Erdoğan ve Putin, Türk Akımı doğalgaz boru hattının töreni için buluştu. Putin bu buluşmaya Şam’da Esat ile görüştükten ve Emevi Camisini ziyaret ettikten sonra geldi. Yine Türkiye Libya’ya ilk askerleri gönderirken, Rusya da Suriye’den iki uçakla karşı tarafı desteklemek üzere yeni savaşçılar göndermişti…
Aslında, Türkiye’den veya dünyanın herhangi bir ülkesinden Şam’a giden bütün Müslümanlar, Emevi camisinde namaz kılabiliyordu! “Emevi camisinde namaz kılmak” için bu ülkeyi iç savaşa sürüklemek gerekmiyordu. Fakat bölgenin karıştırılması gerekiyordu ki Suriye’nin kuzeyi boşaltılsın ve orada bir devlet daha kurulurken, Türkiye’nin nüfus yapısı değiştirilebilsin! AKP iktidarının yaptığı iş budur!
NOT: Bazı okurlarım, Süleymani ile ilgili bilgi istiyor. Çünkü sosyal medyada Süleymani‘nin 15 Temmuz’da Türkiye’ye hayati destek verdiğini öne sürenler olduğu gibi Ermeni teröristlerle PKK’lılarla işbirliği yaptığını iddia edenler de var. Bu konuda en doğru bilgi, herhalde Türk istihbaratının elinde vardır! Süleymani‘yi Ermeni Melkonyan ile gösteren fotoğraf ise sahte… Melkonyan 1993’te öldü. Süleymani, 27 yıl öncegenç bir insandı ama fotoğrafta görülen kişi aksaçlı Süleymani‘ye benzeyen birisi… Süleymani, İran’ın çıkarlarını koruyordu elbette. Biz, konunun bu boyutuyla değil, olayların Türkiye’yi nasıl etkileyeceğiyle ilgilenmek durumundayız. Kayda değer bir bilgi edinebilirsem paylaşırım tabii…
m